Dershanelerin
kapatılacak olmasını İslam’a ihanet’e kadar götüren Fettulah Gülen ve cemaatinin
söz ve düşüncelerine uzun bir yorum getirmemeye çalışarak kamuoyunun bilgisine
sunacağım.
Başbakan Erdoğan’ın eğitimdeki devrimleriyle
köhnemiş sistemi çok ileriye taşıyıp sözde eğitime katkı yaptığı düşünülen sömürücü
dershaneleri ortadan kaldırarak özel okullara yöneltme girişimini dini istismar
ederek tepki gösteren Fettulah Gülen ve cemaatinin açıklamaları her ne kadar ‘pes’
dedirtse de, amaçlarının bir kez daha açığa çıkması iflah olmadıklarına ve
imana erişemediklerine bir kanıttır.
Devletin eğitimde başarılı olamayıp dershanelere
muhtaç imajı, bir devleti yerin dibine sokan bir utançtır. Bu sebeple iktidarın
idare ettiği devleti böylesi bir bozumdan kurtarabilmek için eğitimde
başlattığı gelişimi sonuçlandırması akabinde fırsattan istifade eden
sömürücülere son vermesi hem kendi görüntüsü hem de vatandaşın güveni ve ekonomisi
yönünden fevkalade sevindiricidir.
Ne var ki iktidarın sömürgecilerin üzerine
giderek millet lehine olumlu kararlar alması, şüphesiz art niyetlilerin tepkilerine
yol açmış, böylece amaçlarının eğitim değil kolay
yoldan sömürmek oldukları ortaya çıkmıştır. Tabii ki iktidar aleyhine muhalefet
de fırsatı kaçırmayarak kadim düşmanları olan Gülen ve cemaatinin etrafında
birleşebilmeleri, alçaksı ve ilkesiz çıkarın nelere kadir olduğunu
ispatlamaktadır.
Gülen, dershanelerin kapatılmasıyla ilgili
karar için diyor ki; “her fırsatta ‘kardeş’ olduğunu söyleyen, aynı safta yer
tutan ve hizmet erlerinin yüzüne gülen bazı kimseler tarafından bir kısım
planların yapıldığı ve uygulamaya konulacağı yazılıp çiziliyor. Biz, müminlerin
bu kadar kötülük yapabileceklerine ve garazlara bina ettikleri icraatla
milletin geleceğine kastedebileceklerine inanmak istemiyoruz. İnanmak istemiyor
ve hala ‘Bu işte bir yanlışlık var!’ diyoruz.”
Dershanelerin kapatılmasını “Eğitime
darbe planı” olarak tanımlayan Gülen,
musibetler karşısında dişin sıkılıp sabredilmesi gerekliliğini vurgulayarak, cemaatini
“hacet namazı” kılmaya çağırdı. Duyurusunda kararın yüreklerine hançer gibi saplandığını,
"Mümin sarsılabilir ama devrilmez, meseleye öyle bakmak
lazım" ifadeleriyle, sanki dershaneleri seküler bir eğitim değil de
vahyi bir eğitim veriyormuşçasına akıl almaz bir manipülasyona kalkışarak
İslami vurgular yapması, sürdürdüğü dinlerarası diyalog çalışmalarında dahi
görülmemiştir.
Daha fazla detaya girmeyi
lüzumlu görmeyip, 28 Şubat korkusuyla Amerika’ya varması akabinde cemaatine verdiği
şu direktifleri muhakeme ederek; zulme nasıl teslim olduğu, dinini dünya
menfaati gibi az bir bedel karşılığı nasıl sattığı, bugün dershaneler için gösterdiği
din odaklı tepkilerin aksine nasıl dinden soyutlanılması gerektiği, sorun para
olunca yeri göğü inletip iman olunca teferruat olduğunu zikreden Gülen’in asla
tahammül edemediği olası bir para kaybıdır. Zaten dershanelerin kapatılmasına
gösterdiği ve batılı hiçbir platformda hassasiyetini dile getirmediği İslam
vurgusunun nedeni; yitirilecek olan “PARA ve CEMAATİ” dir. “Kur’an Müslümanlığı sapıklıktır.” F.Gülen
Açıklamalarında, “Ülkemizin
geçirdiği değişik darbe dönemlerinde de benzer plan ve entrikalar görülmüştü; fakat
onlar, dindarlara karşı husumetini açıkça ortaya koyan insanların eliyle
olmuştu” diyorlar; peki, Müslümanlara karşı girişilen hangi darbe, baskı ve
şiddette kendileri gibi dinlerinden vazgeçen bir cemaat olmuştur?
İşte Gülen’in İslami tüm değerleri ve imanı bırakıp bir tek paradan vazgeçmediği 28 Şubat bildirgesi.
İşte Gülen’in İslami tüm değerleri ve imanı bırakıp bir tek paradan vazgeçmediği 28 Şubat bildirgesi.
1-
Evlerde bulunan Risale-i Nur Külliyatlar› kaldırılacak. Herkes, bu eserleri
sivil olan akrabalarının yanına götürecek.
2-
Evlerden, Hocaefendinin kaleme almış olduğu eserler kaldırılacak. Kuran-ı
Kerim'den başka hiçbir dini kitap kalmayacak.
3-
Evlerin giriş kısmına, hatta dış kapı açıldığında görülebilecek yerlere
Atatürk'ün foto¤rafları asılacak. Odalarda, 10. Yıl Nutku ve İstiklal Marşı
duvarlarda olacak.
4-
Evlerde, görünür kısımlarda, Nutuk gibi kitaplar bulunacak.
5- İşyerine
giderken Sabah, Milliyet, Cumhuriyet gibi gazeteler alınıp götürülecek ve
işyerinde herkesin görebileceği yerlere bu gazeteler konacak.
6-
Zaman gazetesi, Aksiyon, Sızıntı gibi dergilere başka isimler altında abone
olunacak. Dergi ve gazete ücretleri yatırılacak. Fakat kesinlikle ev adresi
verilmeyecek. Bu yayınlar evde bulunmayacak.
7-
Telefonlar istihbarat birimleri tarafından dinlenildiğinden, telefonlarda
kesinlikle dini konuşmalar yapılmayacak. Selam verilmeyecek. Hatta hayırlı
sabahlar bile denilmeyecek. İyi günler, günaydın türü konuşmalar yapılacak.
8-
Telefonda hizmetler hakkında konuşma yapılmayacak. Hiçbir elemanın ismi
zikredilmeyecek. Adres verilmeyecek. Sohbet yapılacak evler hakkında konuşulmayacak.
9-
Eğer herhangi bir evde buluşma olacak ise telefonlarda kodlu konuşulacak.
Mesela 'Bu akşam maçı nerede seyrediyoruz?', 'Bu akşam bizde okey oynayalım mı?'
'Gelirken şu isimleri de çağır' gibi.
10-
Cuma namazına üç hafta üst üste gidilmeyebilir. Bu nedenle birimlerde bulunan
elemanlar üç gruba ayrılacak. Her hafta bir grup gizlice Cuma namazına gidecek.
Diğer kalan iki grup birimlerinde kalacak. Birim amirlerinin gözleri önünde bulunarak
dikkat çekilmeyecek. Hatta mümkünse, Cuma namazı vaktinde, Polis Evi'nde birim
amirleri de çağrılarak yemekler tertiplenecek. Kurum içinde bulunan halı
sahalarda yine birim amirleriyle maç yapılacak.
11-
Kesinlikle hiçbir vakit namazı işyerinde kılınmayacak. Cem edilecek. Yatsı
namazında evde topluca kılınacak.
12-
Çöp kutularından boş bira kutuları ve içki şişeleri toplanacak. Evdeki çöpler dışarı
konduğunda bu şişe ve kutulardan birkaç tanesi çöpün görünen kısımlarına
konulacak.
13-
İşyerinde kendi cemaatimizden başka bir grubun ya da cemaat elemanlarının başı
derde girdiğinde kesinlikle yardım edilmeyecek. Hatta görmezlikten gelinecek.
14-İşyerinde
lehimizde ve aleyhimizde cereyan edilecek tüm konular anında bağlı olunan imama
bildirilecek.
15-
Önceden hanımlarının başları açık olup sonradan kapananlar, eşlerinin başını
açacak. Eşinin başını açan her eleman eşiyle beraber birim amirlerinin
görebileceği yerlere gidecek. Mesela; polis evine yemeğe veya bayramda
bayramlaşmaya.
16-
Önceden hanımlarının başları kapalı olsa dahi önemli yerlerde çalışanlar
mutlaka eşlerinin başını açacak.
17-
Akademi, kolej ve polis okulu öğrencileri hafta sonunda dershanelere
gönderilmeyecek.
18-
Tüm öğrencilerle pastane ve lokal gibi yerlerde buluşulacak.
19-
Tüm akademi, kolej ve polis okulu öğrencileri mutlaka bilgisayar kursuna
gidecek.
20-
Kurban bayramlarında hiçbir eleman kurban kesmeyecek. Deri toplama işine
girmeyecek. Fakat tam bir kurban parası imama verilecek ve bu para hizmete
aktarılacak. Hizmetten bu elemanlara sadece bir but gönderilecek. Böylece deri toplama
işi olmayacak. Herkes kurban kesmiş olacak. Çevreye de kurban kesmedik denecek.
21-
İşyerinde ve çevrede lâiklik ve Atatürkçülüğü öven konuşmalara iştirak
edilecek. Dini öven konuşmaların olduğu gruplardan uzak durulacak.
22-
Son alınan duyumlarda MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde çalışan tüm amir sınıfı
personelin adreslerini tespit etmiş ve bu amirlerin evlerine giderek bir adres
sorma bahanesi ile kapılar çalınıp hanımlarının kapalı olup olmadıklarını
tespit etmektedir. Bu nedenle evlerde kadınlar başı açık duracak ve kapı çalındığında
başlar açık olarak kapılar açılacaktır.
Neden bu işte bir yanlışlık
olduğu ve neden dershanelerin kapatılmasına karşı olduğu anlaşılmıştır. İşte
Gülen; işte para! Nerede İslam; nerede Kur’an; nerede iman; nerede müminlik!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder