Başbakan Erdoğan’ın umut doğurarak Müslüman
milletimizi hem içeride hem de dışarıda hak ettiği güce ve itibara
kavuşturabilmek için başlattığı iktidar serüveninde kurduğu teşkilatın nefsi
düşkünlükleri, diğerlerinden farksız bulunmadığından ahlaken bir örnek teşkil
edememiş ve Müslüman milletimize 21. yüzyılda tarih yazdıramamışlardır.
İnanıyorum ki, Başbakan Erdoğan’ın kabul
edilemez hak ve adalet karşıtı hata ve yanlışlarının müsebbibi doğrudan
teşkilatı olup, cesaret ve kararlığını kırarak gerek Gezi Parkı gerek CHP
gerekse PKK’nın ulumalarına ve taraf toplamalarına nedendirler.
Partisini 12 yıldır tek başına iktidara
taşıyan Başbakan Erdoğan, ihlâs maskeli teşkilatı yüzünden Hakk’ın emrettiği
doğrultuda ilerleyememiş ve kabul etmekle zorlandığı yanlışlardan dolayı hem
kendini hem milletini hem de insanlığı zehirleyebilmiştir. Yanlışa hümanist
düşünce ve iktidarda kalabilme adına pirim vermiş, batılla hakikati
harmanlayarak ucube bir siyaset inşa etme mecburiyetinde kalmıştır. Çıkar tüm
değerleri tersyüz etmiş, Ak Partililik bir nas haline getirilerek kalplerde zikredilmeye
çalışılmıştır.
Başbakan Erdoğan, fevkalade hayati zaafı
olan ekonomi kalkınma ile insanların güvenini kazanabileceğini düşünmüş ama
kapitalistlerin dahi ‘çapulcuya’ dönüşebileceklerini hesaba katamamıştır. Çünkü
insanları ekonomiyle değil Allah’ın kuralarına bağlılıkla edinilecek adalet
şemsiyesiyle kalplerdeki önyargı, kin ve nefreti söndürebileceğini
düşünmemişti. İnsanların tek gıdası adalettir!
Halkının tamamını memnun edebilme hırsı
teşkilatını da tahrip etmiş, yaratıcı Allah’larına dahi asi olmuş insanları
ıslah edebilme düşüncesi, yanlışı meşrulaştırma delaletine götürmüştür. Allah’a
ve adalete çağrı yapmak yerine Ak Partiye çağrıda bulunulmuştur. Hikmetin
başını Allah ve kanunlarında aramayıp hümanist felsefeye kilitlenmesi,
azgınlara güç ve kuvvet kazandırmıştır.
PKK denen azılı İslam, namus ve insanlık düşmanı
bir barbar güruhu Kürt kökenli Müslüman kardeşlerimin haklarını savunan
temsilcileri olmakla tanıyıp çözüm süreci adına pazarlığa oturması, hiçbir
açıdan kabul edilebilir ve bağışlanabilir bir siyaset değildi. Oysa nefislerini
tatmin planları için heyecandan geceleri dahi uyumayarak tilki misali tetikte
bekleyen teşkilatı, gerçekten kendilerini Allah’a ve insanlığa adamış
olsalardı, Müslüman Kürt kökenli kardeşlerimizi PKK denen zalimden koparıp, güç
haline getirmek suretiyle zillete mahkûm olmamızı savuşturabilirlerdi. Ancak
onlar, “aman bir olay çıkmasın, harami
kazanımlarımıza halel gelmesin, saltanatımız sekteye uğramasın”
düşüncesiyle böbürlendikleri makamlarından kalkmayıp, Erdoğan’ın illerine
yaptıkları ziyaret esnasındaki yalakalıklarından başka insanlığa hiçbir yatırım
yapmamışlardır. Tıpkı deprem yahut Gezi Parkı isyanlarında olduğu gibi yıkılmakla
karşı karşıya olan makyajsı yatırımların insan fıtratı üzerinde bir yaptırımı
olmadığı aşikâr ise de, nefisleri bu gerçeği görmemekte inatlarını
sürdürmektedir.
Bunca belediye başkanı, en azında zihin ve
kalpleri iğfal edilen gençlerimize iş vermiş olsalardı, PKK toplayacak genç
bulamayacak, böylece çoğalmaları yerine zayıflayarak yok olup gideceklerdi.
Başbakan Erdoğan’ın Ak Parti başından ayrıldığı gün, Ak Partinin
cenaze namazının kılınacağı tartışılmazdır. Tamamını toplasanız bir çadıra bile
direk olamazlar!
Anamın ve babamın aleyhine dahi olsa adaletle
şahitlik ederim. Eğer Allah için çalışacağına yahut millet için çalışacağına
söz vermiş isen, nefsi hiçbir beklenti içinde olmamakla mükellefsin. Yeğenimin
eşi olacak zat, il başkan yardımcılığına yükselmekle ekonomik gelirindeki inanılmaz
değişikliği eleştirmeden geçemem. Ki, o zat, imkânsızlığından nikâhında dahi
yemek daveti verememişti. Ya şimdi! Farklı olanı gösterebilir misiniz?
Rahmetli babam, MNP’nin kurucularından ve
MSP’nin İstanbul il başkanıydı. Siyaseten o kadar dürüst, güçlü ve etkiliydi ki,
Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel dahi karşısında saygıyla eğilirdi. Kendini
İslam’a ve millete adamış olmasından amcalarımın ısrarla gücünden istifade etme
arayışlarına hiddetle karşı çıkar, Allah’ın ve kulunun razı olmayacağı hiçbir
fiilde yer almaz, kayırmacılığı ve fırsatçılığı haram bellerdi. Servetini
Müslüman yoksul öğrencilere harcamış, biz evlatlarına geriye hiçbir miras
bırakmamıştı. O dönem Başbakan Yardımcısı merhum Erbakan’ı İstanbul’a gelişinde
uçaktan almış ve Erbakan’a demişti ki, “Hocam, sen çok yalan söylüyor ve vaat ettiklerini yerine
getirmiyorsun; biz seni Allah rızası için destekliyoruz, bil ki yalanlarına
devam edersen, seni bırakırız” diyebilecek kadar imanlı, dürüst ve
mertti.
Dolaysıyla Başbakan Erdoğan yapayalnızdır.
Etrafı sömürücü, fırsatçı, korkak ve kendilerine uydurdukları dini anlayışla
haramı helal yapan uydurma fetvaların güdümündedirler. Ak Partililerin diğer
partililerden hiçbir ayrıcalığı bulunmamakta, din ve namus kimlikleri de yalnızca
bir maskedir.
Arkasında böyle bir teşkilatı olan Başbakan
Erdoğan’ın hak ve adaleti egemen kılabilme şansı yoktur. Ama Allah dilemiş ise,
yığınlara bile ihtiyaç duymaksızın takdirini gerçekleştirebileceği muhakkaktır.
Lakin fiyat etiketiyle dolaşan teşkilatını yaklaşan seçimlerde taltif edeceğine
sil baştan yapmalı, kendini doğruluğa, hakka ve adalete adamış cesur olanlarla
yenilemelidir. Kaşarlanmışlarla hedefe ulaşabilmesi imkânsızdır; aksi takdirde
daha çok PKK ve Gezi Parkı çapulcularıyla yüzleşmekten kaçamayacaktır. “En iyi
nasihat, iyi örnek olmaktır.” Malcom X
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder