Türk hükümeti dini de kaldırdı ve artık bizi
bağlayan hiçbir şey kalmadı.” Şeyh Said
Osmanlı
İslam Devleti’ni lağvedip yerine seküler-laik esaslı Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’ni kuran CHP, İslam çatısını kaldırmasıyla etnik temelli bölünme
başladı. Dolayısıyla Türkler ile Kürtlerin arasındaki İslam birlikteliğinin bozulması,
Şeyh Said’in de ifade ettiği gibi artık Türklerle Kürtleri bağlayan hiçbir şey
kalmadığı gerçeğini günümüze kadar getirdi.
Kürt
kökenli birçok okuyucumun iman ehli olmalarına mukabil bir Türk olarak PKK/HDP’ye
karşı sert açıklamalarım Kürtlük hassasiyetlerini kaşıdı, aşağı yukarı birçok
okuyucum; “Ben Kürdüm ama savunduğum tek şey İslamiyet’tir.
Hz. Ömer (r.a)`nın buyurduğu gibi bizim en büyük şerefimiz İslamiyet’tir ama
ırkımı da inkâr edecek değilim. Hiç bir parti hak yolunda olmadığından desteklemiyor ve destekleyecek
de değilim. Sonuçta Türk devleti de İslam olmayıp laik ve Kemalist rejiminden,
Allah indinde PKK/HDP’den bir farkı bulunmamaktadır.”
Müslüman
Kürtler, her ne kadar İslam karşıtı PKK/HDP gibi sosyalist ve ırkçı bir yapıya
karşı iseler de, Türk devletine de İslam karşıtı seküler-laik yapısından dolayı
karşıdırlar ama PKK/HDP’nin Kürt haklarını savunmasından ötürü flörtte mahsur
görmemekte, dolayısıyla laik devlete karşı ehveni şer olarak kabullenmektedirler.
Eğer
devletin İslami bir yapısı olsaydı, Müslüman Kürtlerden tek biri PKK/HDP’yi desteklemez
ve azınlık ateistlerin dışında bir rağbet görmezlerdi.
Şahsımda
Müslüman Kürtlerin kendini tanrı sayan müşrik/sapık Öcalan’ı ve ateist PKK/HDP’yi
destekleyebilmelerine şaşırmış ve sürekli Müslüman Kürtlere uyarılarda ve
öğütlerde bulunarak, küfür içinde olduklarını söylemiştim. Onlarda bana, “devlet
ateist değil mi; diğer partiler ateist devletin güdümünde olan münafıklar
değiller mi” diye yanıt verdiklerinde sükût etmekten başka çare bulamıyordum.
Devleti İslam olmayanın milleti
de İslam olamaz ama olduğunu zanneder!
Allah
Resulü, 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicret etmesiyle birlikte aynı yıl
İslam Devletini kurmuştur. Devlet olmadan ne Allah’ın indirdiği yasalar işlerlik
kazabilir ne de İslam var olabilir! Bu sebeple Peygamber Efendimiz, devletsiz
bir İslam’ın olamayacağı hükmü gereği ivedilikle İslam Devleti’ni kurmuş ve
vahiyle aldığı ayetlerle devletin anayasasını inşa ederek, halkın ırkı ve
inancı ne olursa olsun hak ve adaletle yönetmişti.
Yıllar
önce ünlü bir dergiye verdiğim röportajda; “Türkiye’de Müslüman yoktur,
ben de dâhilim”
açıklamasında bulunmuş, batıl yasaları içselleştirenin İslam olamayacağını
vurgulamıştım. Çünkü ayetler son derece açıktı; ya hicret edeceksin ya cihad da
bulunacaksın ya da İslam’dan çıkacaksın!
Aslında
devletin PKK/HDP ile yaptığı savaş, tamamen ırklar arasında batıl temelli
egemenlik savaşıdır. Dolayısıyla söz konusu savaş, Allah nezdinde hiçbir değer
taşımamakta ve İslam’la hiçbir ilişiği bulunmamaktadır. Her iki tarafında
seküler-laik yapılarından cihad ehline düşman olmaları hatta olası bir İslam
Devleti’ne karşı aynı safta cephe oluşturarak müttefikleri haçlı-siyonist
güçlerle birleşmeleri, İslami düzene hasımlıklarını kanıtlamaktadır. Günümüzde
şahit olduğumuz gibi!
Şeyh
Said Kürt’tü ama kendini İslam Devleti inşasına adamış cihad ehli bir muttakiydi.
Cihada
başlamasıyla ardına düşen 80.000 Müslüman Kürdün şehid olduğu Şeyh Said,
asılmadan önce bir kâğıt üzerine Arapça ne yazmıştı biliyor musunuz; “Değersiz dallarda beni asmanıza
pervam yoktur. Muhakkak ki ölümüm İslam ve Allah içindir” yazmıştı.
Ne acıdır ki, Şeyh Said’in korktuğu gerçekleşmiş, canını verdiği İslam için torunları cenk ettiği düşmanlarından daha beter İslam düşmanı olmuşlar; Kürtçülük adına PKK/HDP gibi iblislerin ardına düşebilmişlerdir. Sanki biz Türkler, farklı mıyız?
Türkiye bir İslam Devleti olmadığından İslam maskeli din adamları, gazeteciler, iş çevreleri ve politikacıların barış adına yaptıkları tüm çaba ve gayretler boşadır. Çünkü Allah, kalpleri yumuşatıcı ve uzlaştırıcı destekte bulunmayarak kalıcı bir barışı tesis ettirmeyecektir. Her kim ne derse desin hem devlet hem de PKK/HDP, Allah ile kıyasıya savaş içindedirler; böylece Allah da onları birbirlerine musallat etmiştir. Dolayısıyla hiçbir çözüm sonuç vermeyecektir. Allah’ın yardım etmeyeceği bir çözüm, hayırla sonuçlanabilir mi?
“Allah ve
Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi
isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse,
apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” Ahzab 36
“İşte bu (Kur'an), bizim indirdiğimiz
mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin.” Enam 155
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder