18 Nisan 2013 Perşembe

AKP’yi kapatacaklarmış da;


Bülent Ecevit engellemişmiş…

Ölümüne bir kulaç kalmasına rağmen halen idrakten yoksun ve iflahı kabil olamayan Vural Savaş adlı azılı bir Yargıtay eski başsavcısı, mahkûm olduğu karanlıktan Müslüman Halka kin kusmaya devam edip dizlerine vurmak suretiyle yitirdikleri jakobenlikleri için hayıflanmakta, “insan bu mudur” ibretini ortaya koyarak, nasıl bunlara boyun eğilebildiği utancını yaşatmaktadır.

“Şüphesiz Allah katında hayvanların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.“ Enfal 22

Görünüşleri insan ancak fıtratları hayvan hatta daha da gafil olan mahlûklar, kibirlenip Yaratıcılarına sadakatle boyun eğmek yerine başkaldırmalarından aşağılık maymunlara dönüştürülmeleriyle meydan okumakta ve azgınlıkta sınır tanımamaktadırlar.

Sözde hem egemenliğin millette olduğunu hem de demokratik düzenden bahseden despot mahlûklar, halkın seçtiği Ak Parti iktidarını diledikleri gibi kapatabilecekleri hezeyanıyla açıkça savaş açıyorlar ama milletimiz, uluyanların ulumalarına kulaklarını tıkayarak muhatap dahi kabul etmemelerinden dolayı hukuka havale edip karşılık vermiyorlar.

Kendileri gibi vahiy düşmanı, türbanlı Müslüman bir vekili TBMM’den attırarak terör estiren solcu ve Kemalist bir Ecevit’in Ak Partinin kapatılmasına engelliği mümkün olabilir mi? Velev ki böylesi bir gücü ve iradesi olmuş olsaydı, partililerince ihanete uğrar ve zillet içinde ölür müydü?

Zorbalıklarıyla gururlanan mahlûklar, hep zorba kalacaklarını ve hiçbir gücün kendilerine yetinemeyeceği zanlarından, “Bugün yaşadığımız hiçbir şey olmayacaktı, Ergenekonlar falan olmayacaktı” sözleriyle Allah ve milletten üstün zorbalar olduklarını itiraf etmektedirler.

Artık Allah’ın yeter diyerek zalimliklerini sona erdirdiğini dahi muhakeme edemeyip zavallı bir ölümlüyü gerekçe gösterebilmeleri, haklarında söyleyecek bir söz bırakmamaktadırlar. Örneğin boş bir odada bağırdığınızda duvarlarda ses yankı yaparak geri döner ama onlardan hiçbir şey! 
 
Oysa savundukları özgür iradeleri, sözde mağlup edilmez güçleri, laiklik ve İnkılâp kanunları temelinde; neden süt dökmüş kediler misali miyavlayacaklarına arkalarına CHP, TİP, TKP, ADD ve DHKP-C’yi alarak diktatörlüklerini ele geçiremiyorlar?
     
Söz konusu mahlûk, “İnkılâp kanunu, bütün kanunların” üstündedir diyerek her ne kadar ulusa da, Müslüman milletimiz nezdinde tek kanun Kur’an’ı Azimüşşan olup, diğer kanunların tamamı ayaklarının altındadır.

Bu sebeple ayaklar altına alınmalarından ölecek insanın can çekişmesi misali horuldanıyorlar, dolayısıyla Mutlak İrade ve Müslüman milletin yanında bir hiç olduklarının açığa çıkmasıyla gevezeliklerinden öte hiçbir eyleme cesaret edemiyorlar.
    
Müslüman milletimize yazıklar olsun ki, yıllarca sefillerin gölgelerinden çekinerek boyundurukları altına girebilmiş ve bir yaptırımı oldukları tedirginliğiyle ahkâm kesmelerine sessiz kalarak ışığa güvenmeyip gölgelere teslim olabilmişlerdir.

Boş laflara esir olan bir millet olmaktan çıktığımız her gün, yıldızlarla birlikte güneşi de göreceğimiz yakındır. Yeter ki karanlıkta öten horozların güneşin doğduğu yanılgısına kapılmayalım.
Nasıl ki papağan söylenenleri anlamayıp aklında tutuyor ise, yolu karanlık dehliz olanların abartılarını anlamadan aklınızda tutma hamaliyesine girişmeyelim.

Unutmayınız ki nefis için ruh değil madde önemlidir. Nasıl ki rüzgârı göremeyip kuvvetinden anlıyor isek, ruhu da göremiyor ama etkisini hem bedenden hem de kâinattan anlıyoruz. Dolayısıyla boş laflar ve tehditlerle milletimizi esir eden mahlûklar, ağır ve zahmetli yüklerin altına girmemelerinden, vicdan taşımayıp hakkı ve adaleti gözetmemelerinden ruhları olmayan cesetlerdir.

Ruhunu kaybeden dünyayı kazansa ne çıkar.” Victor Hugo

Hiç yorum yok: