Varoluş amacın
ve birinci vazifen; İslam’ın istiklalini, İslam ümmetini ilelebet muhafaza ve
müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin
ve istikbalinin yegâne temeli Allah ve Resulünün hükümlerine teslim olmak ve düzen
tamamen İslam oluncaya kadar uğruna CİHAD etmektir. Bu temel, senin en kıymetli
hazinendir.
İstikbalde dahi
seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhili ve harici bedhahların
olacaktır. Bir gün, İslam’ı müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak üzere
içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyecek; ister zengin
ister fakir; ister güçlü ister zayıf; ister âlim ister ümmî ol, ebedi
yaşayacağın cenneti kazanabilmek için malını ve canını feda edeceksin.
Bu imkân ve şerait çok namüsait bir mahiyette tezahür
edebilir.
Yüce dinine
kasteden, hükümlerini bozmaya uğraşan ve sinsice aleyhine çalışan düşmanlar,
bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren
ve hile ile aziz Yaratıcın, Resulün ve dininin bütün değerleri zapt edilmiş, namus
ve vicdanına girilmiş, hürriyetine musallat olunmuş, kardeşlerin zulme uğramış,
memleketin ve arzın her köşesi İslam düşmanlarınca işgal edilmiş olup tek
başına kalsan dahi; asla mücadeleden vazgeçmeyecek, kâinata hükmeden Allah’ının
yardım ve desteğinin üzerinde olduğu inancını kaybetmeyeceksin. Zerre bir
tereddüdün imanını yitirmene neden olabileceğini zihninden ve kalbinden
çıkarmayacaksın! Çünkü Allah’tan daha güçlü ve dilediğini zelil edebilecek
başka bir irade yoktur.
İslamsız
yaşamanın komadaki bir hastadan farksız olduğunu düşünerek, imansızca hayatta
kalmaktan ise, imanla şahadete koşacaksın. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim
olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar ve ulema kesilenler; gaflet
ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Senden olduklarına dair
imajlarına yanılmamalı, dinin adına en sert bir müdahalede bulunmalısın.
Ey Müslüman Türk İstikbalinin evlatları! İşte bu ahval
ve şerait içinde dahi vazifen; İslam Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun
kudret, vekilin Allah’ta ve kalbindeki imanda mevcuttur!
Gerek yanı
başındaki gerekse dünyanın başka bir yerindeki kardeşinin taşıdığı ırk, seni
üstün kılacak farklı duygulara sürüklememeli, seni yücelten ve şereflendiren
imanını mundarlaştırmamalıdır. Irk, bir marka; millet de ürünleridir. Irk ve
milletin Allah nezdinde asli bir değeri olmayıp, insaniyetle de ilişiği
bulunmamaktadır. Müslüman Kürt kardeşlerimizin üzerinde oynanan haçlı tuzağına
karşı İslam’ı kalkan yapmalı; Kürt kardeşini, düşman bir Türk kâfir veya
münafığa peşkeş çekmemelisin. Irki sevdanın bir şeytan hevası olduğunu idrak
ederek, dostluk ve düşmanlığa dininin hükümlerine göre karar vermelisin.
Allah dostunu
dost, düşmanını düşman bellemelisin. Velev ki baban ve biyolojik kardeşin dahi
olmuş olsa!
Maddi ve manevi
hiçbir değerinizi; Allah, Resulü ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili
tutmayınız.
İslamsız bir
vatan, ruhsuz bir beden gibi ölüdür. O vatan, ancak İslam’la bütünleştiğinde
uğruna her türlü fedakârlığın yapılabileceği uhrevi bir kutsallığa dönüşür. Bayrağın
yüceliği de, hakkı ve adaleti temsil eden imanı bir ışıkla kıymet kazanır.
Beşeri
güçlerden korkup ya da bir yarar temin edebileceğiniz maksadıyla yanlışı
meşrulaştırarak doğru yoldan sapmanızı saklı tutsanız da açığa vursanız da
Allah bilmektedir. Allah’ın indirdiğini inkâr eden yahut alaya alan asilere
hiçbir gerekçeyle sevgide bulunamaz, gizli bir muhabbet besleyemez ve boyun
eğemezsiniz. Münafıkların siyasetleri ve ilimleriyle amel etmeyiniz…
Allah ve
Resulüne iman ettikten sonra şüpheye düşerek hissedeceğiniz bir evham ve kaygı,
imandan sonra inkârcı olmanıza yol açar.
Sizlerle din
uğrunda savaşmayan, baskı uygulamayan ve haklarınızı ellerlinizden almayanlara
karşı iyilik yapmanız ve adil davranmanız; Allah’ın vahyettiği bir adalettir.
Bilmelisiniz
ki, Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları
sever.
“Artık Allah yolunda savaş. Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın.
Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kâfirlerin gücünü kırar (güçleriyle
size zarar vermelerini önler). Allah'ın
gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir.” Nisa 84
“Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi
bulunursa, iki yüze galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kâfir
olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.” Enfal 65
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder