Ne
pkk, ne fetö, ne dhkp-c, ne pyd, ne
Haçlı-Siyonist güçler, ne de diğer
bilumum örgütlerdir.
İlke
ve inkılâplarıyla hormonlaştırdığı Müslüman milletimizi haktan koparıp batıla mahkûm
etmek suretiyle zehirleyen CHP, oluşturduğu çürük katmanla zayıf insanları hainleştirmiş;
böylece Türkiye’ye ihanet üssü olarak yetiştirdiği hainlerle milletimizi
kuşatmış ve işgalini sürdürmektedir.
Millette
ne din ne namus ne de vicdan bırakan CHP, farklı ideolojilerdeki dâhili ve
harici İslam düşmanlarının Türkiye hamisi olup, silinip süpürülmedikçe
kurtuluşa erişebilmek mümkün değildir.
CHP,
eğri bir cetvel gibidir; dolayısıyla doğru bir çizgi çıkarabilmesi imkânsızdır
ama eğriliğini Atatürk ile kamufle edip öyle bir doğruluk algısı
oluşturmaktadır ki, tıpkı şeytanın Hz. Adem ve Hz. Hava’yı kandırıp cennetten
kovdurması misali çerçöp bırakmaya kalkışmaktadır.
Bacasından
kötülük, şer, ihanet ve İslam karşıtlığı tüten CHP, insanların ve Müslümanların
sığınabileceği bir liman değil; zalimlerin, teröristlerin, fesatçıların ve
insan numunelerinin bir barınağıdır. Dolayısıyla CHP, batıl ideolojisiyle
üremeye devam ettikçe, tıpkı şeytan gibi kötülüklerin ardı arkası
kesilmeyecektir.
CHP,
hiçbir döneminde İslam düşmanlığından vazgeçmeyerek haçlı-siyonistler’den daha
şedit bir tavır takınmıştır. Müslüman olan Türk halkının dinine karşı ezeli bir
kin ve nefret duyduğu halde devlet kurabilmiş siyasi bir partiye tarih boyunca hiçbir
ülkede rastlanmamıştır.
CHP’nin
tartışılmaz içyüzü her ne kadar aleni ise de, Kur’an’a karşı sürdürdüğü batıllık
ısrarı milleti tehdit etmiş; İslam korkusuyla Müslümanlara duyduğu önyargı,
ayırımcılık, nefret, düşmanlık ve kin, söz konusu terör örgütlerlerini doğurmakla
kalmayıp laiklik, özgürlük ve demokrasi adına meşrulaştırmıştır. Zaten pkk gibi
nice düşman ve hainler, söz konusu esaslar üzerine kimlik ve cüretkârlık
kazanmışlar; dolayısıyla Türkiye, CHP’nin anayasasından ötürü kendi kendine
hasım olmuştur.
CHP,
ilkeleriyle Müslüman Türk milletini bala kapılmış sineklere dönüştürmüş; fani
bir bedele tenezzül ettirerek istikbalini karartmıştır. Böylece bir insanın
hayatından daha değerli bir şeyin varlığına inanmayan CHP ideolojisi, aslında
insan hayatının da bir değerine inanmamaktadır. Çünkü insanı bedenden ibaret kabul edip,
ruhunu ve ruhi olan her şeyi doğrudan inkâr etmiştir.
CHP
öyle bir cerahattir ki, ancak temizlenebilirse içerdeki hainlerin yanı sıra dışarıdaki
düşmanlarında iştahları kapanır. Böylece nüfuz edebilecek bir çatlak
kalmayacağından huzur ve güvenin tesisi sağlanabilir. Ancak kötülüklerin elçisi
şeytan misali temizlenebilmesi mümkün olamayacağından elimine edilmesinden
başkaca bir çare yoktur.
Kur’an’dan,
adaletten, vicdandan ve insanlıktan taviz vermeksizin CHP ile ne uzlaşılabilir
ne de işbirliği yapılabilir. Tıpkı şeytan gibi CHP ile işbirliği ya da
uzlaşmaya girişmenin ilk maddesi; YAPMAMAK’tır…
Müslüman
Türk milleti, yaşamının yegâne vazgeçilmezi dinine olan bağını muhafaza etse
de, CHP’nin seküler-laiklik gerekçesiyle İslami düzeni ve Allah’ın vahiyle indirdiği
hükümleri gerek doğrudan gerekse dolaylı olarak şiddetle kötüleyip inkâr
etmesiyle akıllar öyle karışmış ki, vahye itaat rivayet ya da söylentilere
uymayı mukim kılmış, Allah yerine insanı hâkim kılan söz ve davranışlar nefisleri
manipüle etmiştir.
Düşmanlık ile
hainlik, tıpkı kâfirlik ile münafıklık gibi şer boyutu ve etkisiyle birbirinden
çok farklı olsa da paralel kutuplardır. Hz. Peygamber, nasıl ki “münafık, kâfirden
yetmiş kez daha tehlikelidir” buyurmuş ise, hain de düşmandan yetmiş
kez daha zararlıdır.
Bu sebeple CHP,
fırsatı eline geçirdiğinde pkk, fetö, dhkp-c ve diğer tüm haçlı-siyonist örgüt
yahut devletlerden çok daha sinsi ve zorbadır. CHP, kendini yaratıcı
takdirinden üstün tuttuğu için şükür ve sabra gerek duymaz ve isyan yani terör
yolunu seçer. Dolayısıyla CHP’nin ahkâm kesebildiği hatta iktidarlığa oynadığı
bir ülkede başkaca bir düşmana ve haine ihtiyaç yoktur. İlkesi gereği Türkiye’nin
huzuru, güveni, selameti ve istikrarı için asla boş durabilmesi mümkün
değildir. Zaten savurduğu tehditler ve işbirlikçilikleri apaçık kanıtlardır.
Müslüman milletin dinini,
namusunu, örf ve adetlerini kabul ettiği görüntüsü inandığından değil milletçe
zorlanmasındandır.
“Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya
mahkûmdurlar. Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Onun
için din ve namus telakkisini kaldırmalıyız. Partiyi bunu kabul edenlerle
kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz” CHP
Kurucusu
Peki,
diğer partiler farklı mıdır diye sorulacak olursa; tamamı bağlı oldukları
anayasa gereği CHP fikrinin uygulayıcılarıdır. Her ne kadar kimi delmeye
çalışsa; kimi paralel fikirlerle açı edinmeye kalkışsa; kimi CHP’den soyutlanmak
istese de anayasa önünde aynıdırlar.
Sonuç
itibariyle tamamı yaratıcı Allah’ın değil yaratık insanın önünde hesaplaşmaya
giderek hâkimiyetin beşerde olduğunu savunurlar. Dolayısıyla kimin dost kimin
düşman; kimin hain kimin sadık olduğuna yaratıcıyı rehber edinerek değil,
nefislerinin arzu ve isteklerine göre karar verirler. Tıpkı pkk, fetö ve diğer
dahili ve harici haçlı-siyonist’ler gibi!
“(Yine) bilmez misin, göklerin ve yerin mülkiyet ve
hükümranlığı yalnızca Allah'ındır? Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.”
Bakara 107
“Allah
düşmanlarınızı sizden daha iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter, bir yardımcı
olarak da Allah kâfidir.” Nisa 45
“Müminleri
bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet
yalnızca Allah'a aittir.” Nisa 139
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder