Her ikisi de birbirinden daha zalim ve sömürgeci ama
biri hain diğeri sadık!
ABD’yi, Avrupa Ülkelerini, BM, i Türkiye’yi,
İsrail’i, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri gibi birçok ülkeyi karşısına
alarak müttefiki Esed’ı savunmak amacıyla savaşmayı göze alarak sahip çıkan
Rusya; ne kadar samimi, ilkeli, kararlı, vefalı ve güvenilir olduğunu
kanıtlamıştır.
ABD ise, müttefikleri Esed’in kimyasal
silahlarıyla tehdit altında iken bertaraf edebilmek amacıyla savaşmaktan
kaçarak, başta Türkiye olmak üzere Ürdün, İsrail, Suudi Arabistan, Körfez
ülkeleri gibi yıllarca sömürdüğü ve emir eri olarak kullandığı milletlere sırtını
dönmek suretiyle kalleşliğini belgelemiştir.
Böylece Rusya’nın müttefikine gösterdiği bağlılığı
ABD, müttefiklerine karşı ihanetle yanıt verip, zalim Esed’i cesaretlendirmiş
ve müttefiklerini yalnızlığa terk etmiştir. Eğer karar alıcı iki şeytan olup,
dünyada bu şeytanların gözünün içine bakıyor ve illa şeytanlardan birinin
safında olmaya ihtiyaç duyuyorsa, hain ABD’nin değil Rusya’nın safında yer almak,
nefis için kaçınılmaz bir istikbaldir.
İnsanlar, ilme büyük itibar göstermelerinden
ilim sahiplerine öyle teslim olurlar ki, hata ve yanlış yapmaz inançlarından
tanrı seviyesinde bir aşk ve tazimde bulunmaktan sakınmazlar. Ben de derim ki, madem
düşüncenin ‘vahyi mi batıl mı’
olduğuna ehemmiyet vermeden bilgisi dorukta olan ilim sahiplerine saygı
duyacaksın, neden yaratılmışlar içinde ilmi en yüksek olan şeytana itibar
göstermiyorsun? Amelsiz bir ilim, nasıl ki ruhsuz bir beden misali ölü ise;
hain bir güçte örümcek evi gibidir. Çünkü evlerin en çürüğü örümcek evidir. Dolayısıyla
şeytanı rehber edinmeye karar vermiş bir ülke, korkağın ve hainin değil de cesurunun
ve sebatkârının safında olmalıdır.
Artık ABD’nin süper güç ve gündem belirleme
unvanı ortadan kalkmış; Rusya, tek başına meydan okuyarak seküler dünyanın
iktidarlığını eline geçirmiştir. Dolayısıyla ABD’de de manda altındaki diğer
ülkeler durumuna düşmüş ve dolaylıda olsa Rusya’yı Efendi olarak tanımıştır.
Yaratıcısı Allah’a güvenmeyip imanın gücüne inanmayanlar; kölenin köleliğini
yapmaktan ise, bir efendinin köleliğini yapması daha muteber olsa gerek!
Bu sebeple günümüzün efendisi Rusya olup,
gerek Türkiye gerek bölge ülkeleri gerekse vahye sırt çevirmiş dünya ülkeleri,
ABD’nin de kendilerinden bir farkları kalmadığını idrak ederek, Rusya
cephesinde yer almalıdırlar.
Rusya’nın kararlılığı ABD’nin imajını paçavraya çevirmiş, artık
ABD’nin caydırıcı gücü hezimete uğramıştır.
Şeytanla akit ve pazarlık yapmanın ilk
kuralı, yapma’dır. Dolayısıyla her iki tarafta şeytan olup, insan kasabı Esed
şeytanının çıkarlarını gözetmek maksadıyla Cenevre’de yaptıkları görüşmeler,
tamamen savaşsız bir çözüm hilesidir. Böylece ancak istediği 30 günlük süre zarfında
kimyasal silahlarının listesini çıkarabileceğini söyleyen Esed, elindeki
kimyasallarında ne denli devasa olduğunu kanıtlamakta, bir kısmını ortaya
çıkararak büyük bir çoğunluğunu şartlara göre kullanmaktan çekinmeyecektir.
Öyle trajikomikler ki; ABD Dışişleri Bakan Kerry, ABD ve Rusya'nın Suriye'nin elindeki kimyasal
silahların alınması ve yok edilmesi metotları üzerinde anlaşmaya vardıklarını
söylüyor; zalim Esed ise halkına karşı kimyasal silah kullanıyor ve bölge ülkelerini
tehdit ederek her an kullanabileceğini gözdağında bulunuyor; onlar ise metot
üzerinde mutabakat sağladıklarıyla gurur duyarak başarı nutukları atabiliyorlar.
İnsan olarak ipini şeytana kaptırmışsan, adı ABD olmuş, Rusya olmuş, Esed olmuş,
Sisi olmuş ne fark eder?
Rusya’nın
cesur kararlılığı karşısında korkusundan diz çöken ABD, Esed’in elindeki
kimyasal silahların denetimi ve yok edilmesi konusunda kâğıt üzerinde anlaştı
ama kimyasal silahların kullanma inisiyatifi halen Esed’in elinde ise, üzerinde
anlaşmaya varılan o kâğıt parçası gurur duyulmaya değil çöpe atılmaya layıktır.
Unutulmamalıdır ki, azgının kesinlikle
iflah olmayacağına hükmeden Allah, azgından insani bir düşünce, davranış, uzlaşma
ve merhamet gibi bir karşılılık beklenmemesini açıkça bildirmiştir.
Başbakan Erdoğan’ın da ifade ettiği üzere;
işlenen katliamların kimyasal ile yahut meşru addedilen diğer öldürücü silahlarla
yapılmasının hiçbir farkı bulunmadığıydı. Esed’in 100 bin insanı öldürmesi ve
milyonları ya yaralayıp sakat bırakması ya da göçe zorlaması dünya kamuoyu
önünde BM ve Batı’yı zora sokmuş, müdahaleyi kırmızıçizgi addettikleri kimyasal
silah kullanılmasıyla şarta bağlamışlardı. Sonuç; kimyasal silah kullanılıp
yüzlerce çocuğun kıyılması akabinde sokak kabadayılığı yaparak esip gürlemişler
ve Rusya’nın masaya vurmasıyla süt dökmüş kediye dönüşmüşlerdir.
Esed, değil elindeki tüm kimyasal silahları
kullanması, Rusya, kendisine atom bombası dahi verse mutlaka mağlup olacak ve
imanın karşısında barınamayacaktır.
Bugün ki süreç nasıl ABD’yi bitirmiş ise,
yarın da Rusya bitecek; Müslümanlar, Allah’ın yardım ve desteğini hak ettikleri
gün, dünya iktidarlığına kavuşacaklardır. Allah’ın oyun oynamalarına izin
verdiği insan hilkatli şeytanların birbirlerine çalımları, üstünlükleri,
silahları ve tuzakları Müslümanları endişelendirmemeli ki, Allah yanlarında
olabilsin! Bilmelidirler ki, Allah’ın izni olmadan ne bir insan öldürebilirler,
ne katliamlarda bulunabilirler, ne zafer kazanabilirler, ne de egemenlik
kurabilirler. Şükürler olsun her şeyi görüp gözeten ve hesap soran yaratıcımız
bir Allah var! Allah’ın yanında Rusya, ABD ve Esed gibi çapulculardan korkulup
kıymet verilmesi; hiç iman etmiş müminlere yaraşır mı?
İNANMAK YETMEZ; İMAN ET, İMAN ET, İMAN ET…
“Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet
isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah
her şeyi bilendir.” Tegabün 11
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder