Onların nezdinde ezeli ve ebedi bir düşmansın…
Allah, insanoğlunu yoktan var edip sayısız nimetler
vererek yeryüzünde halife kılmak suretiyle keşifler yaptırtıp belâlardan
koruyup kollamasına rağmen asilikte sınır tanımaması, hain ve nankör fıtratını kanıtlamakta,
dolayısıyla insana değil Allah’a dayanıp güvenilmenin zaruriyeti ortaya çıkmaktadır.
Yaratıcı Allah’ın memnun edemediği insanı senin hoşnut
kılabilmen mümkün değildir. Onun için amaç ve hedefin, Allah’ın rızasını kazanmak
olduğu sürece sapan kimselerin sana zarar verebilme plan ve tuzakları da
etkisiz kalacak, yaratıcının koruma kalkanıyla hakkın ve adaletin egemenliği
için muzaffer olabileceksin. Bu sebeple insanın sana katacağı hiçbir şey
olmadığı idrakiyle etiketleri yahut görsel potansiyelleri aldatmamalı, faydadan
öte zarar verebildikleri yüzleştiğin kanıtlarla ortadadır.
Bir kimse Allah yanında makbul ise, bütün insanlar ondan yüz çevirseler,
ona hiçbir zarar gelmez. Allah yanında makbul olmayan bir kimseye bütün
insanların hürmet ve tazimi, ne fayda eder?
Azılı
kâfir ve münafıkların sayı, şöhret ve güçleri asla yıldırmamalı, çıkardıkları
fitnelerden korkulmamalıdır.
Bana diyorlar ki, nasıl oluyor da bu kadar cesur ve
korkusuz olabiliyorsun? Oysa benden daha korkak kimsenin olmadığını, aramızdaki
farkın benim yaratıcım Allah’tan, senin de hilkatteki eşinden korkuyor
olmandır. Asıl pervasız, Allah’tan korkmayıp meydan okuyabilendir!
Gerek partinden gerek içeriden gerekse dışarıdan
korkunç bir kıskaçla karşı karşıya olsan da zafer mutlaka senin ve Müslüman milletimizindir.
Nefsinden tamamen arınarak Allah’a dayanıp güvenen kim mağlup olmuş ki, yenilgiye
uğrayabilesin! Yeter ki geri adım atmayarak haçlıları cesaretlendirecek bir
ürkeklik göstermemiş ol. Onlar nasıl tuzaklar kurup hukuk adına her türlü
hileye başvuruyorlar ise, Allah’ın koyduğu ölçüler dâhilinde bilmukabele de
bulunman meşrudur.
İnsanların senin için ne düşündüğünü önemseme, Allah’ın
hakkındaki kanaatine eğil! Hainlere ve nankörlere ne kadar celalli olursan, bil
ki Allah seninledir. Nazik insanlara karşı nazik, sert insanlara karşı sert olmalısın.
Çünkü kâfir ve münafıklara karşı göstereceğin hoşgörü, onların şımarıp üzerine
tasallut etmelerini tetikler. Altın prangalar içinde başbakan olmaktan ise, demir prangalar içinde şehid olman şerefli ve ebedi kurtuluştur.
tasallut etmelerini tetikler. Altın prangalar içinde başbakan olmaktan ise, demir prangalar içinde şehid olman şerefli ve ebedi kurtuluştur.
Uluyanların
ulumalarına kulaklarını tıkayamazsan, gerçeği yalan zanneder ve çarklarında öğütülürsün.
İnancın ne kadar derin olursa, zaferin o kadar kolay olur. Unutma ki sen yalnız
değilsin; arkanda umutla bekleyen kükremeye hazır bir millet var! Eğer bu milletin
hakkı ve adaleti için canını feda etmekten çekinirsen, o koltuk sana haram
olur; Allah’a karşı seni müdafaa edecek bir mümin dahi bulamazsın.
Zorbaların
görünüşteki galibiyetleri, karşılarında iman ehli bir toplum olmamasındandır.
Dindar sanılan cemaatlerin dahi kendilerine fiyat etiketi koyarak en yüksek
bedel biçenlere hem dinlerini hem de ülkelerini nasıl satabildikleri aşikârdır.
Dolayısıyla şeytanın boş durmadığı âlemde taht kurduğu nefisler ne dini ne
vicdanı ne vatanı ne de milleti tanırlar.
Milleti temsilen
iktidarına savaş açanlarla savaşmaktan kaçınırcasına zerre bir kaygı duyarsan,
bu davranışın apaçık bir ihanet olup, hem dâhili hem de harici işgalcileri halkımızın
başına musallat etmiş olursun! Karşılarında hiçbir toleransta bulunmayıp hak ve
adalet için dimdik durabilirsen; geçmişte olduğu gibi Müslüman milletimizin sesi
veya gölgesi dahi zalimlerin yüreklerine korku salıp adımızın geçtiği her yerde
saygıyla eğilmelerine sebep olur.
Haydi, Başbakan
Erdoğan! Müslüman millet dik durmanı, kâfir ve münafıklara göz açtırmamanı, hain
ve nankörlere taviz vermemeni, haksızlık ve adaletsizliklere karşı geri adım
atmamanı, hukuki manipülasyonlara kanmamanı, millettin üstünde hiçbir batıl
düşünceleri ve beşeri güçleri tutmamanı, şantajcılardan ve fitnecilerden korkmamanı,
amaçları ülkeyi talan etmek olan fırsatçılara yol vermemeni, sömürücülere boyun
eğmemeni, bozgunculara sessiz kalmamanı, Allah’a ve iman etmiş milletine
güvenmeni beklemektedir! Onların sesi gürültülü çıkıyor diye tasalanma,
tuzaklarından sarsılma, önce kırıp sonra barış eli uzatmalarına inanma!
“İzzetim hakkı için; her kim bana
sığınırsa, yeryüzü ile yeryüzündekiler, gökyüzü ile gökyüzündekiler ona düşman
bile olsa, onlar için bir çıkış yolu yaratırım. Kim de bana sığınmaz ise,
yeryüzünü yere batırırım da onu nefsinin eline terk ederim.”
“Göklerde ve yerde ne varsa, O'nundur, din
de yalnız O'nundur. O halde Allah'tan başkasından mı korkuyorsunuz?“ Nahl 52
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder