Oysa korkulacak olanın
insan değil Allah olduğunu idrak edebilselerdi, dünyada elde etmeyi düşündükleri
fani değerler adına içinde ebedi kalacakları ahiret yurduna fiyat etiketi biçmezlerdi.
Aslında
sorun küfrün sayısı, ekonomik ve askeri güçleri değil, kalplerde taşınan şüphe
hastalığından iman edilememesidir. Zaten iman edilemediğinden vahyi hükümlere
uyulduğunda kayba, ziyana ya da hezimete uğranılacağı korkusu münafıklığa tavan
yaptırmıştır.
Allah
ile insan arasında tumturaklı bir irade seçimi yapılamadığından öyle bir
paradoks yaşanıyor ki hak, batıl; iyi, kötü; yanlış, doğru; küfür, imanla
özdeşleştirilebilmiştir.
Bu
sebeple vahiyle inmiş İslam’ı değil rivayete, söylentiye ve dedikoduya dayalı
İslam adı altında çakma bir din edinilmiş; böylece vahye iman edenler toplumdan
soyutlanarak gericilik, terörist, hain ve düşmanlıkla yaftalanmıştır.
Çoğu
kimse farkında değildir ama sözde Müslümanlarda ateistçe düşünce ve davranış içindedirler.
Çevre uyumuna ateistlerden daha çok önem verilmesinden ayetler doğranmış,
ayetlere uymaya çalışanlar köleler misali dışlanarak her türlü savunma hakları
ellerinden alınmıştır. Çünkü seküler-laik düzenler kendilerini insan
görmemektedir.
Rusların
Suriye halkına uyguladığı hoyratça katliamına sessiz kalmayarak imanındaki
fışkırma gereği dünyasını ahiret karşılığı satan Müslüman bir Türk, amacını
açıkça haykırdığı halde aşağılanıp provokatörlük ve hainlikle mahkum kılınarak
katil Rusya’ya tetikçilik yapılmıştır.
Azılı
İslam düşmanı katil Ruslardan daha fazla Rus kesilmek suretiyle karalamaların
ve iftiraların ardı arkası kesilmemiş; mücahid Mevlüt Mert Altıntaş, töhmet
altında bırakılarak şer yani suç makinesine dönüştürülmüştür. Hele fetö ile
ilişkilendirilmesi tam bir trajikomik!
“Kur’an Müslümanlığı
sapkınlıktır”
düşüncesiyle nasıl bir vahiy düşmanı olduğu aleni bir Gülen’in sapık dininde cihada
ve insaniyete yer var mı ki, Allah ve insanlık adına yapılmış eylemle
ilişkilendirilebilsin? O ancak gülenist olan dinini hakim kılabilmek için
ihanette, hainlikte, kalleşlikte, gaddarlıkta ve şeytanlıkta sınır tanımayan
bir satanisttir!
Nisan
2006 yılında “Neden Oy Kullanmıyorum”
adlı kitabımda fetö ile ilgili her türlü hakikati ortaya koymuş; politikacıların,
ilahiyatçıların ve mensuplarının kendisiyle olan ilişkilerinden doğacak
tehlikeye dikkat çekmiştim.
Yazdığım
kitabın 57. Sayfasında Gülen için;
"O, Haçlılardan, Siyonistlerden, Masonlardan
ve Komünistlerden çok daha tehlikeli amansız bir düşman ve eşine az
rastlanabilecek bir zındıktır" uyarısını
yapmış ama günümüz fetö karşıtları üzerime dolaylı yollardan hücum ederek,
şahsımı provokatörlük ve Gülen gibi mümtaz ve hizmet ehli bir alime ihanet
etmekle ithamda bulunmakla kalmamış, kitabımın duyurusunu da engelleyip
raflardan indirmişlerdi.
Şimdi kalkmış ahkam kesiyorlar!
Öyle
ki, din dışı seküler-laik düzenin bayraktarlığıyla ayakta kalınabileceği
sanısısı yüzünden nice iman etmiş Müslümanlara karşı öyle korku içindedirler
ki, zarar görebilecekleri kaygılarından beterin daha beteri bir tahribatta
bulunabilmektedirler.
Yıllar
önce; Gümüşhane Baro Başkanı olan bir şahıs, türban örttüğü gerekçesiyle bayan
bir avukatı barodan atar. Bunun üzerine Osmaniyeli bir mücahid, tıpkı
Kahramanmaraş’ı Fransız işgalinden kurtaracak adımı atan Sütçü İmam misali
Gümüşhane’ye gelerek baro başkanını infaz eder.
Günümüzde
olduğu gibi ortalık karışır ve sağcısı-solcusu; muhafazakarı-milliyetçisi;
dinlisi-dinsizi; türbanlısı-açığı mücahid İzzet Kıraç’a saldırır. Hemen oğluyla
ilişkiye girerek babasına avukat tutacağımı ve Kıraç hapiste tutulacağı süre
tüm giderlerini karşılayacağımı bildiririm.
O
esnada gecemi gündüzüme katıp ve tüm işlerimden ayağımı çekmek suretiyle avukat
aramaya koyuldum. Kendi avukatlarım ve tanıdıklarım tepkiden çekinerek davayı
üstlenmediler. Bunun üzerine Gümüşhane’ye yakın iller Erzincan, Erzurum, Elazığ
başta olmak üzere Ankara’ya kadar görüştüğüm hiç kimseyi razı edememiştim. Hatta Erzincan’dan bulduğum bir avukat razı
olup ücretini peşin gönderdiğim halde sonradan vazgeçip paramı iade etmişti.
Yüz
binleri katleden Öcalan gibi şedit bir teröristin davasını üstlenebilmek için
binlerce avukat sıraya girerken; bir Müslüman’a ücreti karşılığı avukat
bulamamıştım. Çok eskiden tanıdığım ve Trabzon’da avukatlık yapan bir arkadaşı
ikna edip davayı üstlendirmiştim.
O
sırada İzzet Kıraç’ın oğlu Milliyet Gazetesiyle yaptığı röportajda benden
bahsederek arkalarında olduğumu bildirmesi üzerine; Milliyet Gazetesi manşetten
haber yaparak, “Şadoğlu yine sahnede” başlığıyla
şahsımı deşifre etti.
Bunun
üzerine barolar başta olmak üzere hakkımda birçok dava açılmış ve adeta kevgire
dönmüştüm. Mücahid Kıraç’a tuttuğum avukat arkadaşa saldırılıp, “şadoğlu’nun
köpeği” diye hakaretlerinin yanı sıra beni öldürmek üzere Gümüşhaneli
ormancıların dahi içinde olduğu bir tim kurmuşlardı. Daha neler neler…
Ne
için? Dünyalık bir menfaatim mi vardı? Ne öldürülen baro başkanını ne de infazı
gerçekleştiren mücahidi tanırdım. Ancak hak ve adaleti tanıyıp Allah’a iman
etmeye çalıştığımdan menfaat göreceğim yegane değerlerdi.
O
zaman anlayamadığım neydi biliyor musunuz; sözde Müslümanların özellikle
türbanlıların çektikleri onca zulme rağmen İzzet Kıraç’a karşı olabilmeleri ve
iman sahibi bir avukat bulamayışımdı!
Dolayısıyla
kendini Allah’a ve hükümlerine adamamış olanların düşünce ve davranışlarını ilerleyen
zamanlarda daha iyi idrak etmiş; bugün katil Rusya’nın mücahid infazcısına
gösterilen tepkinin hiç bitmemiş olduğuna şahit oldum.
Kahraman
ecdadımızla övünürler ama ihanet etmekten geri durmazlar; sözde Allah’a iman
ettiklerini söylerler ama Allah’a güvenmez ve şirk koşmaktan imtina etmezler;
müminlerle kardeş olmaları, birlik ve dayanışma içinde bulunmaları emrolunur
ama müminlere hasım kesilip haçlı-siyonistlere peşkeş çekerler.
“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir
dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere
ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır.
Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır. “
Hücurat 13
“İşte o
şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler
iseniz onlardan korkmayın, benden
korkun.” Al-i İmran 175
“Siz,
Allah'ın size haklarında hiçbir hüküm indirmediği şeyleri O'na ortak koşmaktan
korkmazken, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım! Şimdi
biliyorsanız (söyleyin), iki guruptan
hangisi güvende olmaya daha lâyıktır?»” Enam 81
“Yoksa sen,
onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut
düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar
gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.” Furkan 44
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder