24 Şubat 2015 Salı

Her insan makul bir şüphelidir!



Pişmiş kuru bir çamurdan ve şekillenmiş kara balçıktan yaratılan insan, her ne kadar kendisine lütfedilen ruh, akıl ve duygu ile yaratılanların içinde üstün bir varlık olsa da hata, kusur, yanlış ve kötülük işlemekten asla münezzeh değildir.

İnsanın yaratılış fıtratı gereği nankör, hain, zalim, cahil, zayıf, hırslı, azgın ve inkârcı olduğunu yaratıcı, birçok ayetinde bildirmiş ve nefsine olan aşırı düşkünlüğünden binbir suçu işlemeye meyilli olduğunu açıklamıştır.

İnsan; bilgisiyle, düşüncesiyle, eserleriyle, teorileriyle, keşifleriyle, devrimleriyle, zaferleriyle ve zekâsıyla övünse de bildikleri, bilmediklerinin yanında bir zerrecik dahi olmamasından cahildir ama kibrinden cehaletini kabul etmez. Zaten yaratıcısına kulluğu reddedip kula kul olmayı kabul etmesi, nasıl bir cühelâ olduğunu kanıtlamaktadır.

Her insan, suç işleme potansiyeline sahip olmasından fırsatı yakaladığında nefsinin arzuladığı suçu yapmada tereddüt etmez. Ancak yaratıcının sebatkâr kıldıkları istisnadır. Ki, kötülüğün elçisi şeytan dahi Sad Suresi 83 ayette; “Senin mutlak kudretine and olsun ki, onlardan ihlâsa erdirilmiş kulların bir yana, hepsini mutlaka azdıracağım” sözüyle kadersel yapıdaki yerini almıştır.

Hangi insan, güveni olmayan bir özgürlüğü talep edebilir? Hangi insan, güvenliği değil özgürlüğü isteyerek anasının, eşinin, kızının ve bir yakının tecavüze uğrayıp katledilmesini, doğranmasını ya da yakılmasını riske edebilir? Hangi insan, yolda yürürken terör saldırılarıyla parçalanmak ister? Hangi insan, hırsızların, gaspçıların, kapkaççıların ve katillerin etrafında dolaşmasını özgürlük gerekçesiyle kabullenebilir?

Yanındakinin, komşunun yahut sokaktakinin kim olduğunu bilebilir misin? En yakınındaki baban, kardeşin, eşin, evlatların ya da yakınların bile katilin, işkencecin, kumpasçın, tuzakçın veya iblisin olabiliyor ise, yabancının olmaması mümkün müdür?

Bugün mecliste çıkarılmaya çalışılan “iç güvenlik paketi” öyle bir yasadır ki,  suçluları en asgariye indirerek suç işlenmeden önce yakalanmalarını sağlayacak ve böylece her an makul şüpheli olan insan, özgürlükten istifade ederek elini kolunu sallayıp düşündüğü kötülüğü eyleme dönüştüremeyecektir.
     
Nasıl olurda bir insan, hem kendi hem yakını hem de toplumun mal ve can güvenliğini teminat altına alabilecek bir yasaya karşı çıkabilir? Polisin her an olması, sorgu yapması, hazırda beklemesi, tehlikeyi bertaraf edebilmek için şüphelendiğine hesap sormasının özgürlükle ilişiği nedir? Mezarlarda dahi bekçiler dolaşıp ölüleri korurken, dirilerin korunmasına karşı çıkanlar şeytan olmalıdırlar ki, pakete mani olabilmek için kıyasıya mücadele verebiliyorlar.

Dolayısıyla milletinin mal, can ve ırz güvenliğine karşı çıkan CHP, HDP ve MHP, millet düşmanın değiller de nedirler? CHP ve HDP’nin düşmanlıkları tartışılmazda; MHP nasıl bir dönüşüme uğramış ki, PKK/HDP ile kötülükte yarışabilmektedir?

Seçmenleri Devlet Bahçeli’ye sormazlar mı; “Ey Bahçeli, seni koruyan hem özel hem de resmi korumaların mevcut ve yakınında nefes dahi aldırmıyorlar, kimliği bilinmeyenleri eşiğinden geçirmiyorlar ama biz suçluların insafına terk edilmiş ve her an, nereden, ne geleceği bilinmeyen bir saldırı tehdidi altındayız. Sen hangi akıl ve duyguyla iç güvenlik paketinin yasalaşmasına karşı çıkabiliyorsun? Hatta birkaç gün önce Ege Üniversitesinde öldürülen Fırat Yılmaz Çakıroğlu, senin gibi korumalarla gezmiş olsaydı, belki de ölmeyecekti! Sen kendini tanrı, bizi kulun olarak mı görüyorsun ki, senin gibi olmasa da güvenliğimizi en azamiye çıkaracak pakete muhalefet edebiliyorsun? Biz PKK mıyız ki, milletin malına ve canına zarar verecekmişiz gibi PKK/HDP’nin safında yer alabiliyorsunuz? Dinine, vatanına ve milletine bağlı ülkücü ideolojiden Apo ideolojisine mi dönüş yaptık ki, düşmanlarımız lehine mücadele veriyorsun? Yoksa sen de cennette yaşayan şeytan gibi lanetlenerek ebedi cehenneme gark olması misali ülkücü değerlerden vazgeçip PKK değerlerinin koruyucusu mu oldun?”  
           
Türkiye gibi fitnenin, nefsin ve fırsatçılığın alabildiğine yaygın ve suç işleme potansiyelinin çok yüksek olduğu bir ülkede, “İç Güvenlik Paketi”, ruh kadar olmazsa olmaz bir mecburiyettir. Nasıl ki ruhsuz bir beden ölü ise, emniyetsiz bir özgürlükte mezarlıktır!

Polisin varlığından ve sağlayacağı güvenden fevkalade elem duyan suçlular, özgürlük ve demokrasi manipülasyonuyla eylemlerinin engellenmemesine öyle uğraşıyorlar ki, düşman oldukları halkın refaha ulaşmaması için şeytana bile pabucunu ters giydirecek mazeretler uyduruyorlar.

Kendilerini yanlıştan ve kötülükten tamamen muaf tutan yaratıklar, “biz tanrıyız, bizi kimse şüpheli göremez, polis güvenlik gerekçesiyle yanımıza yaklaşamaz, dilediğimiz gibi özgürce yaşama hakkımız var” deseler de, düşünce ve davranışlarından kötülerin en kötüsü oldukları aşikârdır. İyi olan bir şeye kim karşı çıkar, güvenliğe kim hayır der; şeytan ve adımlarını takip edenler. 

Hangi lider, güvenliğinden sorumlu korumalarının uyarılarını dikkate almayarak; “özgürüm, bana ne karışıyorsun ve yapmak istediklerimi yasaklıyorsun” siteminde bulunabilir? Eğer lider dahi güvenliği için koruma polislerine harfiyen itaat edip “sen kimsin” demiyor ise, vatandaşın güvenliğini sağlamak isteyen polisten kim rahatsızlık duyabilir? Ki, en azılı suçlular dahi güvenliklerine önem verirken! 

Diyorlar ki, ben masumum, suçsuzum, polisin beni makul şüpheli görmesi özgülüğüme ve gururuma hakarettir. Oysa suçlular serbestçe dolaşamayıp hapiste iseler, suç işleyenler masum, iyi, sevilen ve şüpheli olmayanlar değil midir? Nice katiller ve caniler vardır ki, işledikleri canavarlıklara kimse inanmaz, ne kadar iyi, efendi ve yardımsever oldukları söylenir. Her insan iyi olduğuna göre; kötü kimdir? Her insan şüpheli değil ise, şüpheli kimdir?

Polise ne kadar çok yetki verilirse, akıbeti mutlak olan bir acı ve dehşet yaşanmaz. Polisin eylem sonrası varlığını isteyen insan görünümündeki mahlûklar; kahırlardan, ağıtlardan ve çekilen acılardan haz duyuyorlar ki, iç güvenlik paketinin yasalaşmasına karşılar.

Bu sebeple iddia ettikleri gibi insan ne tanrıdır ne de suç işlemekten muaftır! Kim olursa olsun insan makul bir şüphelidir, aksini kimse kanıtlayamaz. Hele bozulan insandan daha korkunç bir yaratık yoktur.

“Şüphesiz insan, Rabbine karşı pek nankördür.” Adiyat 5

“Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.” Ahzab 72
“Gerçekten insan, pek hırslı yaratılmıştır.” Me’aric 19

“Kahrolası insan! Ne inkârcıdır!” Abese 17

“Gerçek şu ki, insan azar.” Alak 6

“O, insanı bir damla sudan yarattı. Fakat bakarsın ki (insan) Rabbine apaçık bir hasım oluvermiştir.” Nahl 4

“Allah sizden (yükünüzü) hafifletmek ister; çünkü insan zayıf yaratılmıştır.“ Nisa 28
“O, (önce) size hayat veren, sonra sizi öldürecek, sonra yine diriltecek olandır. Gerçekten insan, çok nankördür.” Hac 66

Hiç yorum yok: