Ne
Allah ayetlerinde ne de Resulü hadislerinde hiçbir ırka, lisana ve millete
ayrıcalık tanımamış ve o uğurda hak talep ederek mücadeleye kalkışanları, savaşanları,
düşmanlık güdenleri ve yarışa girişip üstünlük taslayanları batıllıkla
yaftalayıp küfürle lanetlemişlerdir.
Ki, Allah Resulü, Arap ve Arapça lisanına
sahip olmasından Araplara hiçbir imtiyazlık tanımadığı gibi, Kur’an’ı Kerimi
Arapça indiren Allah da Arap dilini şart koşmamıştı. Gerek ırkları, gerek
lisanları ve gerekse toplum ve milletleri yaratan Allah, zatına kul
olunmasından ve hükümlerine kayıtsız-şartsız itaat edilmesinden öte insanlara hiçbir
yükümlülük yüklememiş, istek ve arzulara göre nefsi her ihtirası yasaklamıştır.
“O'nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın
ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için (alınacak) dersler vardır.” Rum 22
“Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek millet yapardı. (Fakat) onlar ihtilafa düşmeye devam edecekler.” Hud 118
Düşünülebiliniyor mu; sanki ırkları,
milletleri, lisanları kendileri yaratmışçasına benlik güdebilecek kadar
şaşırmış insanlar, nefisleri için birbirleri üzerinde hak talep ederek kıyasıya
tepelemekte, dolayısıyla yaratıcı Allah’a karşı gelerek savaşabilmektedirler.
Allah, şu ırktan olanlar, şu milletten
olanlar, şu lisandan olanlar, şu ulustan olanları kardeş çatısı altında
birleştirip dost edindirmiyor; sadece Müslümanları kardeş, can, mal ve ırzlarının
birbirlerine haram olduklarını buyuruyor.
Oysa iman etmiş bir müminin Türk, Kürt,
Arap, Amerika, İngiliz, Rus, Çin veya başka bir ırk ya da milletten oluşunun
hiçbir önemi bulunmamakta, ancak Müslümanlıkla şereflendirildiği ve Allah
indinde değere tabi tutulduğu İslam’la teminat altına alınmıştır.
Bir insan, hem İslam’ı kabul edip hem de
ırkı, lisanı ya da milleti için değil savaşmak, tartışmaya dahi giremez. İslam
olan bir insan için ırk, lisan, millet ve kültür, sadece değişik renkler ve
desenlerde giydiği kıyafet ve yediği yemek çeşitlerinden farksızdır.
Ben bir Türk olabilirim ama iman etmiş bir Kürt ya da başka
etnik kökene sahip bir insan, iman etmemiş bir Türk’le kıyaslanamayacak
üstünlüktedir. İman etmemiş bir Türk düşmanım, iman etmiş bir Kürt ise dostum
ve kardeşimdir!
Dolayısıyla kalbiyle iman etmiş bir
Müslüman, Allah’ın koyduğu sınırların dışına çıkamaz; ırk, dil ve etnik köken
sevdasına kapılıp şeytanın adımlarını takip edemez. Unutmayın, şeytan da
ateşten yaratıldığını ve ırk olarak insandan üstün olduğu isyanıyla Allah’a
karşı gelmesinden ebediyete kadar lanetlenmişti.
Milliyetçilik, dilcilik ve etnikçilik
hevası taşıyan kimi Türkler ve Kürtler de şeytan misali lanetlenmiş olmalılar
ki, büyük bir çoğunluğu İslam’ı kabul etmelerine karşın iblisin direttiği
vasıflardan kendilerini alıkoyamamaktadırlar.
İslam, namus, ahlak, iffet ve erdemlik
sahibi Kürtler, azılı İslam ve namus düşmanları PKK/HDP’nin ortaya çıkmasıyla öyle
bir değişime uğrayarak tartışılmaz değerlerine hasım olmuşlar ki, tıpkı cennette
yaşayan şeytanın ırk gütmesi sonucu cennetten kovularak ebedi cehenneme gark
olan süreci yaşamaktadırlar.
Namusuna yan bakanı ya da dinine küfredeni
derhal öldürebilen Kürtlere ne oldu ki, Allah’ın, meleklerin ve insanlığın
lanetlediği lezbiyen, biseksüel, homoseksüel ve transseksüelleri destekler hale
geldiler? PKK/HDP gibi şeytan taşeronu bir düşünceye arka çıkarak uğruna
canlarını verdiği İslam’a düşman olabildiler? Okullarda dini bilgisi adlı
derslere dahi şiddetle karşı çıkarak her platformda köpek sürüleri gibi uluyan
PKK/HDP’lileri destekleyebilen Kürtler, Müslüman sayılabilirler mi?
İslam’ı, namusu ve ahlakı PKK/HDP uğruna
satabilen Kürtler, sapıkların daha iyi şartlarda fuhuş yapabilmeleri için
Çalışma Bakanlığına müracaat edebilen partilerini desteklemeleri, kendilerinin de
ahlaksız sapıklar olduğunu kanıtlamaktadır. Yakın bir gelecekte evlerinin fuhuş
bataklığına dönmelerini, çocuklarının lezbiyen, homoseksüel, transseksüel
olmalarını sindirebilecekler mi? Özgür yaşam adına sapıkların rahat fuhuş
yapabilmeleri için evlerini açacaklar mı?
Artık ahlaksızlık, sapıklık ve
azgınlıkta sınır tanımayan PKK/HDP’yi destekleyen Kürtler ve Türkler, tıpkı Semud kavmi, Ad kavmi, Ba’le Bek kavmi, Eyke halkı, Hicr halkı,
Medyen halkı, Ress halkı, Tubba halkı, Lut kavminin başına gelmiş felaketleri
yaşayacaklar; hüküm sürdükleri şehirlerde de tıpkı Troya, Herkülüm, Knossus,
Sodom, Gomorah, Pompei ve Knidos gibi geriye tek bir canlı kalmamacasına yerin
binlerce fersah derinliğine gömüleceklerdir.
İman
edip PKK/HDP’yi iblis bellemiş Kürt kardeşlerim istisna, geri kalanlar Lut
kavmindeki lanet misali öyle bir yok oluşa sürükleneceklerdir ki, kalıntıları ya
hiç ya da binlerce yıl sonra bulunacaktır.
Lut
kavminin ani bir felâketle üzerlerine taş yağarak yok oluşu, Kur’an’da ve
Tevrat’ta hemen hemen farksız bir şekilde anlatılır. Hatta Kur’an’da bu şehrin
harabeleri ibret olarak yol üstünde görüldüğü de belirtilir. Hz İbrahim’in de
yeğeni olan peygamber Hz. Lut (a.s), yerleştiği Sodom şehrinde her türlü ters
ilişki yaygındı. Öyle ki, iki melek gelen felaketi haber vermek üzere Hz. Lut’un
evine misafirliğe geldiğinde, halk, Hz. Lut’un kapısına dayanarak meleklerle
çarpık ilişkide bulunabilmek için, kendilerine teslim edilmelerini istediler ve
Hz. Lut (a.s) da onlara karşı direnerek, onlar yerine kızlarını vermeyi önerdi.
Melekler, Hz. Lut’a, Sedum ve komşu şehri Gomorra’nın günahlarından dolayı
Allah tarafından tamamen yok edileceğini bildirdikten sonra, Hz. Lut, iman
edenleri yanına alarak Sodom’dan uzaklaştı. Ancak verilen ikazlara uymayan şehir
halkı, üzerlerine yağan taşlarla tuz sütunlarına dönüşmüşlerdi.
Ey PKK/HDP’li sapıklar! Özgürlük gerekçesiyle ahlak kurallarıyla oynamayın, bilin ki
öcünü çabuk alır! Tarihte yaşanmış olaylar tartışılmaz kanıtlar ise de, Allah’ın
lanetlediği sapıklara da hiçbir öğüt ve delilin fayda vermeyeceği muhakkaktır.
Ey Müslümanlığı kabul etmiş
Kürtler! PKK/HDP’yi rehber edinmekle nasıl bir
küfür, imansızlık, şerefsizlik ve namussuzlukla karşı karşıya olduğunuzu geç
kalmadan sorgulayınız ki, gelecek nesillerinizi heba etmeyiniz. İmandan sonra
küfür, çok korkunç bir akıbettir. Ahirette sizlere etnik kökeniniz, diliniz,
kültürünüz, gelenekleriniz ve tebaanız sorulmayacak ise, nasıl bir düşünce,
inanç ve hissiyatla meydan okuyabiliyorsunuz? Şeytan nasıl insanların hasmı
ise, dostu PKK/HDP’de sizlerin en azılı düşmanınızdır. Şeytan, vaatleriyle
nefisleri azdırarak insanı kendisine dost edinmesi misali PKK/HDP’nin tuzağına
düşerek vaatlerine kanmayın! Kananların hem dünya hem de ahirette düştükleri
durumu idrak edebilecek muhakemeniz ve ayetlere iman edebilecek kalbinizde mi
kalmadı?
Datça
yarımadasında yaşamış Knidos Halkı da, PKK/HDP gibi ahlaksızlıkta sınır
tanımamanın bedelini savaş ve depremlerle yerle bir olarak ve kalıntıları
toprak altından kazılarak keşfedilmişti. Burası da PKK/HDP’nin yapmak istediği
öyle bir yerdi ki, her ev bir genelev, her kadın bir fahişe, her erkek bir homoseksüel,
şehvet ve sapıklığın en dorukta yaşanarak sokaklarda aleni cinsel ilişkiye
girildiği, erkeklerin kadın kılığında gezdiği, akla ve hayale gelmeyecek sapkınlıkların
yaşandığı bir merkezdi. Sizler de mi Knidos halkı gibi acı çekerek yok olmak
istiyorsunuz? Öyleyse çocuğunuz PKK/HDP’li ise, din ve namus adına evlatlıktan
reddediniz; eşleriniz PKK/HDP’li ise, Allah adına boşayınız; babalarınız ve
kardeşleriniz PKK/HDP’li ise, dost ve veli edinmeyiniz; arkadaşınız yahut yakınınız
PKK/HDP’li ise, derhal ilişkinizi kesiniz ki, hem dünyada hem de ahirette Allah’ın
dostluğunu kazanarak yardım ve desteğine ulaşınız.
Unutmayınız
ki, dünyada kalacağınız süre pek fazla değildir, belki de yazımı okumadan ahirete
göç edebilirsiniz. PKK/HDP’li Allah düşmanı sapıklara meylederek şeytanla aynı
akıbete duçar olmayınız. Sen Müslümansın, ne Kürt ne Türk ne de başka birisin!
“Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı
ve kardeşlerinizi veli edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar
zalimlerin kendileridir.” Tevbe 23
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder