Şeytanın ve haçlıların Türkiye misyonunu
yürüten CHP, gerek Reyhanlı katliamı gerekse kod adı Gezi Parkı olan
isyanlarındaki aktörlüğünü devam ettirerek milletimizin başına çok büyük
belâlar açacağı tartışılmazdır.
Hedefi sadece ülkeyi karıştırıp kendine
iktidar yolu açmak olan CHP, adam öldürmekten daha büyük bir günah ve suç olan
fitneleriyle hem dini hem milli hem siyasi hem de ekonomi kazanımlarımızı bir
çırpıda yerle bir ettirip, diktatör olduğu cehennem dönemleri arayışındadır.
Çünkü düşündükleri sadece iktidar olmak, dini özgürlüklerin hayata
geçirilmesini engellemek ve ikinci sınıf olan Müslümanların kendileriyle müsavi
olmalarının önüne geçmektir.
Kendilerine çapulcu diyebilecek kadar
sapıtmış bir toplulukla milletimiz karşı karşıyadır. Öyle ki, adamın biri,
Taksim meydanında gözlerini Atatürk Kültür Merkezine dikerek heykel misali
hareket etmeden ve konuşmadan durup da çapulcuları da kendisine uydurabiliyor
ise, bunların sapmayacağı anormallik olmadığı ortaya çıkmaktadır. Çünkü insan
değillerdir ve insan gibi muhakeme yetisinden uzak olup doğru ile yanlışı, iyi
ile kötüyü ayıramamaktadırlar. İkna için bir kelimeye dahi ihtiyaç duymayan bu
mühürlülerin davranışları aşikâr iken, insan vasfında tutulabilmeleri mümkün
müdür? Bir işaret, bir ses yahut bir hareket hayvanlardan daha aşağı
sapıklıklarına yeterlidir!
Ülke için en önemli olan güvenliktir.
Başbakan Erdoğan’ın polis gücünü arttırma ve daha yüksek seviyeye getirme
açıklaması fevkalade sevindiricidir. Ülkenin istikbali için polisin
salahiyetleri genişletilmeli ve suçlulara karşı mücadelelerinde asla sorumlu
tutulmamalıdır.
Unutmayınız ki çapulcu denen kesim, idrak
etmeden yoksun bulunmalarından Batı’daki gibi düşünce ve davranış hürriyetini
hak etmemektedirler. Bu sebeple Avrupa Birliğinin müktesebatına uyumlu
özgürlükler verilmesi, ülke adına yıkıcı bir felakettir.
Milletimizin yaşadığı Gezi Parkı
isyanlarının yol açtığı tahribatı hala giderebilmiş değiliz. Polisimiz halkın
mal ve can güvenliğini korumaya çalışırken hedef gösterilip suçlanmasını insan
olan hiçbir vicdan kabul edemez.
Başta Cumhurbaşkanı ve bazı hükümet
üyelerinin paniğe kapılarak güvenlik güçlerini durdurmak suretiyle isyanı 18
güne taşımaları, hem içeride hem de dışarıdaki zararları çoğaltmış, neredeyse isyancılara
teslim olmaya ramak kalmıştı.
Gerek vatan ve millet hasmı CHP ve BDP
vekillerinin gerek gazeteci ve sanatçıların gerekse ülke düşmanlarımız
haçlıların etkisinde kalarak çapulcu asileri halk manipülasyonuyla dayatıp
tolerans tanımamıza neden olmaları, iç çatışmayı tetikleyecek bir zaaftı.
Zihin ve kalbinde kötülük olmayan bir
insan, asla güvenlik güçlerinden ve kanunların yaptırımından çekinmez, bilakis
haklarının muhafazası teminat altına alınmalarında dolayı memnun olurlar. Ancak
kötülükle özdeşleşmiş çapulcular, özgürlük ve demokrasiyi maske yapıp polisten
ve caydırıcı yasalardan şikâyet ederler.
Milletin huzur ve güvenini bozan yahut
azmettirenlere karşı polise vur emri dahi verilmeli, yaptırımı çok ağır yasalar
çıkartılmalıdır. Aksi takdirde çapulcuları dizginleyebilmek imkânsızdır.
Adamın biri, mumyalaşmış ölü misali bir
binaya bakıyor, görenlerde hiçbir şey sormadan aynısını yapıyor. Sonra CHP
genel başkanı olacak zat da, o adama ve uyanlara şükranlarını sunuyor. Tencere-tava
çalın diyorlar, başlıyorlar tencere-tava çalmaya; korna çalın diyorlar, korna
çalıyorlar; yürüyün diyorlar, yürüyorlar; anırın diyorlar, anırıyorlar! Şimdi
bunlar insan mı ki, özgürlükleri mevzubahis olabilsin!
Sayın Başbakan Erdoğan! Etki altında
kalarak neredeyse ülkenin mahvına vesile olacaktınız. İnsana her türlü değeri
vermen, haklarını genişletmen ve alçakgönüllü olman erdemliktir ve iktidarın
vazgeçilemez görevidir. Ama insan olmayanlara insan muamelesi yaparsanız,
insanlığı öldürmüş olursunuz. Karşında CHP gibi bir belâ ve o belâdan
nemalanmaya çalışan BDP adlı bir terörist örgüt mevcuttur. Dolayısıyla etrafın
çepeçevre kuşatılmış durumdadır. Mutlaka polisi çok güçlendirmen, yetkilerini
arttırman ve aleyhlerine olabilecek her türlü isnattan korumalısınız. Acilen
yaptırımı ağır yasalar çıkartarak milleti güvence altına almalısınız. İçerdeki
ve dışarıdaki haçlıların kurduğu ittifaka karşı başkaca maddi bir kalkanınız
bulunmamaktadır. Müslüman milletimizin sabrına pek güvenmeyiniz! Bilmelisiniz
ki, o kadar kışkırtılmalarına rağmen size olan itimatlarından sokağa dökülüp
çapulculara hadlerini bildirmediler. İsyancıları halk, polisi düşman gören CHP ve
BDP zihniyeti, polisinde halk olduğunu perdelemeye çalışmaktadır. Polis, halkı
için vuruluyor, yaralanıyor, öldürülüyor, geriye dul ve yetimler bırakıyor,
tacize ve hakaretlere uğruyor, soruşturmalarla gözdağı veriliyor! Şüphesiz
yapılan saldırılara izin vermiyorsan da, suçluya karşı giriştiği mücadelede
ısrarla arkalarında durmalısınız. Bırakın polis devleti densin ama milletin
huzur ve güvende olsun! Asla provokatör vekillere, gazetecilere, sendikalara,
terör amaçlı barolara, hele sanatçı bozuntularına asla taviz vermeyin, güvenlik
güçlerini karşılarında ezdirmeyiniz. Eğer dahili hainleri kontrol altında
tutabilirseniz, harici düşmanların zarar verebilmeleri mümkün değildir.
İsyanlar başladığı an bastırılabilirse, ses getirebilmesinin önüne geçersiniz.
Şartlar ve çıkarlar ne olursa olsun, isyancılarla asla pazarlık yapmayınız.
Suçlulara karşı ne kadar sert olursanız, millet de o kadar saadete kavuşur!
“Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı
sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir!” Tevbe 73
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder