MHP, TBMM’ni PKK yaftasından kurtarıp
itibar kazandırabilmek için milletvekili
dokunulmazlığının sınırlandırılmasına yönelik Anayasa değişiklik teklif önerisi
her ne kadar kesin bir çözüm değilse de, mutlak teslimiyeti sarsan bir direniş olacağı
tartışılmazdır.
İslam’a ve millete
meydan okuyarak acımadan kanlarını döken terörist vekillerin kirlettikleri
halkın meclisini mundarlıktan bir nebzede olsa kurtaracak ve yargı kapısını açacak
olmasını ilk adım görüyor, dolayısıyla kimin kendini Hakka, halka ve adalete adamış
olduğu ortaya çıkacaktır.
PKKBDP’nin yol
arkadaşı CHP’nin MHP önerisine tepki göstererek, "AKP'nin
yol arkadaşı MHP'nin teklifi" açıklaması,
safını bir kez daha belirtmiş, böylece CHP’nin İslam aleyhtarlığı ve PKK adına
siyaset yaptığı kanıtlanmıştır.
Müslüman
milletin kanına susamış PKK vekillerini yargı önüne çıkaracak Anayasa
değişikliğinden rahatsızlık duyarak başka taraflara çekmek suretiyle
sulandırmaya çalışan CHP; sözde MHP’ye
duygusal baskı yaparak tutuklu vekili Engin Alan’la kıstırmaya kalkışmakta, kurdukları
diktatörlükle onlarca yıllardır milleti sömürüp yaşam hakkı tanımayarak onca
hırsızlıklarını, hazineyi gasp etmelerini, kendilerini zengin yapmalarını, ihaleye
fesat karıştırmalarını ve irtikâplarını kritik etmeden fevkalade hayati olan
teröristlerin dokunulmazlıklarının sınırlandırılmasıyla ilgili girişime nifak
sokması, zaten aptallıkla aşağıladıkları milleti kandırmaya devam edebilecekleri
hezeyanlarındandır.
Ne dün ne de
bugün Müslüman milletimizle özdeşleşemeyerek düşmansı kin ve davranışlarından
vazgeçmeyen CHP, birbirine tezat fikirleriyle münafıklığın en dehşetlisini
sergilemektedir. Bir taraftan ne düğü
belirsiz sünnetsiz genel başkanları teklifi destekleyeceklerini açıklarken,
diğer taraftan genel sekreterleri teklife karşı ateş püskürmektedir. Her kesime
ayrı mesaj veren riyakâr bir CHP’yi hayvanlar hatta taşlar dahi kavramışken,
maalesef insanlar idrak edememişlerdir. Gerçi insanı insanlıktan soyutlayarak insanlık
namus, onur ve şerefini biçen ‘çıkar’
değil midir?
PKKBDP’nin
terörist vekillerinin MHP’nin teklifini, “Geçmişten ders
alınsın” çıkışlarıyla karşı koymaları, Tansı Çiller’in iktidarı
dönemindeki DEP’li terörist vekilleri “millet adına” meclisten yaka paça çıkartarak
tutuklatma cesaret ve kararlılığını hatırlattı. Türbanlı olduğu gerekçesiyle
Müslüman bir kadın milletvekilini meclisten kovan sözde sosyal demokrat solcuların
eli kanlı düşmanlara arka çıkmaları ve demokrasi manipülasyonlarıyla meşrulaştırma
sinsiliklerini artık milletin yemeyeceği aşikârdır.
Geçmişten ders
alması gereken terörist vekillerin meydan okuyuşlarını sürdürebilme cüretkârlıkları,
süregelen ihanetsi politikaların bir sonucudur.
Gerek CHP gerekse
PKKBDP bilmelidirler ki, halkı katleden ve vatanı bölmeye çalışan terör;
dolandırıcılıktan ve hırsızlıktan daha büyük bir günah, felaket ve suçtur. Terörün
cezası idamdır! Bu sebeple sözde dosyalarında iddia ettikleri dolandırıcılık
veya hırsızlık gibi cürümleri olmayışını referans göstererek temize çıkma
arayışları, Sırrı Sakık ve arkadaşları gibi tecavüzcü ve din düşmanı
teröristleri aklamaz… Zaten iktidar olmuş olsalar, geçmişte olduğu üzere hem CHP,
hem de günümüz BDP’si, millete bir ekmek parçasını dahi çok görerek tüm
varlıklarını sömürürler. Vay BDP’den
umut bekleyen Kürtlerin haline!
Terör adına
siyaset ve gazetecilik yapan konuşturulamaz ve milletin istikbali için
susturulmakla kalmayıp, en ağır yaptırımlar getirilmelidir. Öyle düşünce ve
ifade özgürlüğü gibi fitnelerle toplumlar yerle bir olmuş, geride ne bir ülke
ne de bir millet kalmıştır.
“Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür.” Bakara 191
Terörle
müzakere, apaçık bir teslimiyet ve mağlubiyettir. Bu sebeple PKKBDP
teröristleriyle değil müzakere, yan yana gelmek dahi bir felakettir. Maalesef
demokrasi ve hümanistlik gerekçesiyle inanılmaz ödünler veren Ak Parti hükümeti,
insanlıktan nasiplenmemişleri insan saymasından gelişen sürecin sorumlusudur.
Oysa Başbakan Erdoğan, İslam akidesinde değil mi ki, Yüce Allah’ın Tevbe Süresi 23. Ayetinde buyurduğu hükmü hiçe sayarcasına hısım, akraba ve arkadaşları olduğu gerekçesiyle İslam ve insanlık düşmanı cani asilere “canım, ciğerim” diyebilen bir vekilini ihraç etmediği gibi hakkında disiplin soruşturması bile açtırmamıştır. Ne var ki aynı Başbakan Erdoğan, düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde Atatürk’e eleştirisel atıfta bulunan partililerini derhal ihraç etmemiş miydi?
” Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veli edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir.” Tevbe 23
Şeytan ile işbirliği, müzakere ve diyalogun ilk kuralı; “YAPMA”!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder