İnsan,
nefsine düşkün öyle bir beşerdir ki, fırsat yakalamaya dursun. Hele o fırsat,
nefsine galebe çaldıracak dünyalık bir kazanım ise, kendini insan yapan tüm
değerlerini kökten söker atar.
“Kahrolası insan! Ne nankör (hain) dir.” Abese 17
İnsanoğlunu hain veya nankör yapan
nefsi yaratılışıdır. Ancak vahye iman etmesiyle birlikte nefis tutsağından
kurtulup koruma altına alınmak suretiyle güvenceye kavuşturulur.
Öyle ki, Peygamberler dahi insan
olmalarından ötürü ancak Allah’ın sebatkâr kılmasıyla nefsi her türlü arzu ve
isteklerinden soyutlanmışlar; böylece ne rableri Allah’a ne hükümlerine ne de
beşere ihanet etmişlerdir. Çünkü yeryüzündeki hiçbir paha, seçilmiş zatlarına
fiyat etiketi koymaya yetmemiştir.
“Eğer seni sebatkâr kılmasaydık, gerçekten, nerdeyse
onlara birazcık meyledecektin.” İsra 74
Yaratıcısı Allah’a ve elçisi
Peygambere ihanet edebilenin hilkatteki yani yaradılıştaki eşine sadakatleri
mümkün değildir. Bu sebeple yalnızca Allah’a dayanılıp güvenilmesi, vekil ve
destek edinilmesi buyrulmuştur.
Hainlik ve nankörlüğün
ayyuka çıktığı seküler-laik dünyada, aksi bir sonuç beklemek imkânsızdır. Lakin insanın Allah’a ve birbirine karşı işlediği
yüzlerce ihanete karşı öne sürdüğü gerekçeler, bahaneler ve mazeretler öyle
trajikomiktir ki, sanki hainlikte değil sadakatte bulunmuşlarcasına hak iddia
ederler. Hâlbuki ihanet ve nankörlükle özleşen insan, salgın
hastalıklardan ve afetlerden çok daha büyük bir tehdittir.
Özü hain olanın sözündeki sadakat ancak
Allah’a tumturaklı iman etmiş olmasıyla orantılıdır.
Hiçbir
insan yoktur ki, haksız ve adaletsiz olduğu halde hakkaniyet aramasın; hain ve
nankör olduğu halde merhamet ve sadakat beklemesin; suçlu olduğu halde masum
olduğunu söylemesin; fırsat peşinde koştuğu halde erdemlikten bahsetmesin; insafsız
olduğu halde hümanist kesilmesin.
Fıtratı
gereği günah veya suç işlemeye meyilli bir insanın masum sayılabilmesi asla söz
konusu değildir. Her neyin içinde yahut her ne ile karşılaşılmışsa mutlaka onu dürten
bir faktör olduğu aşikârdır ama ak sütten çıkmış ak kaşık misali kendisini
bîgünah sanır. Oysa hayatı ile ilgili bir otokritik yapmış olsa bedbahtın en
bedbahtı olduğunu idrak edebilecek ve başına gelen musibetler ile ilgili o an
bir suçu olmasa dahi geçmişte işlediğinin bedelini ödediğini anlayabilecektir.
“Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin
dönüşü Allah'adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir.“ Maide 105
Bireyleri,
milletleri ve devletleri zaafa uğratıp güçsüzleştirerek esaret altına
girmelerine yahut yıkılmalarına neden olan nefsanî hırslarıdır. Nefsi arzu ve
isteklere gem vurulamaması ihanetleri oluşturmakta; böylece kazanç sonrası
kaybı, zafer sonrası mağlubiyeti, mutluluk sonrası sıkıntıyı, güç sonrası
zayıflığı ve dünya sonrası ahiretteki kayıpları doğurmaktadır.
Hainlik;
her insan, toplum ve ülke için asla bağışlanamaz bir felaket ise de çıkarlar
doğrultusunda kabul edilebilir olması hainliği meşrulaştırsa da, nefis, kendine
yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına reva görmesinden ilahi adaletten
sıyrılamamaktadır.
Makedonya
Kralı İskender, muhteşem hazinelere sahip Pers Kralı Darius’u yenilgiye uğratması
akabinde kralın savaş meydanından kaçarken kendi askerleri tarafından ihanete
uğrayarak öldürülmesi üzerine söylediği son söz; ”Yaşadığım gibi şanıma lâyık bir biçimde ölemediğime ve bir pislikmiş
gibi güvendiğim askerlerim tarafından öldürüldüğüme kahrediyorum” olmuştu.
İskender, düşmanı kralın kendi askerleri tarafından ihanete uğrayarak
öldürülmesine içerlenerek çok öfkelenmiş ve kimin Dairus’u öldürdüğünü sorması
üzerine, İskender tarafından mükâfatlandırılacağını düşüncesiyle böbürlenerek
ortaya çıkan hain asker, “sizin için ben
öldürdüm” itirafı akabinde İskender tarafından kafası kesilmişti.
Türkiye
Cumhuriyeti olarak vatandaşları tarafından ihanetle karşı karşıya olan
milletimizin çoğunluğu hainliği meslek edinebilmişlerdir. Çünkü öncesinde devletimiz
Osmanlı’ya ihanet etmiş olmamızdan günümüz ile pek farkımız bulunmamaktadır. O
gün ki gerekçelerle, bugün öne sürülen gerekçeler ihaneti meşrulaştıramaz. İhanet,
hiçbir şart ve koşulda onaylanamaz! Nasıl ki Müslüman kimliği altında münafıklık
kabul edilemez ise, Türkiye kimliği altında Türkiye düşmanlığı yapmakta onaylanamaz.
Ana-baba-kardeş aleyhine dahi olsa adil olmak, Kur’an ve insanlığın
tartışılmaz şiarıdır. Başta yaratıcı Allah, resulü peygamberler ve indirdiği
kitabına ihanet ederek karşı olanlar bulunmak üzere; ümmete, vatana ve Müslüman
millete hainlik edenler asla bağışlanmamalı, en sert şekilde cezalandırılarak
sayıları ne olursa olsun savaşılmaktan kaçınılmamalıdır.
Ki, bizler, hainliği öyle meşrulaştırmışız ki, haçlı-siyonist cenah gibi en azılı düşmanlarımız
tarafından itibar edilip önümüzde şapka çıkarılarak saygı duyulduğumuz halde, şimdi
ise kendi kendimizi alçakça karalamakla kalmayıp, o düşmanların taşeronluğunu üstlenmek
suretiyle kendi ülkemiz ve kardeşlerimizle savaşabilmekteyiz Dolayısıyla kendine
ihanet etmiş bir insanın ya da milletin, ‘başkalarını suçlama hakkı var mıdır’
sorgusu, temizliği en yakından başlama zorunluluğunu ortaya koymaktadır.
Hainlerin, vahye iman etmiş Müslüman milletimize kin ve
nefretlerini sürdürebilmesi, düşmanların güdümünde varlık kazanabileceğini
düşünmesi, yetişen nesillerimizi hasım kılabilmek için mücadelede verilebilmesi
sadakat erdemliğini öyle yok etmektedir ki, çok yakın bir zamanda hain olmayan
birini ancak samanlıkta iğne arama misali bulunmaya çalışılacaktır.
Yaratıcısına başkaldırarak batıla dayanmış bir ülke, yalanlar
ve ihanetler üzerine kurulu bilgilerle insanlarını zehirleyebiliyorsa, o
insanlardan asla sadakat beklenemez!
İnsanlığın
kurtuluşu ancak hainleri gömmekle eşdeğerdir.
“Allah, iman
edenleri korur. Şu da muhakkak ki Allah, hain ve nankör olan herkesi sevgisinden mahrum
eder.” Hac 38
" Nuh: "Rabbim! dedi, yeryüzünde kafirlerden
(hainlerden) hiç kimseyi bırakma! Çünkü sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar;
yalnız ahlaksız, nankör (insanlar) doğururlar (yetiştirirler)." Nuh 26-27
“Şüphesiz insan, Rabbine karşı pek nankördür.”
Adiyat 6
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder