7 Mayıs 2013 Salı

Mühürlüler kimlerdir diye merak ediyorsanız;


CHP ve Kılıçdaroğlunun ardına takılanlardır…
“Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır.” Bakara 7
Her ne kadar 1 Mayıs Emek ve dayanışma günü diye bilinse de, İslam ve insanlık düşmanı azgınların isyan, saldırı, mal ve cana kastettikleri gündür. O gün şeytanın bir kısım dostu sokağa dökülüp özgürlük ve demokrasi naralarıyla yakıp yıkar; haklarına tecavüz ettikleri halkın kendilerinden olmadıkları mazeretiyle efendileri şeytanın hakkı için vahşice hücum ederler. Maalesef bu terörün kalkanı da özgürlük ve demokrasidir!
Türkiye’de bir başkaldırı, terör veya düşmanlık olmasın ki, altından doğrudan yahut dolaylı CHP çıkmasın! Kime karşı özgürlük ve demokrasi! Eğer hükümete karşı ise hükümeti halk seçmiyor mu?  Halkın seçtiği hükümete karşı kanunsuzluk girişimi, seçen halka bir meydan okuma ve seçtiğini kabullenmeme değil midir?
Olayları manipüle etmede efendisi şeytana kayıtsız-şartsız itaat eden CHP, karanlık amacını aydınlıkmış gibi kamuflajdaki mahareti, mühürlü destekçilerinin muhakeme yetileri bloke olduğundan kavranamamakta, dolayısıyla şeytan elçisi umut doğurabilmektedir.
Yığınların umudu Kılıçdaroğlu’nun ifadelerini idrak edebilenler, onun bir ülkeyi yönetmeye layık olup olmadığını kolayca çözebilirler.
Ak Partinin seçimle başa gelip yaklaşık 13 yıldır sürdürdüğü iktidarlığını cumhuriyete ve milletin iradesine rağmen sindiremeyen CHP ve Kılıçdaroğlu, hem cumhuriyetin hem milletin hem hukukun hem de demokrasinin gizli bir düşmanı olduğunu iktidarı tanımamazlığından ve kanunlara karşı başkaldırışından anlaşılmaktadır.
Hükümetlerin asıl yükümlülüğü; gerekçe her ne olursa olsun halkının mal ve can güvenliğini korumak ve asayişi temin etmektir. Korku olmadan nefisleri dizginleyemezsin. Bu sebeple de nefisleri fevkalade tehlikeli olan insanın mutlaka korkuyla sindirilmesi, Allah’ın da birçok ayetinde özellikle vurguladığı hükümdür.
“Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.” Al-i İmran 102       
Korkuya yer vermeyen bir devlette, kanunlar hiçbir zaman gerekli saygıyı görmezler Sophokles

İnsan fıtratı, psikolojisi ve devlet otoritesini inatla reddeden Kılıçdaroğlu, Korkuyla ülke yönetilmeye kalkılırsa o korkunun başında şiddet gelir. Ne zaman ki bir iktidar, halktan korkup şiddet uyguladıysa o iktidar kendi sonunu getirmiştir" açıklamaları, özellikle bindiği dalı kesen politikacının aptallığına bir kanıttır. Çünkü bu mahlûk, Türkiye gibi bir ülkeyi yönetmeye adaydır ve halkın kanunlara karşı isyan etmesini azmettirmektedir.

Madem Atatürk'ün, İsmet Paşa'nın torunları olmaktan gurur duyuyorlar ve ruhlarının, özlerinin ve sözlerinin CHP’nin kuruluş felsefesi “dinsizlik ve namussuzluk” olduğuyla övünüyorlar; bu millet, çektiği özgürlük ve demokrasi adına onca güvenlik güçlerini yaralamalarına rağmen şiddetle karşılaşmıyor ama o gün, kim dinden ve namustan bahsederse kelleleri uçmuyor muydu ve zindanlara atılarak işkencenin görülmemişine duçar olmuyorlar mıydı? Hangi dönem, halktan korkup şiddet uyguluyormuş? Hangi iktidar, düşünce ve inançlarından dolayı idam ediyormuş? Hangi hükümet, baskı ve tehditle kendinden olmayanları katlediyormuş? Bu sebeple silah ve korku ile iktidarlığını sürdüren CHP, çok partili döneme geçişle iktidarının sonunu getirerek günümüze dek korkulan bir parti olmadı mı? İlke ve inkılâplarıyla seçimle başa gelen hükümetleri tehdit ve darbelerle korkutup boyunduruğu altında bulundurmadı mı? 
CHP’li militanlar devlete ve millete şiddet uygularken bilmukabele de bulunmayan iktidar, şüphesiz insan olmayan azgınlara insan muamelesi yapmasından suçlanmakla kalmayıp daha da hadsizleşmelerine fırsat tanımaktadır.
CHP’liler o kadar yoldan çıkmışlar ve hidayetleri mümkün olmayan yığınlardır ki, malum trajikomik genel başkanlarının, "Ne zamandan beri AKP'ye karşı olmak suç oldu. Türk Ceza Yasası'nda böyle bir madde mi var?" açıklamasına itibar edebilmektedirler.
Devleti yöneten iktidarı hükümet kimliğiyle değil parti kimliğiyle manipüle eden bir düşüncenin dürüst ve namuslu olabilmesi mümkün müdür? Muhalefetteyken böylesi şeytani taklalar atabilen bir CHP, iktidara gelince neler yaşanabileceğini, varın, siz hayal edin! Hayal edemiyorsanız Atatürk önyargısından sıyrılıp geçmişteki cehennemi öğrenmeye çalışın. 
Müslüman ve izzetli milletimizi ikna ederek iktidara gelemeyeceğini bilen CHP, çözümü militanlarına kaos çıkarttırarak iktidarı halkın gözünden düşürtmek suretiyle fırsattan yararlanmaya gayret etmektedir. Zaten kuruluş dönemlerinde de aynı taktiklerle Osmanlı Devletini yıkmamışlar mıydı?
Artık millet, çıktığı savaşlardan yorgun ve aklı karışmış bir millet değildir! Yediği kazıkların bileşkesinden tecrübe edinmiş öyle bir millettir ki, yıllardır iğfal edilip dine ve adalete karşı düşman hale getirdikleri dışındakilerden bir başkasını ikna edebilmeleri imkânsızdır. Eğer Allah, milletimizi lanetlememişse; CHP’nin tuzakları ve taktığı maskeler etkin olamayacaktır.
Gerek Allah’ın indirdiği açık delilleri gerekse batıllıklarıyla hidayet yolunu baskı, şiddet ve politik hilelerle gizleyen CHP lanetlidir, dolayısıyla lanetlenmiş bir güruha bulaşmaktan korkmayıp da onlar gibi mahvı perişan olmak isteyenlere de insan denilemez.  
“İndirdiğimiz açık delilleri ve kitapta insanlara apaçık gösterdiğimiz hidayet yolunu gizleyenlere hem Allah hem de bütün lanet ediciler lanet eder.” Bakara 159  
  

Hiç yorum yok: