25 Haziran 2013 Salı

Ak Parti teşkilatı Erdoğan’a ihanet etti!

Başbakan Erdoğan’ın umut doğurarak Müslüman milletimizi hem içeride hem de dışarıda hak ettiği güce ve itibara kavuşturabilmek için başlattığı iktidar serüveninde kurduğu teşkilatın nefsi düşkünlükleri, diğerlerinden farksız bulunmadığından ahlaken bir örnek teşkil edememiş ve Müslüman milletimize 21. yüzyılda tarih yazdıramamışlardır.

İnanıyorum ki, Başbakan Erdoğan’ın kabul edilemez hak ve adalet karşıtı hata ve yanlışlarının müsebbibi doğrudan teşkilatı olup, cesaret ve kararlığını kırarak gerek Gezi Parkı gerek CHP gerekse PKK’nın ulumalarına ve taraf toplamalarına nedendirler.

Partisini 12 yıldır tek başına iktidara taşıyan Başbakan Erdoğan, ihlâs maskeli teşkilatı yüzünden Hakk’ın emrettiği doğrultuda ilerleyememiş ve kabul etmekle zorlandığı yanlışlardan dolayı hem kendini hem milletini hem de insanlığı zehirleyebilmiştir. Yanlışa hümanist düşünce ve iktidarda kalabilme adına pirim vermiş, batılla hakikati harmanlayarak ucube bir siyaset inşa etme mecburiyetinde kalmıştır. Çıkar tüm değerleri tersyüz etmiş, Ak Partililik bir nas haline getirilerek kalplerde zikredilmeye çalışılmıştır.

Başbakan Erdoğan, fevkalade hayati zaafı olan ekonomi kalkınma ile insanların güvenini kazanabileceğini düşünmüş ama kapitalistlerin dahi ‘çapulcuya’ dönüşebileceklerini hesaba katamamıştır. Çünkü insanları ekonomiyle değil Allah’ın kuralarına bağlılıkla edinilecek adalet şemsiyesiyle kalplerdeki önyargı, kin ve nefreti söndürebileceğini düşünmemişti. İnsanların tek gıdası adalettir!
  
Halkının tamamını memnun edebilme hırsı teşkilatını da tahrip etmiş, yaratıcı Allah’larına dahi asi olmuş insanları ıslah edebilme düşüncesi, yanlışı meşrulaştırma delaletine götürmüştür. Allah’a ve adalete çağrı yapmak yerine Ak Partiye çağrıda bulunulmuştur. Hikmetin başını Allah ve kanunlarında aramayıp hümanist felsefeye kilitlenmesi, azgınlara güç ve kuvvet kazandırmıştır.

PKK denen azılı İslam, namus ve insanlık düşmanı bir barbar güruhu Kürt kökenli Müslüman kardeşlerimin haklarını savunan temsilcileri olmakla tanıyıp çözüm süreci adına pazarlığa oturması, hiçbir açıdan kabul edilebilir ve bağışlanabilir bir siyaset değildi. Oysa nefislerini tatmin planları için heyecandan geceleri dahi uyumayarak tilki misali tetikte bekleyen teşkilatı, gerçekten kendilerini Allah’a ve insanlığa adamış olsalardı, Müslüman Kürt kökenli kardeşlerimizi PKK denen zalimden koparıp, güç haline getirmek suretiyle zillete mahkûm olmamızı savuşturabilirlerdi. Ancak onlar, “aman bir olay çıkmasın, harami kazanımlarımıza halel gelmesin, saltanatımız sekteye uğramasın” düşüncesiyle böbürlendikleri makamlarından kalkmayıp, Erdoğan’ın illerine yaptıkları ziyaret esnasındaki yalakalıklarından başka insanlığa hiçbir yatırım yapmamışlardır. Tıpkı deprem yahut Gezi Parkı isyanlarında olduğu gibi yıkılmakla karşı karşıya olan makyajsı yatırımların insan fıtratı üzerinde bir yaptırımı olmadığı aşikâr ise de, nefisleri bu gerçeği görmemekte inatlarını sürdürmektedir. 
   
Bunca belediye başkanı, en azında zihin ve kalpleri iğfal edilen gençlerimize iş vermiş olsalardı, PKK toplayacak genç bulamayacak, böylece çoğalmaları yerine zayıflayarak yok olup gideceklerdi.

Başbakan Erdoğan’ın Ak Parti başından ayrıldığı gün, Ak Partinin cenaze namazının kılınacağı tartışılmazdır. Tamamını toplasanız bir çadıra bile direk olamazlar!

Anamın ve babamın aleyhine dahi olsa adaletle şahitlik ederim. Eğer Allah için çalışacağına yahut millet için çalışacağına söz vermiş isen, nefsi hiçbir beklenti içinde olmamakla mükellefsin. Yeğenimin eşi olacak zat, il başkan yardımcılığına yükselmekle ekonomik gelirindeki inanılmaz değişikliği eleştirmeden geçemem. Ki, o zat, imkânsızlığından nikâhında dahi yemek daveti verememişti. Ya şimdi! Farklı olanı gösterebilir misiniz?

Rahmetli babam, MNP’nin kurucularından ve MSP’nin İstanbul il başkanıydı. Siyaseten o kadar dürüst, güçlü ve etkiliydi ki, Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel dahi karşısında saygıyla eğilirdi. Kendini İslam’a ve millete adamış olmasından amcalarımın ısrarla gücünden istifade etme arayışlarına hiddetle karşı çıkar, Allah’ın ve kulunun razı olmayacağı hiçbir fiilde yer almaz, kayırmacılığı ve fırsatçılığı haram bellerdi. Servetini Müslüman yoksul öğrencilere harcamış, biz evlatlarına geriye hiçbir miras bırakmamıştı. O dönem Başbakan Yardımcısı merhum Erbakan’ı İstanbul’a gelişinde uçaktan almış ve Erbakan’a demişti ki, “Hocam, sen çok yalan söylüyor ve vaat ettiklerini yerine getirmiyorsun; biz seni Allah rızası için destekliyoruz, bil ki yalanlarına devam edersen, seni bırakırız” diyebilecek kadar imanlı, dürüst ve mertti.

Dolaysıyla Başbakan Erdoğan yapayalnızdır. Etrafı sömürücü, fırsatçı, korkak ve kendilerine uydurdukları dini anlayışla haramı helal yapan uydurma fetvaların güdümündedirler. Ak Partililerin diğer partililerden hiçbir ayrıcalığı bulunmamakta, din ve namus kimlikleri de yalnızca bir maskedir.


Arkasında böyle bir teşkilatı olan Başbakan Erdoğan’ın hak ve adaleti egemen kılabilme şansı yoktur. Ama Allah dilemiş ise, yığınlara bile ihtiyaç duymaksızın takdirini gerçekleştirebileceği muhakkaktır. Lakin fiyat etiketiyle dolaşan teşkilatını yaklaşan seçimlerde taltif edeceğine sil baştan yapmalı, kendini doğruluğa, hakka ve adalete adamış cesur olanlarla yenilemelidir. Kaşarlanmışlarla hedefe ulaşabilmesi imkânsızdır; aksi takdirde daha çok PKK ve Gezi Parkı çapulcularıyla yüzleşmekten kaçamayacaktır. “En iyi nasihat, iyi örnek olmaktır.” Malcom X 

Hiç yorum yok: