Yaşamını
dünyadan ibaret sanarak ahiret hayatına inanmayanların en korktukları ve
düşündükçe çıldırdıkları iki gerçek! Oysa ahiret hayatında ne yaşlanma ne de
ölüm vardır. Peki, ne vardır?
Yıllar önce; Allah’a, Kur’an’a ve kadere
meydan okuyan seküler bilimle ilgili olarak, “Eğer yaratıcılıkla özdeşleştirilen bilim;
ölümü durduramıyor, yaşamı belirleyemiyor, hastalıkları engelleyemiyor,
kötülükleri yok edemiyor ve yaşlanmayı durduramıyor ise ne işe yarıyor? Bilim;
boya, badana ve makyajdan öte mutlak hiçbir çözüm üretemediğinden insanoğluna
keşfettirilen en büyük yalandır.” demiş, çevrelerin tepkileriyle
karşılaşarak yobaz damgası yemiştim.
“Bilim, dünya gerçekleriyle kıyaslandığında,
tüm bilimin ilkel ve çocukça kaldığı, daha düzgün çakıl taşları ya da daha
güzel midye kabuklarını toplamakla yetinildiğidir.” Isaac Newton
"Beni
hayvan mezarlığına gömün" diye
vasiyette bulunan süperstar şöhretli Ajda Pekkan adlı kadın, “Öleceğim aklıma geldikçe çıldıracak gibi
oluyorum. En korktuğum şey yaşlanmak ve ölmek” açıklamasıyla ahirete iman
etmemiş bir kâfir olduğunu itiraf etmesinin yanı sıra yaşlanmasına rağmen halen
kendini genç görme kompleksi ve kibri, beraberinde narsizm gibi birçok psikolojik
hastalıkları getirdiğinden hayatını sinirsel bozuklularla geçirerek ölmeden o
çok korktuğu mezara mahkûm bir yaşam sürmektedir.
İnsan
olabilmenin yolu kulluğu kabulden geçer. Kulluğu reddetmek tanrılığa adaylık
olduğundan insanda olunamamaktadır. Dolayısıyla kulluğa itiraz insanlığa itirazdır!
Ajda
Pekkan gibi toplumda kendini aşırı derecede önemseme, sevme ve beğenme
olarak bilinen narsistik kişilik bozuklukları taşıyanlar, çocuklukta anne ve
babasından göremediği sevgi ve ilgiyi imanla aşma yerine başkalarından
alabilmek için sürekli değerli olma, beğenilme ve ilgi görme çabası içindedirler.
Bu tür hastalıklı kişiler sürekli takdir bekler, genç ve güzel görünmek ister,
plan ve hedeflerine ulaşamadıklarında yıkıma uğrarlar. Tıpkı Ajda Pekkan adlı
kadının yaşlanmaktan, çirkinleşmekten, ilgisizlikten ve ölmekten çıldırırcasına
korkması gibi!
Aristo’nun; “Çok
süslenenlere bakın, hepside gizlenmek istiyordur” sözü; genç ve
güzel görünmeye çalışanların özde nasıl çirkin olduklarına bir kanıttır.
Ruhu
reddedip bedenleriyle ilgi çekme çabasında bulunanların durumu, Hıristiyan veya
benzeri inanç sahiplerinin ölülerini makyaj ve kıyafetlerle süsleyerek diriymiş
gibi göstermeye çalışmaları gibidir. Aralarında ki fark, birinin bedeninden
ruhun çıkmasıyla ölmüş olması, diğerinin de ruhu bedende olmasına rağmen
kendini ruhsuz bir bedenden ibaret sanmasıdır. Bu sebeple bedene hayatiyet,
ışıltı, parlaklık ve canlılık kazandıran ruhla diri olsalar da görüntüleri
ölülerden farksız olmalıdır ki, makyaj ve estetik müdahalelerle manipülasyona
ihtiyaç duymaktadırlar.
Ancak
bedenlerini ne kadar kozmetiksi tornadan geçirseler de göz boyamadan öteye özü
değiştirememektedirler. Genç, çekici yahut güzelmiş gibi görünüşleri, yarım
bardak suya sokulan bir kalemin kırık imgesinden farksızdır. Oysa makyajsız
olarak tek başına kaldıklarında aynaya bakamaz, aynayla dövüşür ve biri görecek
diye çıldırırlar. Bunlar, derin bir boşluk duygusu içinde can sıkıntısı, iç
daralması ve hayattan keyif alamama gibi bir girdapta boğuşurlar.
Öyle ki, 90 yaşında dahi olsa iman etmiş bir
insanın yüzündeki eşsiz nura makyaj ve estetiklerle bile kavuşulamaması, güzelliğin
ruhtan mı yoksa bedenden mi kaynaklandığına bir delildir.
Dünyada
iken imani nuru değil de kozmetik güzelliği tercih edenler, ahirette ne
yapacaklardır?
“O gün münafık erkekler ve münafık
kadınlar, o iman edenlere şöyle sesleneceklerdir. “Bize bakın da nurunuzdan
alalım!” Onlara, “Arkanıza dönünde nur arayın!” denilir. Aralarına kapılı bir
sur çekilir ki, onun içinde rahmet, dışında da azap vardır.” Hadid 13
Onlar,
yaşam sürecindeki gelişme olan doğuş, çocukluk ve gençliği kabul edip yaşlılık
ve ölümden nefret ederek yaratıcı Allah’a asi gelen kibir tutkunlarıdır. Sokrat’ın
ifade ettiği, “İçindeki kibir, paltondaki her delikten dışarı fışkırıyor” sözü,
hakikate karşı kör ve sağır olanları işaret etmektedir.
Hani bir kamyoncu sözü
vardır. “Hızlı yaşa genç öl, cesedin
yakışıklı olsun” diye! Madem yaşlanmaktan çıldırırcasına korkuyorlar, neden
intihar ederek hayatlarına son vermiyorlar? Diyeceksiniz ki, ölümden de
çıldırırcasına korkuyorlar. Öyleyse neden yaratıcı Rablerine teslim olup
hükümlerine itaat ederek ebedi genç kalacakları ve hiç ölmeyecekleri ahiret
hayatına hazırlanmıyorlar? Ya, ahirete inanmıyorlarsa!
"Sizin dininiz size, benim dinim
banadır." Kafirun 6
Süperstar namlı
söz konusu kadın mülakatında diyor ki,”Ama ne
çare; sonunda iki metrelik bir çukurda ebediyen yatmak, hazin! Kimse
nereye gömüleceğimi merak etmesin. Mezarım hazır."
Öncelikle ömrü boyunca
uğruna servet döktüğü bedeninin haşereler tarafından kemirilip çürüyerek
toprağa karışması ve ürkütücü bir görüntü olan kemik yığınına dönüşmesiyle iki
metrelik çukurda kalacağı doğru ancak berzaha çekilen ruhunun diriliğini
sürdürerek, ifade ettiği gibi ebediyen yatmayacağı yalan. Kim bilir beklide
kendisine hazırladığı o iki metrelik çukurda değil de ya okyanusların veya
bataklıkların derinliklerinde ya vahşi hayvanların veya balıkların midelerinde
ya başına gelebilecek bir olay karşısında organları parçalanarak farklı
yerlerdeki çöp bidonlarında ya diri diri yakılarak kül halinde ya da bombalar
veya korkunç bir afet karşısında yok olabileceği de meçhuldür! Çünkü hiç kimse
nerede ve nasıl öleceğini bilemez!
Sanırım dökülen binlerce
meniden birine can verilmesiyle dünyaya geldiğine inanmıyor olmalı ki, yeniden
dirileceğine de inanmayarak ebedi yatabileceğini zannetmektedir.
“İnsan neden yaratıldığına bir baksın! Atılan bir sudan yaratıldı.” Tarık 5-6
Şüphesiz mahşer günü yeniden dirilene kadar
dahi ruhu sessiz sedasız bekletilmeyecek, cehennem ehli ise ‘kabir azabı’ denen
ceza ile cennet ehli ise mükâfatlarla ağırlanacaktır.
“İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!” Kıyame 36
Kimi
hangi akıbetin beklediği düşünce, söz ve davranışlarıyla kanıtlıdır. Ne
cennette ne de cehennemde ölüm yoktur!
“Hüsranın ardından da
cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir. Onu yudumlamaya
çalışacak fakat boğazından geçiremeyecektir. Ona her yönden ölüm gelecek fakat
ölmeyecek, arkasından da şiddetli bir azap gelecektir.” İbrahim 16-17
“Kim de ayetlerimizi yalanlar ve onlara karşı büyüklük taslarsa,
işte onlar cehennemliktir ve orada ebedi kalacaklardır.” A’raf 36
“Şüphesiz ki ayetlerimizi inkâr eden kâfirleri (ve münafıkları) biz yarın bir
ateşe atacağız. Derileri piştikçe azabı duysunlar diye kendilerine başka
deriler vereceğiz. Çünkü Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet
sahibidir.”
Nisa 56
“Bir de bunlara demirden kamçılar vardır.” Hac 21
“Şu ikisi Rableri hakkında tartışmaya girmiş iki
hasımdır. O’nu (ve ayetlerini) inkâr edenler için ateşten elbiseler
biçilmiştir.”
Hac. 19
“Gömlekleri katrandandır ve yüzlerini ateş kaplar.” İbrahim 50
“Onlar cehennem bekçisine: “Ey Malik! Rabbin artık
bizi öldürsün” diye seslenirler. Malik de: “Siz böylece kalacaksınız” der.” Zuhruf 77