12 Haziran 2017 Pazartesi

İslam’dan başka bir din aranmayacaktır…

Tüm peygamberler İslam esası üzerine gelmiş ve birer Müslüman olarak topluluklara rehberlik yapıp düzen kurmuşlardır.

Vahyi tek din olan İslam’ın yanı sıra Hıristiyanlık olsun, Yahudilik olsun yahut diğer seküler-laik düzenler olsun tamamı din olup; itaat, hizmet, hükmedenin emri altına girmek, üstünlüğünü kabul edip boyun eğmek, anayasal ilkelere ve prensiplere kayıtsız bağlılık, kanun, ceza ve milleti içermektedir.

Din, her ne kadar tanrısal, kutsal veya ruhsal bir yapıymış gibi tanımlanıp bilimsel ve siyasal hayattan uzak tutulup devletsi otoriteden koparılmak istense de, gerçekte sosyal, ekonomik, siyasi ve askeri yasaların bütünüdür. Egemensel her düşünce ve rejim, doğrudan dini bir düzenektir. Söz konusu dinsel yapıya göre kanunlar yapılarak egemenlik hakkı güdülmekte, insanların itaat ve hizmeti şart koşularak üstün addedilen egemen gücün emri altında ve onun hükümleri çerçevesinde tek hâkim güç olunduğu tasdik edilmektedir. Bu sebeple, düzenin kurucusu, yasa yapıcısı ve yöneticisi, otomatikman tanrısal bir egemenlik hakkına da sahip olmaktadır. Dolayısıyla her toplum, idare edildiği düzene göre egemen kabul ettiği gücü veya güçleri tanrılaştırarak, dolaylı olsa da onlara tapınmaktadırlar.

Düşüncenin, rejimin ve düzenin adı her ne olursa olsun, o, mutlaka bir dindir. Bu yüzden kaynağını Kur’an’dan almayan ve Kur’an’a muvafık olmayan her bilgi, öğreti, düzen ya da söz, gövdesi koparılmış ve o sebeple ayakta durma imkânı olmayan pis bir ağaca benzediğinden batıldırlar, abestirler ve yaptırımı olmayan saçmalıklardır. Böylece bilgi edinmeye değer harbiyesi bulunmadıklarından fitnedirler, küfürdürler, çöptürler.

Kur’an’i yani Allah’ın indirdiği hükümlerden başka hiçbir dinin, diğer bir ifadeyle beşeri bir düşünce, rejim veya düzenin kabul edilmeyeceği karara bağlanmıştır.

Özellikle Hıristiyanlık ve Yahudiliğinde İbrahim dininden olmadıkları ve Hz. İbrahim’in ne Yahudi ne de Hıristiyan olmayıp Müslümanlık şerefini taşıdığı vahiyle bildirilmiştir.

Nasıl ki Yahudiler Allah’ı bırakıp bilginlerini yani hahamlarını, Hıristiyanlar da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh'i (İsa'yı) rabler edinmişler ise, seküler-laik düzenler yani dinler de seçtikleri beşerlere itaat ederek rab edinmişlerdir. Ne var ki, onlara kutsal bir hüviyet kazandırmama manipülasyonuyla iman etmişleri öyle zehirlediler ki, küfre meşruiyet kazandırdılar.     

(Yahudiler ve hıristiyanlar müslümanlara:) Yahudi ya da hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız, dediler. De ki: Hayır! Biz, hanîf olan İbrahim'in dinine uyarız. O, müşriklerden değildi.” Bakara 135

“Yoksa siz, İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâtın yahudi, yahut hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Allah tarafından kendisine (bildirilmiş) bir şahitliği gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.” Bakara 140

“İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi; müşriklerden de değildi.” Al-i İmran 67

(Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh'i (İsa'yı) rabler edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emrolundu. O'ndan başka tanrı yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır. “ Tevbe 31

Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.”  Al-i İmran 85


“Allah nezdinde hak din İslâm'dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah'ın hesabı çok çabuktur. “ Al-i İmran 19

Hiç yorum yok: