Gerek
ekonomik gerek sosyal gerek siyasi gerekse askeri bir yardım, içişlerine
karışmak ve müdahale etmek olur ki, CHP ilke olarak karşıdır. Egosunun yaratıcı
Allah’ın yardım ve desteğini dahi reddedip aklının ve iradesinin üstün olduğunu
kabullenmiş CHP, herhangi bir beşerin dayanağına ihtiyaç duymamakta, insanlık
adına olası bir yardımın yahut öğüdün içişlerine karışmak ve müdahale etmek
anlamı taşıdığı görüşünden karşı çıkmaktadır.
Oysa hiçbir çıkar ve ayırımcılık
gözetmeksizin insaniyet adına düşmüş birini ayağa kaldırmak, hem insanlığın
olmazsa olmaz bir yükümlülüğü hem de Allah’ın bir hükmüdür. Dolayısıyla ihtiyaç
sahibi dinen, ırkken ya da siyasetten düşmanın dahi olsa el uzatman mecburidir.
Dünyadaki birçok toplumun haksızlık ve
zulüm altında yaşamaya çalıştığı malumunuzdur. Başbakan Erdoğan’ın ecdatlarının
izinden giderek uluslararası satıhta insaniyet namına yapmaya çalıştığı yardım
ve desteklerine muhalefet ederek zalimlerin safında yer almak suretiyle barbarlıkları,
haksızlık ve adaletsizlikleri meşru sayan CHP, Müslüman milletimizin
abideleşmiş misyonunu kara çalmaya çalışmaktadır.
Dünyanın neresinde insanlığı doğrayan bir
zalimlik var ise yanında biten CHP, özellikle Müslüman toplumların uğradıkları zulümde
daha da mutluluk duyan bir psikolojiyle tavır almaktadır. Neden İsrail, Esed,
Sisi’nin yanında yer aldığı sorgulandığında, CHP anlaşılabilecektir. Hatta
insanlıktan o kadar soyutlanmışlardır ki, ülkemize sığınan mazlum Suriyelilere
yapılan yardımlardan öfke duyarak yoksullarımız ve işsizlerimiz dururken, neden
yardım yapılabildiğine tepki gösterebilmektedirler. Sadece CHP mi, ulusalcı
MHP’de aynı vicdansızlığın bayraktarlığını yapabilmektedir. Devlet Bahçeli’nin
Suriyeli sığınmacılara yapılan yardımları eleştirmesi, onun da Müslüman bir
Türk olmadığını ve bu milletin sulbünden gelmediğini kanıtlamaktadır.
Kim ister evini, yakınlarını, vatanını ve
kurulmuş düzenini terk ederek başka bir ülkeye sığınmayı? “Keser döner sap
döner, gün olur devran döner” sözü misali yarın başlarına aynısı ya da daha
beteri gelirse; olur da komşu bir ülkeye sığınma zorunda kalıp bir somun ekmeğe
ve barınacak bir çadıra muhtaç hale geldiklerinde, ne yapacaklar? Onlarda, “Biz
bunları istemiyoruz, yardım etmeyelim, bırakalım memleketlerinde gebersinler,
kedi-köpek yesinler, kadınların ırzlarına geçsinler, çocukları parçalansın”
dediklerinde, ne yapacaklar? Unutmasınlar ki beterin daha beteri var, onun için
böbürlenerek başlarına herhangi bir musibet gelmeyeceklerinden emin olmasınlar!
Öyle nankörlerdir ki, İstiklal Savaşları
sırasında savaşan askerlerimize dahi bir somun ekmek bulamazken, dünyanın her
köşesinden Müslümanların gönderdikleri yardımlar hatta altınlar tarih
sayfalarında ve hafızalarımızda canlılığını korurken; CHP ve MHP, Suriye
felaketinden ülkemize sığınan kardeşlerimizin ne yiyip ne kadar su içtiklerinin
hesabını yaparak, Esed zalimine geri gönderilmelerini isteyebilmektedirler.
Ayrıca Budist katliamlarında Mynamar’daki Müslüman kardeşlerimize gönderilen
yardımlara bile karşı olduklarını, “ne işimiz var oralarda” ifadeleriyle ortaya
koymuşlardır. Ancak yazıklar olsun diyorum!
Ne yani, bundan böyle Allah rızası ve
insanlık için yapılan karşılıksız yardımlarda, ihtiyaç sahiplerine CHP’li ya da
MHP’li misin diye mi sorulmalıdır? Başkalarına yapılan yardıma karşı olanlara herhangi
bir destek ve sıkıntılarına ortak olunmamasını mı istemektedirler? İmdat yahut
yetişin diye bağırdıklarında koşturulmamalı mıdır? Sadece Türkiye’de yaşayanlar
insan da muhtaç olan yabancılar hayvan mı? Ya da CHP ve MHP’liler her şeye
layık da, olmayanlar dışkı mıdır? İnsanlığını ve vicdanını yitirmişlerden
yardım ve hayır ummak, tıpkı ölüyü diriltmeye uğraşmak gibidir. “Merhamet
etmeyene merhamet edilmez.” Hz. Muhammed (s.a.v)
Örneğin, bir CHP’li aileye yapılan yardım
yahut başlarına gelen bir belayı defetme sonrası aileden biri karşınıza
dikilerek; “ne haddine, bizim içişlerine karışamazsnız” diye diklenirse, ne cevap
vereceksiniz? “Yahu Allah için, insanlık
için yanınızda oldum” yanıtınız karşısında “ne Allah’ı, ne insanlığı”
tepkisi kuvvetle muhtemeldir. Çünkü onlar, nefislerinin dışındaki bir acze
yapılacak her türlü yardıma karşıdırlar ve merhamet gibi yüce duygudan
mahrumdurlar!
“Ya
Allah ya Bismillah” sözünü ağızlarından düşürmeyip birçoğu secde eden
MHP’liler, liderleri ülkemize sığınmış mazlumlara yapılan yardımlara karşı çıkarken,
neden tepki göstermediler? Acaba Allah ve Bismillah, kulaklarını aşıp
kalplerine inmediğinden mi kendisine sığınmış kardeşlerine yapılan yardıma
karşıdırlar? Yoksa Müslüman ve merhametli bir Türklüğü değil de barbar ve
egoist bir Türklüğü mü savunmaktadırlar?
Seçimler geliyor ve oy dilenciliğiyle
yardım talep edeceklerdir. Kendiler için yardımları kabul edip de kendilerinden
olmayanlara yardımı haram telakki edenlerin toplumun tamamına iyi niyetli, eşit
ve adil davranmayacakları tartışılmazdır. Velev ki kendilerine umut duyup
güvenerek destekleyenler dahi, eğer partilerinin ileri gelen tanınmışlarından,
söz sahibi üyelerinden, aktif çalışarak kanıtlayanlardan değiller ise öyle bir
bedelle karşılaşacaklardır, “aman ben ettim sen affet yarabbi” diye
yakaracaklar ve dövündükleri dizleri ağrıdan başka bir yanıt vermeyecektir.
Şişirilmiş bir
tulumdan farksız olan gaddar riyakârlar,
ağızları açılınca sönmeleri gerekirken şişirilmelerine devam edilmesi toplumundaki
bencilliğin ve gaddarlığın bir kanıttır. Vicdanında mağlup olmuş bir insanın
dışarıda zafer kazabilmesi mümkün değildir.
Vicdanı olmayanın adil ve merhametli olabilmesi nasıl imkânsız ise, egoist bir politikacının nefsinden başkasını düşünebilmesi de olanaksızdır. Dolayısıyla insanlığı rehber edinmemiş bir politikacı, sadece yabancıya değil milletine de hasımdır.
"Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez
onu
(başkasına da bırakıp) teslim etmez. Kim kardeşinin bir hacetinde bulunursa
Allah'ta onun hacetinde bulunur. Kim bir Müslüman’ı üzüntüsünden rahatlatırsa
Allah'ta onu kıyamet günü üzüntülerinden rahatlatır. Kim Müslüman’ı örterse
Allah'ta onu kıyamet günü örter. " Hz. Muhammed (s.a.v) (Buhari, Müslim)
Vicdanı olmayanın adil ve merhametli olabilmesi nasıl imkânsız ise, egoist bir politikacının nefsinden başkasını düşünebilmesi de olanaksızdır. Dolayısıyla insanlığı rehber edinmemiş bir politikacı, sadece yabancıya değil milletine de hasımdır.
"Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder