20 Haziran 2013 Perşembe

CHP boş durmayacaktır!

Şeytanın ve haçlıların Türkiye misyonunu yürüten CHP, gerek Reyhanlı katliamı gerekse kod adı Gezi Parkı olan isyanlarındaki aktörlüğünü devam ettirerek milletimizin başına çok büyük belâlar açacağı tartışılmazdır.

Hedefi sadece ülkeyi karıştırıp kendine iktidar yolu açmak olan CHP, adam öldürmekten daha büyük bir günah ve suç olan fitneleriyle hem dini hem milli hem siyasi hem de ekonomi kazanımlarımızı bir çırpıda yerle bir ettirip, diktatör olduğu cehennem dönemleri arayışındadır. Çünkü düşündükleri sadece iktidar olmak, dini özgürlüklerin hayata geçirilmesini engellemek ve ikinci sınıf olan Müslümanların kendileriyle müsavi olmalarının önüne geçmektir.

Kendilerine çapulcu diyebilecek kadar sapıtmış bir toplulukla milletimiz karşı karşıyadır. Öyle ki, adamın biri, Taksim meydanında gözlerini Atatürk Kültür Merkezine dikerek heykel misali hareket etmeden ve konuşmadan durup da çapulcuları da kendisine uydurabiliyor ise, bunların sapmayacağı anormallik olmadığı ortaya çıkmaktadır. Çünkü insan değillerdir ve insan gibi muhakeme yetisinden uzak olup doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayıramamaktadırlar. İkna için bir kelimeye dahi ihtiyaç duymayan bu mühürlülerin davranışları aşikâr iken, insan vasfında tutulabilmeleri mümkün müdür? Bir işaret, bir ses yahut bir hareket hayvanlardan daha aşağı sapıklıklarına yeterlidir!

Ülke için en önemli olan güvenliktir. Başbakan Erdoğan’ın polis gücünü arttırma ve daha yüksek seviyeye getirme açıklaması fevkalade sevindiricidir. Ülkenin istikbali için polisin salahiyetleri genişletilmeli ve suçlulara karşı mücadelelerinde asla sorumlu tutulmamalıdır.

Unutmayınız ki çapulcu denen kesim, idrak etmeden yoksun bulunmalarından Batı’daki gibi düşünce ve davranış hürriyetini hak etmemektedirler. Bu sebeple Avrupa Birliğinin müktesebatına uyumlu özgürlükler verilmesi, ülke adına yıkıcı bir felakettir.

Milletimizin yaşadığı Gezi Parkı isyanlarının yol açtığı tahribatı hala giderebilmiş değiliz. Polisimiz halkın mal ve can güvenliğini korumaya çalışırken hedef gösterilip suçlanmasını insan olan hiçbir vicdan kabul edemez.

Başta Cumhurbaşkanı ve bazı hükümet üyelerinin paniğe kapılarak güvenlik güçlerini durdurmak suretiyle isyanı 18 güne taşımaları, hem içeride hem de dışarıdaki zararları çoğaltmış, neredeyse isyancılara teslim olmaya ramak kalmıştı.

Gerek vatan ve millet hasmı CHP ve BDP vekillerinin gerek gazeteci ve sanatçıların gerekse ülke düşmanlarımız haçlıların etkisinde kalarak çapulcu asileri halk manipülasyonuyla dayatıp tolerans tanımamıza neden olmaları, iç çatışmayı tetikleyecek bir zaaftı.

Zihin ve kalbinde kötülük olmayan bir insan, asla güvenlik güçlerinden ve kanunların yaptırımından çekinmez, bilakis haklarının muhafazası teminat altına alınmalarında dolayı memnun olurlar. Ancak kötülükle özdeşleşmiş çapulcular, özgürlük ve demokrasiyi maske yapıp polisten ve caydırıcı yasalardan şikâyet ederler.
    
Milletin huzur ve güvenini bozan yahut azmettirenlere karşı polise vur emri dahi verilmeli, yaptırımı çok ağır yasalar çıkartılmalıdır. Aksi takdirde çapulcuları dizginleyebilmek imkânsızdır.

Adamın biri, mumyalaşmış ölü misali bir binaya bakıyor, görenlerde hiçbir şey sormadan aynısını yapıyor. Sonra CHP genel başkanı olacak zat da, o adama ve uyanlara şükranlarını sunuyor. Tencere-tava çalın diyorlar, başlıyorlar tencere-tava çalmaya; korna çalın diyorlar, korna çalıyorlar; yürüyün diyorlar, yürüyorlar; anırın diyorlar, anırıyorlar! Şimdi bunlar insan mı ki, özgürlükleri mevzubahis olabilsin!

Sayın Başbakan Erdoğan! Etki altında kalarak neredeyse ülkenin mahvına vesile olacaktınız. İnsana her türlü değeri vermen, haklarını genişletmen ve alçakgönüllü olman erdemliktir ve iktidarın vazgeçilemez görevidir. Ama insan olmayanlara insan muamelesi yaparsanız, insanlığı öldürmüş olursunuz. Karşında CHP gibi bir belâ ve o belâdan nemalanmaya çalışan BDP adlı bir terörist örgüt mevcuttur. Dolayısıyla etrafın çepeçevre kuşatılmış durumdadır. Mutlaka polisi çok güçlendirmen, yetkilerini arttırman ve aleyhlerine olabilecek her türlü isnattan korumalısınız. Acilen yaptırımı ağır yasalar çıkartarak milleti güvence altına almalısınız. İçerdeki ve dışarıdaki haçlıların kurduğu ittifaka karşı başkaca maddi bir kalkanınız bulunmamaktadır. Müslüman milletimizin sabrına pek güvenmeyiniz! Bilmelisiniz ki, o kadar kışkırtılmalarına rağmen size olan itimatlarından sokağa dökülüp çapulculara hadlerini bildirmediler. İsyancıları halk, polisi düşman gören CHP ve BDP zihniyeti, polisinde halk olduğunu perdelemeye çalışmaktadır. Polis, halkı için vuruluyor, yaralanıyor, öldürülüyor, geriye dul ve yetimler bırakıyor, tacize ve hakaretlere uğruyor, soruşturmalarla gözdağı veriliyor! Şüphesiz yapılan saldırılara izin vermiyorsan da, suçluya karşı giriştiği mücadelede ısrarla arkalarında durmalısınız. Bırakın polis devleti densin ama milletin huzur ve güvende olsun! Asla provokatör vekillere, gazetecilere, sendikalara, terör amaçlı barolara, hele sanatçı bozuntularına asla taviz vermeyin, güvenlik güçlerini karşılarında ezdirmeyiniz. Eğer dahili hainleri kontrol altında tutabilirseniz, harici düşmanların zarar verebilmeleri mümkün değildir. İsyanlar başladığı an bastırılabilirse, ses getirebilmesinin önüne geçersiniz. Şartlar ve çıkarlar ne olursa olsun, isyancılarla asla pazarlık yapmayınız. Suçlulara karşı ne kadar sert olursanız, millet de o kadar saadete kavuşur!


“Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir!” Tevbe 73

Hiç yorum yok: