Kur’an
dışında her söz, her bilgi, her amel, her düşünce, her rivayet, her kitap
İslam’a değil İslam kimliğine götürür…
İslam mı olmak istiyorsun; Allah’ın
rızasına mı kavuşmak istiyorsun; hakiki bir kul olmayı mı istiyorsun;
delillerle mi ihtiyacın var; Allah’ı ve Resulünü mü tanımak istiyorsun; zihnine
yahut gönlüne düşen bir soruya mı yanıt arıyorsun; dünyanın ve ahiretin ne
olduğunu mu öğrenmek istiyorsun; Müslüman, müşrik, kafir, münafık, fasık ve
zalimin kim olduklarını mı öğrenmek istiyorsun; cennet ve cehennem ehlilerinin
kimliğini mi merak ediyorsun; ölüm ötesine mi ilgi duyuyorsun; helal ve
haramları mı bilmek istiyorsun; cihad ve savaşla ilgili tartışılmaz hükümleri
mi öğrenmek istiyorsun; hidayet yoluna mı ulaşmak istiyorsun; yeryüzünde
yaşayan canlıların ahvalini mi öğrenmek istiyorsun; doğum, ölüm ve arasındaki
yaşamın nasıl bir iradeyle vuku bulduğunu mu bilmek istiyorsun; kaderin ne
olduğunu mu öğrenmek istiyorsun; bilcümle öğrenmek istediğin ne varsa tamamı apaçık
indirilen Kur’an’ı Kerim’dedir. Dolayısıyla Kur’an sana yeter!
Lakin Kur’an’ın yetebilmesi için imana erişmiş
kullardan olma zorunluluğu vardır. Çünkü Allah hidayet nasip etmemiş ise, öğrenilenler
hiçbir şey fayda sağlamaz. Zaten Kur’an’ı anlayabilmek yahut kavrayabilmek için
tek anahtar, iman yani hidayet kapılarının açık olması gerekir. Kavuşabilmenin
yolu da Allah’ın iradesine yani dileğine bağlıdır. Allah dilememişse bilgelikte
en doruğu ulaşılsa da imansız bir bilge olmaktan öteye geçilemez ve dolayısıyla
amelsiz bir bilgiye sahip olunmaktan dolayı edinilen bilgiler de, sırtında
binlerce cilt kitap taşıyan eşekten farksız olunur. İman
olmadan Kur’an anlaşılamayacağından önce iman gelir!
İlim Kur’an’dadır, delil Kur’an’dadır,
doğru söz Kur’an’dadır, her türlü misali Kur’an’dadır; her kulun anlayabileceği
basit dil Kur’an’dadır; ne şeytanın ne de nefsin katkısı bulunmayan Kur’an’dır.
Öyleyse Kur’an’dan başka arayışlara meyletmek ve beşerin sözlerine,
rivayetlerine, tefsirlerine, yorumlarına ve kitaplarına itibar etmek amacın
İslam olmak değil İslam kimliği taşımaktır.
Diyorlar ki; Kur’an’ı Arapça dilinden başka
sakın ha okuma, anlamaya çalışma, aksi takdirde din ve iman kaybedilip küfre
girilir. Allah her ne kadar herkesin anlayabilmesi için açık-seçik indirdim
buyursa da, onlara göre (haşa) sen inanma, anlayabilmen için din alimlerinin kelam,
fıkıh ve ahlak kitapları okunmalı, yirmi ana ilim iyi öğrenmeli, Kur’an’ı
anlayabilmek için Resulullahın açıklamalarını bilmek gerek, sünneti anlamak
için de Eshab-ı kiramın ve âlimlerin açıklamalarını bilmek gerek, Müslümanlara
Kur’an’a göre değil fıkıh kitaplarına göre iman edilmek emredildi, doğru
anlayış için sebebi nüzule, sahabenin anlayışına, peygamberimizin onu hayata
geçirişine bakmak mecburi, üstelik tefsir ilmini bilmeyenlerin dahi tefsir
okumaları sakıncalıdır!
Özetle diyorlar ki, Allah, Kur’an’ı
insanlara ve iman etmişlere değil yirmi ana ilmi bilen alimlere indirmiştir, ayetlerin
herkesin kolayca anlayabilmesi için apaçık olduğu hükmü yalandır, dolaysıyla
(haşa) Allah yalancıdır. Dolayısıyla yeryüzündeki tüm lisanları yaratan Allah, sanki
sadece Arapça bilenlere Kur’an’ı indirmiş gibi Arapça bilmeyenlere Kur’an’ı
anlaşılmaz kılmış ve anlaşılabilmesi için de sayılı alimlere vekalet vermiştir.
Allah Resulüne dizdikleri iftira ve
hurafelerle Kur’an’ı eğip bükerek değiştirmeye çalışan zalimler, iman etmiş
Müslümanları öyle zehirliyorlar ki, kitapsız yani Kur’an’sız bir İslam’ı
geçerli kılabilmek için değme taklalar atıyor ve Allah Resulünü Kur’an’a
muhalif kılıcı çalımlarla akıl ve kalpleri iğfal ediyorlar. Dolayısıyla
haçlı-siyonistlerin istedikleri Kur’an’sız Müslümanlığın taşeronluğunu
yapıyorlar.
“Onlara ayetlerimiz açık açık okunduğu zaman bize kavuşmayı
beklemeyenler: Ya bundan başka bir Kur'an getir veya bunu değiştir! dediler. De
ki: Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, bana
vahyolunandan başkasına uymam. Çünkü Rabbime isyan edersem elbette büyük günün
azabından korkarım. “ Yunus 15
Bana sorarlar; mezhebin nedir? Derim ki,
Allah Resulünün mezhebindenim! Ama Resul zamanında mezhep yoktu ki, vefatından
sonra dördü hak olmak üzere mezhepler türedi derler. Madem Allah Resulünün
mezhebi yoktu, sonradan türeyen mezheplere iman, apaçık bir fitne, Allah’a,
Resulüne ve Kur’an’a başkaldırı değil midir? Allah ve Resulünün hükmetmediği
bir mezhep anlayışına inanmak, küfür değil midir? İşte Kur’an’a imansızlığın
ilk temeli mezheplere imanla atılmış ve arkası bugünlere gelinerek vahye iman etkisizleştirilmiştir.
Allah, neden ümmi bir peygamberi seçerek
elçisi yaptığını idrak edebilirsek; yalancı, iftiracı, hurafeci Kur’an
düşmanlarının da amaç ve hedeflerini anlayabilirsiniz. Allah ve peygamber
yerine kendilerini öne çıkararak hüküm kesen merkepler, Allah Resulü’nün ümmi oluşundaki maksadı bile
öyle manipüle ediyorlar ki, şeytan dahi yanlarında masum kalabilmektedir.
Peygamber Efendimizin ümmi oluş nedeni, inen vahiyle ilgili insanlar arasında
bir fitne ve vesvese çıkmasını engelleyebilmek amaçlıdır. Eğer ilim sahibi
olmuş olsaydı, ayetlerin vahyi değil beşerden çıkan sözler olduğu inancı hakim
olur, böylece insanların kendisini Allah’ın elçisi kabul etmeleri
imkansızlaşırdı.
Allah Resulünün hadisleri Kur’an’dır;
sünnetleri Kur’an’dır; hayatı Kur’an’dır, siyaseti Kur’an’dır; adaleti Kur’an’dır;
hükümleri Kur’an’dır; savaşları Kur’an’dır; cezaları Kur’an’dır; affı Kur’an’dır;
insan sevgisi Kur’an’dır; düşmanlığı Kur’an’dır; devlet idaresi Kur’an’dır;
anlaşmaları Kur’an’dır; farklı dinlere ve ırklara mahsus insanlarla ilişkileri
Kur’an’dır; dolayısıyla Kur’an’ın dışında ne bir sözü ne bir nefsi ne bir
ilavesi ne de bir eksiltmesi mevcuttur.
Mümine ne emredilmiş ise, mümin ona uymakla
yükümlüdür. Allah’a, Resulüne ve Kur’an’a itaat etmekle emrolunmuş bir mümin,
Kur’an dışında hiçbir kitaba, tefsir adı altında ayetleri bozan kitaplara,
hadis adı altında ayetleri hükümsüz bırakabilmek için yazılmış kitaplara ve
fetvalara asla itibar etmemeli ve Allah’tan başka bir alim tanımamalıdır. Hiç kimse
ama hiç kimse, peygamberler dahil olmak üzere Allah’ın üzerine tek bir söz
söyleyemeye cüret edemez! Bu sebeple sanki ayet başka, hadis başkaymış gibi
fitne sokan merkeplerden kaçmak, cehennemden kaçmak gibidir! Dolayısıyla amaçları
indirilen gerçekleri gizlemek olan ne tefsirlere ne de Kur’an’a muvafık olmayan
hadis kılıflı sözlere itibar etmeyiniz ve batıla hizmet eden dünyalık alimlere
kulak asmayınız ki, imandan sonra küfür batağına saplanmaktan kurtulabilesiniz.
Ki, Kur’an’ı şeytanlar indirmedi ki, ayetlerin açıklamaya yani tefsire ya da yoruma
ihtiyacı bulunsun!
“İşte bu (Kur'an), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna
uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin.” En’am 155
“Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun. O'nu bırakıp da başka
dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!” A’raf 3
“Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda
bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.” İsra 9
“İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik. Sen, kitap
nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi
kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir
yolu göstermektesin.” Şura 52
“Eğer okunan bir Kitapla dağlar yürütülseydi veya onunla yer
parçalansaydı, yahut onunla ölüler konuşturulsaydı (o Kitap yine bu Kur'an
olacaktı). Fakat bütün işler Allah'a aittir. İman edenler hala bilmediler mi
ki, Allah dileseydi bütün insanları hidayete erdirirdi? Allah'ın vadi gelinceye
kadar inkâr edenlere, yaptıklarından dolayı ya ansızın büyük bir bela gelmeye
devam edecek veya o bela evlerinin yakınına inecek. Allah, vadinden asla
dönmez. “ Ra’d 31
“Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onun (Kur'an'ın) bazı ayetleri
muhkemdir ki, bunlar Kitab'ın esasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde
eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşabih
ayetlerin peşine düşerler. Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde
yüksek payeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler.
(Bu inceliği) ancak aklıselim
sahipleri düşünüp anlar.” Al-i İmran 7
“Ehl-i kitaptan bir gurup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye
kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları Kitap'tan değildir.
Söyledikleri Allah katından olmadığı halde: Bu Allah katındandır, derler. Onlar
bile bile Allah'a iftira ediyorlar.” Al-i
İmran 78
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder