Oysa
% 1’i Müslüman olmuş olsaydı; milletin başına seküler-laik bir devlet geçemezdi.
Aslında Türkiye’ye tıpkı Vatikan misali
halkı olmayan bir devlet diyeceğim ama %99’u Müslüman sanılan halk da “Allah’a olan iman ve inancı reddedip
aklın üstünlüğünü kabul eden” ateist doğmalı seküler-laik devlet anlayışını
öyle sahiplenmiş ki, halkı olmayan devlet diyemiyorum.
Öyleyse
kimdir?
Kur’an’da birçok surede mevzu olup hatta suresi dahi
bilinen ama seküler-laik terminolojide kullanmayı kabul etmek istemedikleri “münafık”’tır!
Hem kâfir hem Müslüman olunamaz ama hem kâfir hem
münafık olunabilir!
İslam adı altında her güruhun kendine din
seçtiği kural, kaide, kültür, felsefe ya da teolojilerle benimsedikleri
inançların, Allah iradesine kayıtsız-şartsız teslimiyet ve Kur’an’la indirilmiş
olan vahiy özlü İslam ile hiçbir ilişiği bulunmamaktadır.
İnançlarınca İslam’ı
”hoş görü, sevgi ve kardeşlik dini” olarak sunup, tıpkı tüyü
yolunmuş bir kaz misali tanıtmaya çalışarak hak ile batılı aynı
kefede değerlendiren, ayetleri sert ve bölücü bulup yorumlarla
hümanistleştiren, hüküm koyucu olarak kulu Allah ile müsavileştiren hatta daha
da öncelik kılarak doğrudan
Allah’ın dini olmaktan atmak esas amaçlarıdır.
“Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve
kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve
Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” Ahzab 36
Öyle ki, Türkiye’de
gerek devletin gerekse halkın yaptığı camilerin helal olmadıklarını ve o
camilerde Müslümanların namaz kılamayacaklarını ve dua edemeyeceklerini biliyor
muydunuz?
Kimlerin camileri
imar edebileceğini Allah, hükümleriyle bildirmiş ve seküler-laik bir devletin
herhangi bir camiyi imar edemeyeceğini açıkça ortaya koymuştur. Dolayısıyla
devletin hükmü altındaki halkında ayetlerle buyrulan helal bir kazançları
bulunmadığından mescid yani cami yapmaları caiz değildir.
“Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve
ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan
başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden
olmaları umulanlar bunlardır.” Tevbe 18
Her görülen camide namaz kılınamayacağı,
dua edilemeyeceği ve mutlaka o camiyi kimin imar ettiği öğrenilmelidir.
Hz. Peygamber Efendimiz devrinde; zatına karşı çıkan kötü niyetliler,
sahâbeyi bölmek, parçalamak, tevhidi bozmak işini “Kuba Mescidini” büyüterek,
orada ikinci bir mescid kurmakla gerçekleştirmek istemişlerdi ki, Allah’ın
indirdiği ayet Müslümanları uyandırmıştı.
“Onun
içinde asla namaz kılma! İlk günden takvâ üzerine kurulan mescit
(Kuba Mescidi) içinde namaz kılman elbette daha doğrudur. Onda temizlenmeyi
seven adamlar vardır. Allah da çok temizlenenleri sever.” Tevbe 108
Atatürk de (haşa) saçma bulduğu
ve iman etmediği Kur’an’ı Kerimi Türkçe mealine çevirerek vahyi topyekun elimine
etmek istemedi mi? Ama bir kısın insan sonradan gerçeği öğrendi de, amacın
Kur’an’ın öğrenilmesi diğer bir ifadeyle vahyi anlamak değil, o günkü gibi kötü
niyet taşındığı, milleti parçalamak ya da asimilasyona uğratmak ve tevhidi
bozmak olduğu ikrarlarıyla ortaya çıktı.
“Evet, Karabekir; Arap oğlunun yavelerini Türk oğullarına
öğretmek için Kur’an’ı Türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece de
okutturacağım! Ta ki, budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler!” Atatürk
Dolayısıyla bir tarafta
kendilerini İslamcı, dinci veya Müslüman adlandırmaya çekinen muhafazakâr ve
milliyetçi bir kitle; diğer tarafta solcu, sosyalist, sosyal demokrat,
Kemalist, ateist ve İslam karşıtı bilcümle kesim…
Ortak ittifakları, yeminleri, mücadeleleri, programları
ve hedefleri seküler-laik devlete hizmet; batıl kurallara sadakat; Allah’ın
değil Atatürk’ün ilkelerine bağlılıktır!
Peki, Türkiye’nin %99’u münafık; %1’i de Hıristiyan,
Yahudi, ateist, deist, vs ise, milletin arasında Müslüman yok mudur ve nerededirler?
“Size ne oldu da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız?
Hâlbuki Allah onları kendi ettikleri yüzünden baş aşağı etmiştir. Allah'ın
saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimse
için asla (doğruya)
yol bulamazsın!”
Nisa 88
“Sana indirilene ve senden önce indirilenlere
inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut'a inanmamaları kendilerine
emrolunduğu halde, Tâğut'un önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Hâlbuki şeytan
onları büsbütün saptırmak istiyor.
Onlara: Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resûl'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün.” Nisa 60-61
Aslında devlete hükmeden iktidar partisinin
tanıtım amaçlı hazırladığı “Haydi
Bismillah” reklam filminin yasaklanışı, devletin nasıl Allah karşıtı bir
ateist ve sessiz kalan milletin de münafık olduğunu kanıtlamaktadır. Ancak tanıtım
filimin de Allah’tan başkası yani “Atatürk ya da Erdoğan” anılsaydı yüzler
güler; bırakın yasaklamayı üstelik ödüllendirilirdi.
“Allah, tek olarak anıldığı zaman,
ahirete inanmayanların içlerine sıkıntı basar. Ama Allah'tan başkası anıldığı zaman
hemen yüzleri güler.” Zümer 45
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder