Bülent Ecevit engellemişmiş…
Ölümüne bir kulaç kalmasına rağmen halen idrakten yoksun ve iflahı kabil olamayan Vural Savaş adlı azılı bir Yargıtay eski başsavcısı, mahkûm olduğu karanlıktan Müslüman Halka kin kusmaya devam edip dizlerine vurmak suretiyle yitirdikleri jakobenlikleri için hayıflanmakta, “insan bu mudur” ibretini ortaya koyarak, nasıl bunlara boyun eğilebildiği utancını yaşatmaktadır.
“Şüphesiz Allah katında hayvanların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.“ Enfal 22
Görünüşleri
insan ancak fıtratları hayvan hatta daha da gafil olan mahlûklar, kibirlenip
Yaratıcılarına sadakatle boyun eğmek yerine başkaldırmalarından aşağılık
maymunlara dönüştürülmeleriyle meydan okumakta ve azgınlıkta sınır
tanımamaktadırlar.
Sözde hem
egemenliğin millette olduğunu hem de demokratik düzenden bahseden despot mahlûklar,
halkın seçtiği Ak Parti iktidarını diledikleri gibi kapatabilecekleri
hezeyanıyla açıkça savaş açıyorlar ama milletimiz, uluyanların ulumalarına
kulaklarını tıkayarak muhatap dahi kabul etmemelerinden dolayı hukuka havale
edip karşılık vermiyorlar.
Kendileri gibi
vahiy düşmanı, türbanlı Müslüman bir vekili TBMM’den attırarak terör estiren
solcu ve Kemalist bir Ecevit’in Ak Partinin kapatılmasına engelliği mümkün
olabilir mi? Velev ki böylesi bir gücü ve iradesi olmuş olsaydı, partililerince
ihanete uğrar ve zillet içinde ölür müydü?
Zorbalıklarıyla
gururlanan mahlûklar, hep zorba kalacaklarını ve hiçbir gücün kendilerine yetinemeyeceği
zanlarından, “Bugün yaşadığımız hiçbir
şey olmayacaktı, Ergenekonlar falan olmayacaktı” sözleriyle Allah ve
milletten üstün zorbalar olduklarını itiraf etmektedirler.
Artık Allah’ın
yeter diyerek zalimliklerini sona erdirdiğini dahi muhakeme edemeyip zavallı
bir ölümlüyü gerekçe gösterebilmeleri, haklarında söyleyecek bir söz
bırakmamaktadırlar. Örneğin boş bir odada bağırdığınızda duvarlarda ses yankı
yaparak geri döner ama onlardan hiçbir şey!
Oysa
savundukları özgür iradeleri, sözde mağlup edilmez güçleri, laiklik ve İnkılâp
kanunları temelinde; neden süt dökmüş kediler misali miyavlayacaklarına arkalarına
CHP, TİP, TKP, ADD ve DHKP-C’yi alarak diktatörlüklerini ele geçiremiyorlar?
Söz konusu
mahlûk, “İnkılâp kanunu, bütün
kanunların” üstündedir diyerek her ne kadar ulusa da, Müslüman milletimiz
nezdinde tek kanun Kur’an’ı Azimüşşan olup, diğer kanunların tamamı ayaklarının
altındadır.
Bu sebeple
ayaklar altına alınmalarından ölecek insanın can çekişmesi misali horuldanıyorlar,
dolayısıyla Mutlak İrade ve Müslüman milletin yanında bir hiç olduklarının
açığa çıkmasıyla gevezeliklerinden öte hiçbir eyleme cesaret edemiyorlar.
Müslüman
milletimize yazıklar olsun ki, yıllarca sefillerin gölgelerinden çekinerek
boyundurukları altına girebilmiş ve bir yaptırımı oldukları tedirginliğiyle
ahkâm kesmelerine sessiz kalarak ışığa güvenmeyip gölgelere teslim olabilmişlerdir.
Boş laflara
esir olan bir millet olmaktan çıktığımız her gün, yıldızlarla birlikte güneşi
de göreceğimiz yakındır. Yeter ki karanlıkta öten horozların güneşin doğduğu
yanılgısına kapılmayalım.
Nasıl ki
papağan söylenenleri anlamayıp aklında tutuyor ise, yolu karanlık dehliz
olanların abartılarını anlamadan aklınızda tutma hamaliyesine girişmeyelim.
Unutmayınız ki
nefis için ruh değil madde önemlidir. Nasıl ki rüzgârı göremeyip kuvvetinden
anlıyor isek, ruhu da göremiyor ama etkisini hem bedenden hem de kâinattan
anlıyoruz. Dolayısıyla boş laflar ve tehditlerle milletimizi esir eden
mahlûklar, ağır ve zahmetli yüklerin altına girmemelerinden, vicdan taşımayıp
hakkı ve adaleti gözetmemelerinden ruhları olmayan cesetlerdir.
“Ruhunu
kaybeden dünyayı kazansa ne çıkar.” Victor Hugo
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder