Hıristiyanlığa
karşı Haçlı Ordusu yahut Siyonizm’e karşı Yahudi Ordusu olasılığı ne ise, cihada
karşı İslam Ordusu da o olması gerekir ama İslam’daki münafık ve fasık orantısı
çok fazla…
Allah iradesine kayıtsız-şartsız teslimiyet
olan İslam’ın, batıl yani küfür güçlerinin iradesine kayıtsız-şartsız
bağlılıkla özdeşleştirildiği öyle bir İslam inancı doğduruldu ki, İslam
klonlaştırılarak Allah’a ve hükümlerine karşı savaştırılır hale getirildi.
Yaratılışı
değiştirme ve bozmaya yönelik müdahalelerde hiçbir sonuç alamayan insan, vahyi
değiştirip bozmakta öyle yol almış ki, cihad gibi imanın çekirdeği ve tartışılmaz
bir ameli İslam dışı olarak tanımlamakla kalmayıp savaşabilecek kadar had aşılabilmiştir.
Bedeni
ruhtan soyutlayıp insan biyolojik maddeden ibaretmişçesine savlar düzen
bilimsel pozitivistler ile dini vahiyden izole edip hümanizme odaklattıran dini
pozitivistler aynıdır. Biri ruhu diğeri de vahyi mazeret görerek özü, dolaylı
yahut doğrudan lağvetmektedirler.
Bu
sebeple nasıl ki beden ve hücrelerin DNA’sı ile insanın çözüldüğü düşünülebiliniyor
ise, dinin DNA’sını da benzer tasavvurlarla işleyerek cihadı
teröristleştirmişlerdir. Ama ne ruh ne de vahiy hiç mi hiç baz alınmamaktadır. Dolayısıyla
ruhsuz beden ne ise, vahiysiz din de odur!
Haçlı-Siyonist güçler, dinleri ve
medeniyetlerin bekası için cihadı şer olarak kabul edip savaşmaları olağan da,
İslam toplumların cihada karşı düşman kesilebilmeleri akıl ve iman dışıdır. Ne
var ki, onların İslam değil, klonlaştırdıkları bir İslam’ı kendilerine din
edindikleri alenidir.
Haçlı-Siyonist güçlerin mandası altındaki
sözde İslam ülkelerinin teröre karşı kurdukları askeri birlik, vahiy, cihad ya
da İslam’la savaşan batıla tetikçilik yapmak ve böylece cihad ehline karşı
savaşı dinen meşrulaştırıp Müslümanların katılımını önlemek suretiyle yeryüzüne
yayılımını engelleyebilmektir.
Batıl gücü kendilerine rab edinmişlerin,
batılsız bir varlıkları olamayacağı itikatları, İslam’ın mutlak gücüne
imansızlıklarındadır.
Lakin nasıl ki insan klonlamasında başarılı
olamayıp diledikleri insan yaratılışını ve kaderini değiştirmeyi gerçekleştirememişler
ise, klonladıkları ucube İslam anlayışıyla ne cihadı ne kaderi ne vahyi ne de
Müslümanları elimine edemeyeceklerdir.
Suudi Arabistan’ın bayraktarlığını yapıp
Türkiye’nin de dahil olduğu “münafıklar ordusu”, Allah’ın emri cihada açtıkları
savaştan mutlaka yenik düşecekleri ve ellerinin altındakileri de yitirecekleri
muhakkaktır. Terör adına cihada karşı açtıkları savaş doğrudan Allah’a olup, rehber
edindikleri haçlı-siyonistlerce asla muhafaza edilemeyeceklerdir.
Terörizmin banisi ve onlarca yıldır Müslümanları katleden İsrail,
söz konusu İslam Ordusunun hedefinde değil ise, o ordu ancak “Münafıklar Ordusu”dur.
Dünyanın birçok köşesinde Müslümanlar zulüm
altındayken zalimleri kınamaya dahi cüret edemeyen ve bir araya gelip hiçbir
yaptırımda bulunamayan “Münafıklar Ordusu”, haçlı-siyonistlerin emriyle cihad
ehline karşı öyle yekvücut olup aceleyle bir güç birliği oluşturabilmişler ki,
böylece asıl sakınılması gereken düşmanın kendileri olduğunu kanıtlamışlardır. Çünkü
hainin diğer bir ifadeyle münafığın yanında en şedit düşmanlar dahi
dosttur. Düşmanla uzlaşabilir,
barışabilir ve dost olabilirsin ama hainle asla!
Gerek dini gerekse siyasi liderlerince
ayetleri eğip bükseler, gizleseler, tefsirlerle manipüleye kalkışsalar,
hurafelere sarılsalar, hadis adı altında peygamber efendimize iftiralar düzseler,
sömürseler ve şeytani fetvalar da yayınlasalar; tumturaklı iman etmiş
Müslümanların kalplerindeki Allah, Kur’an ve cihad aşkını söndüremeyecekler ve
geçmişteki münafık iktidarlar gibi zillet içinde yerin binlerce fersah altına
gömülmekten kaçamayacaklardır.
Yaratıcıları Allah’ın değil, Allah düşmanı
haçlı-siyonistlerin tehditlerinden sakınarak Allah’a karşı savaş açmış “klonlu
İslam” dinine mensup iktidarlar öyle bir yıkılışla helak olacaklardır ki, kendilerine
uyanlarda aynı akıbetin sonucuna katlanacaklardır.
Allah’ın çizdiği sınırları nefsi düşünceler ve nemalanabilme
amacıyla aşmaya çalışan kim başarılı olmuş ki, dinlerini klonlayanlar muvaffak
olabilsin!
İslam’ın karşılığı cihaddır!
“Yoksa Allah içinizden cihad edenleri
belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?“ Al-i
İmran 142
“Ey iman edenler! Allah'tan korkun. O'na yaklaşmaya
yol arayın ve yolunda cihad edin
ki kurtuluşa eresiniz. “ Maide 35
“Yoksa, Allah, sizden, cihad edip
Allah, peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri
ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan
haberdardır.” Tevbe 16
“De ki: Eğer babalarınız,
oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar,
kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size
Allah'tan, Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten
daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar
topluluğunu hidayete erdirmez.” Tevbe 24
“Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et,
onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne
de kötüdür!” Tahrim 9
“Siz, haddi aşan kimseler oldunuz
diye, sizi Kur'an'la uyarmaktan vaz mı geçelim?” Zuhruf 5
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder