11 Şubat 2015 Çarşamba

Artık ne dinleri ne de namusları kaldı!



Ne Allah ayetlerinde ne de Resulü hadislerinde hiçbir ırka, lisana ve millete ayrıcalık tanımamış ve o uğurda hak talep ederek mücadeleye kalkışanları, savaşanları, düşmanlık güdenleri ve yarışa girişip üstünlük taslayanları batıllıkla yaftalayıp küfürle lanetlemişlerdir. 

Ki, Allah Resulü, Arap ve Arapça lisanına sahip olmasından Araplara hiçbir imtiyazlık tanımadığı gibi, Kur’an’ı Kerimi Arapça indiren Allah da Arap dilini şart koşmamıştı. Gerek ırkları, gerek lisanları ve gerekse toplum ve milletleri yaratan Allah, zatına kul olunmasından ve hükümlerine kayıtsız-şartsız itaat edilmesinden öte insanlara hiçbir yükümlülük yüklememiş, istek ve arzulara göre nefsi her ihtirası yasaklamıştır.
     
“O'nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için (alınacak) dersler vardır.” Rum 22

“Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek millet yapardı. (Fakat) onlar ihtilafa düşmeye devam edecekler.” Hud 118

Düşünülebiliniyor mu; sanki ırkları, milletleri, lisanları kendileri yaratmışçasına benlik güdebilecek kadar şaşırmış insanlar, nefisleri için birbirleri üzerinde hak talep ederek kıyasıya tepelemekte, dolayısıyla yaratıcı Allah’a karşı gelerek savaşabilmektedirler.

Allah, şu ırktan olanlar, şu milletten olanlar, şu lisandan olanlar, şu ulustan olanları kardeş çatısı altında birleştirip dost edindirmiyor; sadece Müslümanları kardeş, can, mal ve ırzlarının birbirlerine haram olduklarını buyuruyor.

Oysa iman etmiş bir müminin Türk, Kürt, Arap, Amerika, İngiliz, Rus, Çin veya başka bir ırk ya da milletten oluşunun hiçbir önemi bulunmamakta, ancak Müslümanlıkla şereflendirildiği ve Allah indinde değere tabi tutulduğu İslam’la teminat altına alınmıştır.  
  
Bir insan, hem İslam’ı kabul edip hem de ırkı, lisanı ya da milleti için değil savaşmak, tartışmaya dahi giremez. İslam olan bir insan için ırk, lisan, millet ve kültür, sadece değişik renkler ve desenlerde giydiği kıyafet ve yediği yemek çeşitlerinden farksızdır. 

Ben bir Türk olabilirim ama iman etmiş bir Kürt ya da başka etnik kökene sahip bir insan, iman etmemiş bir Türk’le kıyaslanamayacak üstünlüktedir. İman etmemiş bir Türk düşmanım, iman etmiş bir Kürt ise dostum ve kardeşimdir!

Dolayısıyla kalbiyle iman etmiş bir Müslüman, Allah’ın koyduğu sınırların dışına çıkamaz; ırk, dil ve etnik köken sevdasına kapılıp şeytanın adımlarını takip edemez. Unutmayın, şeytan da ateşten yaratıldığını ve ırk olarak insandan üstün olduğu isyanıyla Allah’a karşı gelmesinden ebediyete kadar lanetlenmişti.

Milliyetçilik, dilcilik ve etnikçilik hevası taşıyan kimi Türkler ve Kürtler de şeytan misali lanetlenmiş olmalılar ki, büyük bir çoğunluğu İslam’ı kabul etmelerine karşın iblisin direttiği vasıflardan kendilerini alıkoyamamaktadırlar.

İslam, namus, ahlak, iffet ve erdemlik sahibi Kürtler, azılı İslam ve namus düşmanları PKK/HDP’nin ortaya çıkmasıyla öyle bir değişime uğrayarak tartışılmaz değerlerine hasım olmuşlar ki, tıpkı cennette yaşayan şeytanın ırk gütmesi sonucu cennetten kovularak ebedi cehenneme gark olan süreci yaşamaktadırlar.

Namusuna yan bakanı ya da dinine küfredeni derhal öldürebilen Kürtlere ne oldu ki, Allah’ın, meleklerin ve insanlığın lanetlediği lezbiyen, biseksüel, homoseksüel ve transseksüelleri destekler hale geldiler? PKK/HDP gibi şeytan taşeronu bir düşünceye arka çıkarak uğruna canlarını verdiği İslam’a düşman olabildiler? Okullarda dini bilgisi adlı derslere dahi şiddetle karşı çıkarak her platformda köpek sürüleri gibi uluyan PKK/HDP’lileri destekleyebilen Kürtler, Müslüman sayılabilirler mi?

İslam’ı, namusu ve ahlakı PKK/HDP uğruna satabilen Kürtler, sapıkların daha iyi şartlarda fuhuş yapabilmeleri için Çalışma Bakanlığına müracaat edebilen partilerini desteklemeleri, kendilerinin de ahlaksız sapıklar olduğunu kanıtlamaktadır. Yakın bir gelecekte evlerinin fuhuş bataklığına dönmelerini, çocuklarının lezbiyen, homoseksüel, transseksüel olmalarını sindirebilecekler mi? Özgür yaşam adına sapıkların rahat fuhuş yapabilmeleri için evlerini açacaklar mı?
      
Artık ahlaksızlık, sapıklık ve azgınlıkta sınır tanımayan PKK/HDP’yi destekleyen Kürtler ve Türkler, tıpkı Semud kavmi, Ad kavmi, Ba’le Bek kavmi, Eyke halkı, Hicr halkı, Medyen halkı, Ress halkı, Tubba halkı, Lut kavminin başına gelmiş felaketleri yaşayacaklar; hüküm sürdükleri şehirlerde de tıpkı Troya, Herkülüm, Knossus, Sodom, Gomorah, Pompei ve Knidos gibi geriye tek bir canlı kalmamacasına yerin binlerce fersah derinliğine gömüleceklerdir.

İman edip PKK/HDP’yi iblis bellemiş Kürt kardeşlerim istisna, geri kalanlar Lut kavmindeki lanet misali öyle bir yok oluşa sürükleneceklerdir ki, kalıntıları ya hiç ya da binlerce yıl sonra bulunacaktır.

Lut kavminin ani bir felâketle üzerlerine taş yağarak yok oluşu, Kur’an’da ve Tevrat’ta hemen hemen farksız bir şekilde anlatılır. Hatta Kur’an’da bu şehrin harabeleri ibret olarak yol üstünde görüldüğü de belirtilir. Hz İbrahim’in de yeğeni olan peygamber Hz. Lut (a.s), yerleştiği Sodom şehrinde her türlü ters ilişki yaygındı. Öyle ki, iki melek gelen felaketi haber vermek üzere Hz. Lut’un evine misafirliğe geldiğinde, halk, Hz. Lut’un kapısına dayanarak meleklerle çarpık ilişkide bulunabilmek için, kendilerine teslim edilmelerini istediler ve Hz. Lut (a.s) da onlara karşı direnerek, onlar yerine kızlarını vermeyi önerdi. Melekler, Hz. Lut’a, Sedum ve komşu şehri Gomorra’nın günahlarından dolayı Allah tarafından tamamen yok edileceğini bildirdikten sonra, Hz. Lut, iman edenleri yanına alarak Sodom’dan uzaklaştı. Ancak verilen ikazlara uymayan şehir halkı, üzerlerine yağan taşlarla tuz sütunlarına dönüşmüşlerdi.

Ey PKK/HDP’li sapıklar! Özgürlük gerekçesiyle ahlak kurallarıyla oynamayın, bilin ki öcünü çabuk alır! Tarihte yaşanmış olaylar tartışılmaz kanıtlar ise de, Allah’ın lanetlediği sapıklara da hiçbir öğüt ve delilin fayda vermeyeceği muhakkaktır.

Ey Müslümanlığı kabul etmiş Kürtler! PKK/HDP’yi rehber edinmekle nasıl bir küfür, imansızlık, şerefsizlik ve namussuzlukla karşı karşıya olduğunuzu geç kalmadan sorgulayınız ki, gelecek nesillerinizi heba etmeyiniz. İmandan sonra küfür, çok korkunç bir akıbettir. Ahirette sizlere etnik kökeniniz, diliniz, kültürünüz, gelenekleriniz ve tebaanız sorulmayacak ise, nasıl bir düşünce, inanç ve hissiyatla meydan okuyabiliyorsunuz? Şeytan nasıl insanların hasmı ise, dostu PKK/HDP’de sizlerin en azılı düşmanınızdır. Şeytan, vaatleriyle nefisleri azdırarak insanı kendisine dost edinmesi misali PKK/HDP’nin tuzağına düşerek vaatlerine kanmayın! Kananların hem dünya hem de ahirette düştükleri durumu idrak edebilecek muhakemeniz ve ayetlere iman edebilecek kalbinizde mi kalmadı?

Datça yarımadasında yaşamış Knidos Halkı da, PKK/HDP gibi ahlaksızlıkta sınır tanımamanın bedelini savaş ve depremlerle yerle bir olarak ve kalıntıları toprak altından kazılarak keşfedilmişti. Burası da PKK/HDP’nin yapmak istediği öyle bir yerdi ki, her ev bir genelev, her kadın bir fahişe, her erkek bir homoseksüel, şehvet ve sapıklığın en dorukta yaşanarak sokaklarda aleni cinsel ilişkiye girildiği, erkeklerin kadın kılığında gezdiği, akla ve hayale gelmeyecek sapkınlıkların yaşandığı bir merkezdi. Sizler de mi Knidos halkı gibi acı çekerek yok olmak istiyorsunuz? Öyleyse çocuğunuz PKK/HDP’li ise, din ve namus adına evlatlıktan reddediniz; eşleriniz PKK/HDP’li ise, Allah adına boşayınız; babalarınız ve kardeşleriniz PKK/HDP’li ise, dost ve veli edinmeyiniz; arkadaşınız yahut yakınınız PKK/HDP’li ise, derhal ilişkinizi kesiniz ki, hem dünyada hem de ahirette Allah’ın dostluğunu kazanarak yardım ve desteğine ulaşınız.

Unutmayınız ki, dünyada kalacağınız süre pek fazla değildir, belki de yazımı okumadan ahirete göç edebilirsiniz. PKK/HDP’li Allah düşmanı sapıklara meylederek şeytanla aynı akıbete duçar olmayınız. Sen Müslümansın, ne Kürt ne Türk ne de başka birisin!

“Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veli edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir.” Tevbe 23
  

Hiç yorum yok: