Hak
gelip batıl zail olmuşsa da ALLAH’ın kıyamete kadar şeytana mühlet vermesiyle
kötü olan fikir ve davranışlar devam etmekte; dolayısıyla haktan değil de batıldan
medet umanlar sapkınlıkta sınır tanımamaktadırlar.
Ölmekten,
öldürülmekten ve binlerce çeşit musibetten kaçıp kurtulabilmek için batıla sarılarak
yol edinenlerin en korkunç yanlışları nedir bilir misiniz; korkup kaçtıkları
şeyleri batılın değil hakkın yaratmış olmasıdır. Dolayısıyla ateistçe düşünce
içinde olan sözde Müslümanlar, iman ettikleri ALLAH’ı tanımamış olmalarının cehaletini
hatta şüphe ve tereddüdünü yaşamaktadırlar.
Yaratıcı
ALLAH’ın mutlak kudreti ve hâkimiyeti karşısında iman etmiş bir müminin
takiyeye hiç mi hiç ihtiyacı yoktur. Çünkü
kullarına şah damarından daha yakın olduğunu buyuran ALLAH, her şeyi gören,
gözeten, olduran, koruyan, yönlendiren ve mutlak galebe çalandır. Ancak ölmemek
maksadıyla nasıl cüz’i miktarda yenebilmesi için domuz etine ruhsat verilmiş
ise, darba yani işkenceye maruz kalıp öldürülmemek amacıyla inkâra veya yalana da
ruhsat verilmiştir. Lakin o ruhsat kullanılmayıp şehadet dilenilirse, şüphesiz
kıymet ve mükâfatı sonsuz ve tarifsizdir.
Din
dışı seküler-laik ve demokratik ilkelere göre politika yaparak Türkiye’yi
yönetmeniz batıl çarkta öyle tükenmenize neden olmuş ki, batılı hak, hakkı
batıl yapabilme liyakatini elde ederek Müslümanlar üzerindeki nüfuzunuzu batıl
lehine kullandınız.
Düşünce
ve davranışlarınızla öyle bir dönüm noktasına geldiniz ki, geçmişteki Tayyip
ile günümüz Tayyip tanınmaz hale gelmiştir. İmajı hak ama siyaseti batıl olan Tayyip’in
ardına takılmak, Kur’an’daki buyruklara göre küfürdür!
Yüzyılın
münafığı Gülen ve diğer münafık âlimlerin söylemiyle “Kur’an Müslümanlığı bir sapkınlıktır” ilkesiyle hareket edilecek
olursa, rehber Kur’an değil de siz ve demokrasi midir ki, Kur’an’ı terk eden
yığınlar ardınıza ve demokrasinin peşine düşebilmektedir? Hatta öyle haddi
aştılar ki, “demokrasi şehidi” gibi sapık bir kavramı dahi üretmelerinde rehber
olabildiniz. Peki, Kur’an başta olmak üzere İslami hangi literatürde “demokrasi
şehidi” vardır? İşte hakkın batıla çevrilmesine tartışmasız kanıt!
Nasıl
bir menfaat veya vaat söz konudur ki, etrafınızdaki hiç kimse Kur’an yolundan
çıktığınız ile ilgili bir uyarıda bulunmaya cüret edememektedir? Yoksa
etrafınızdakiler Kur’an’ı ışık edinmiş Müslümanlar değil mi?
Güttüğünüz
seküler-laik düzen ve demokrasi adına Kur’an’da tek bir bahis mevcut mudur;
İslam’ın siyasetten ayrı bir kutsallık içerdiği buyrulmakta mıdır; İslam’ın
değil demokrasinin üstün olduğuna yer verilmekte midir; İslami kurallar
geçersiz kılınmakta mıdır; ALLAH’ın hükümlerine değil laisizm ve demokrasiye mi
itaat emredilmektedir; anayasa yapıcı ALLAH mı, yoksa beşer midir; İslami
düzenin değil seküler-laik düzenin hak ve adalet getireceği vurgulanmakta
mıdır; dolayısıyla siyasetinizin İslam’daki yeri nedir; hak mı, yoksa batıl mıdır?
Eğer siz
hak yolda iseniz; ALLAH’ın indirdiği Kur’an batıl mıdır?
Asıl
batıl odur ki, ümmi bir peygamber olan Allah Resul’üne ithaf ettikleri
hurafeden öte hiçbir kanıtı ve değeri olmayan söz ve davranışlarla Kur’an
dışına çıkanlardır. Oysa Allah Resul’ü, peygamberlik gereği asla Kur’an
hükümlerinin dışına çıkmamış; tastamam uymuş; eğip bükmek suretiyle ne ilavede
ne de herhangi bir eksiltmede bulunmuştur. Dolayısıyla Kur’an’a muvafık olmayıp
hadis adı altında bağlayıcı bir İslam hükmü olarak isnat edilen söz ve
davranışların tamamı yalandır; iftiradır ve uydurmadır.
Ayrıca,
Allah adına kesilmeyen bir hayvanın etini yemek
dahi büyük bir günah ve haramken; Türkiye’de hiçbir şey Allah adına
yapılamamakta ve yapılması serbest bırakılan yapı ve dini vecibelere de evrensel
insan hakları gerekçesiyle izin verilmektedir. Dolayısıyla izin verilen dini
yapı ve vecibeler, seküler-laik rejimle çakışması durumunda derhal
yasaklanabiliyorsa; bir cumhurbaşkanı olarak siz şirk içinde değil misiniz?
Vahiyle
indirilen Kur’an hükümlerine göre siz İslam’la şereflenmiş bir mümin
değilsiniz. Ancak ALLAH tarafından indirilip iman ettiğiniz başka bir kitabınız
ya da kanıtınız var ise, biz aciz kullarına işaret ediniz ki, yolumuz batıl ise
dönebilelim.
“Rabbinizden
size indirilene (Kur'an'a) uyun. O'nu bırakıp da başka dostların peşlerinden
gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!”
A’raf 3
“Şüphesiz
bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi
Allah'ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti.”
En’am 153
“İşte bu
(Kur'an), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve
Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin.”
En’am 155
“De ki: Ey
insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın
elçisiyim. Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah'a ve
ümmî Peygamber olan Resûlüne -ki o, Allah'a ve onun sözlerine inanır- iman edin
ve O'na uyun ki
doğru yolu bulasınız.” A’raf 158
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder