Hem
de öyle bir işgal ki, İsrail’in Mescid-i Aksa’yı istilâ etmesinden daha
beterdir.
Çünkü Allah Resulü; “Münafık, kâfirden yetmiş kat daha
tehlikelidir” buyurmuştur.
Allah’ın kayıtsız-şartsız iradesi olan
İslam’a herhangi bir beşerin zarar verebilmesi her ne kadar mümkün değilse de, Müslümanlara
en ölümcül hasarı iktidarlarındaki münafıklar vermiş; küfrü imana tercih ederek
indirilmiş hükümleri Hıristiyan ve Yahudilerin batıl inanç ve arzularına peşkeş
çeken bir güdümlemeyle boyun eğebilmişlerdir.
Kur’an’a iman edip ayetlere itaat eden
Müslümanları teröristlikle yaftalayıp düşman kesilen İslam maskeli habisler,
efendileri haçlı-siyonist güruhlarını öyle kudret sahibi kılmışlar ki, bedeni
çıkarları uğruna ruhlarını satmalarından Allah’a güvenmemişlerdir.
Oysa bedeni
yani dünya nimetlerini, huzur ve emniyeti de sağlayan Allah değil midir?
Birçok açıklamasında hatta yemin töreninde
dahi İslam’ı terörle bağdaştırma alçaklığında bulunan amansız Müslüman düşmanı
ABD başkanı Donald Trump, ilk yurt dışı ziyaretini gerçekleştirdiği Suudi
Arabistan Kraliyet ailesinin de vahiy ve cihad karşıtı müşrik olduğunu kanıtlatmıştır.
Ki, Suudi devleti, en üst düzey devlet
nişanıyla ödüllendirdiği Trump’ı hedefinden dolayı öyle kanıtsamış ki, “dünyadaki insanları birleştirerek tek çatı
altında toplamak” müttefikliğini övgü, ödül ve verdiği desteklerle deklare
etmiştir.
Oysa Allah, indirdiği kitabında sadece
Müslümanların kardeş olarak tek çatı altında toplanmasını birçok ayetle
hükmetmiş; hiçbir Hıristiyan ve Yahudilere uyulmamasını; zarar ya da faydalanma
nazarında beklenti içinde bulunulmamasını emretmiştir. Çünkü Kur’an dışı her
düşüncenin batıl ve aydınlık değil karanlık olduğu buyruklaştırılmıştır.
İslam egemenliği yerine haçlı-siyonist
güçlerin hâkimiyetini kabul etmiş Suudi devletinin nasıl münafık hatta fasık
olduğu aşikârdır. Dolayısıyla Mekke ve Medine’nin Suudi devletinin himayesi
altında bulunması küfrün bir işgalidir.
İnsanı insan yapan nasıl ruh ile bedenin örtüşmesi ise, Suudi Arabistan ile ABD’nin bütünleşmesi de küfrün ta
kendisidir!
Bugün şöhretli kâfirlere gizliden ziyaret
ettirilen Kâbe’nin yakın bir gelecekte alenice yaptırılacağı, Trump’ın “dünyadaki insanları birleştirerek tek çatı
altında toplamak” hedefiyle ortadadır.
Herhalde hiç kimse, şedit kâfir Trump’ın
Müslüman olduğunu ve İslam çatısını kastettiği yorumunu yapamaz ve tamamen ateist
köklü hümanist felsefe gütmek suretiyle İslam’ca bir düşünce içinde olduğunu
söyleyemez.
Zaten
İslam’ı terörle özdeşleştiren Trump, beyanında "terörle mücadelenin, inançlar arası bir çatışma
değil, iyi ile kötü arasında bir mücadele olduğunu" söylemiş.
Diğer bir ifadeyle demiş ki, Hıristiyan ve Yahudiler “iyi”, İslam “kötü”‘dür. Ona göre ancak kendi egemenliklerine boyun eğip Allah’a
değil Hıristiyan ve Yahudilere uyanlar Müslüman’dır; çünkü onlar radikal
değillerdir. Bu sebeple güdümlerindeki Müslüman halkların iktidarları, onlara
uyan Müslümanlardır.
Trump, Suudi Arabistan da yine demiş ki,
Müslüman ülkelerin radikal görüşlü kişi ve grupları korumaması ve
barındırmaması gerekirmiş. Yani ABD ve haçlı-siyonistlerin dostu olabilmek ve
müttefiklikleriyle şereflenebilmek için yavşak yani riyakâr ya da münafık bir
inanca sahip olmak gerekirmiş.
Peki, radikal ne demektir?
Samimiyet, kökten ve kesin demektir. Öyleyse İslam’a kesin
olarak iman etmiş bir Müslüman, samimi inancından dolayı suçlana bilinir mi?
Aslında onların asıl suçladıkları Allah ve Resul’üdür. Ancak Allah ve Resulü’ne
ulaşamadıkları için itaat eden Müslümanları teröristlikle itham etmektedirler.
Suudi Arabistan’dan sonra İsrail’e giden Trump, bilinçli
olmasa da Müslümanlara öyle bir işaret verdi ki; Kudüs’teki Mecid-i Aksa’nın İsrail
işgalinden kurtarılma yolunun Mekke ve Medine’nin Suudi Arabistan’dan
kurtulmasıyla orantılı olduğu gerçeğini!
Öyleyse sadece Mescid-i Aksa’nın işgal altında olduğu
düşünülebilinir mi?
Evet, İslam karşıtı İsrail ne ise Suudi Arabistan’da
aynısıdır! Biri kâfir diğeri daha beter münafık oluşları aynı paydada
birleştiklerini ortaya koysa da, Kraliyetin Müslümanlık imajı iman etmiş
insanlara karşı ne kadar daha tehlikeli olduğunu kanıtlamaktadır. Hatta öyle
ki, İsrail yani Yahudiler inandıkları batıl dinlerinin hükümlerine itaat
ederlerken; Suudi Arabistan dünyevi saltanat uğruna dinlerini ve Müslüman
kardeşlerini satabilmiş haindir. Ama dinleri İslam değil ise başka!
Allah tarafından kutsanan haram beldeler Mekke ve Medine’nin
Suudi devleti gibi küfür bir iktidarın kontrolünde bulunması İslam âlemi için
öyle bir zillettir ki, yapılan gerek hac gerekse umre farizaları Allah nezdinde
hiçbir değer taşımamaktadır. Nasıl ki Allah’ın mescidlerini yani camilerini
yalnızca Müslümanların imar etmesi ve Allah’tan başkasından korkmayanların koruması
yegâne şart ise, Mekke ve Medine’nin Suudi Kraliyetince muhafazası haramdır.
Mekke ve Medine’nin Suudi devletinin idaresinde bulunması,
ABD ya da İsrail’in yönetiminde olmasından hiçbir farkı yoktur. Dolayısıyla tevhid
ehlinin kontrolünde bulunmasını önemsemeyen bilinçli ya da bilinçsiz Müslümanlar
bilmelidir ki, hac ve umre ziyaretleri mastürbasyondan öte değildir ve turistik
ziyaretten başka bir ehemmiyet taşımamaktadır.
“Allah'ın
mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan,
zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru
yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.”
Tevbe 18
“Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol,
ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak
olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.”
Bakara 120
“Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını
tutarlar). İçinizden onları dost
tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.”
Maide 51
“Yoksa Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden,
sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?”
Al-i İmran 142
“Buyurdu ki: Korkmayın,
çünkü ben sizinle beraberim; işitir ve görürüm.”
Ta-Ha 46
“Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.”
Fatiha 2
“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan
korkun ki esirgenesiniz.” Hucurat 10
“Yoksa, Allah, sizden,
cihad edip Allah, peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri
ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan
haberdardır. “ Tevbe 16
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder