Gerek
Ergenekon, gerek Balyoz, gerek PKK, gerek DHKPC ve gerekse aydın maskeli
terörist grupların odak merkezi CHP’dir. Nerede bir ihanet, kaos, infial,
ayırımcılık ve asayiş sorunu var ise, orada kışkırtıcı CHP’li vekil ve
temsilcilerini görürsünüz.
CHP takipçisi olan malum terör örgütü PKK,
devlet ve milletine ihanet edip on binleri katleden CHP’nin diktatörlük kurma
başarısını rehber edinip isyana ve katliamlara kalkışarak inatla mücadelesini
sürdürmesi, CHP varlığının sürdüğü bir ülkede pek yadsınmamalıdır. CHP misali
kendilerinin de sonunda meşruiyet kazanacağını bilmektedirler.
Tarihe bakıldığında haçlılardan siyasi
destek alarak Osmanlı Devletini yıkan bir CHP ile günümüz haçlı destekli
PKK’nın izlediği yol birbirinden farklı değildir. Sonuçta haçlıların
desteklerindeki amaç, her ikisinin de İslam karşıtı olmaları ve kadim öçlerini
savaş meydanlarında mağlup edemedikleri Müslüman milletimizi birbirlerine
düşürerek yok ettirmektir.
Unutulmamalıdır ki, İstiklal savaşları
Osmanlı Devleti zamanında yapılarak ümmet bilinci içinde zaferlerle
sonuçlanmış, CHP’nin, adı Türkiye Cumhuriyeti olan diktatörlüğü kurmasıyla
günümüze değin hiçbir savaş yapılmamış, Müslüman Türk milletini Anadolu’da yok
etmeye veya Asya steplerine sürmeye ant içmiş haçlı ittifak, sanki hedeflerine
ulaşmışçasına bırakın savaşı sürdürmeyi, dost olabilmişlerdi. Oysa tarihte
haçlılar asla durmamış, her yenilgilerinde daha saldırgan olmuşlardı. Malum dizbağı
nişanı, İngilizleri Çanakkale’de hezimete uğratıp güneşlerini batırmamız
akabinde CHP’ye verilmesi, sanırım başka bir kanıta ihtiyaç duyulmayacak
netliktedir. Hele 1938 yılında İstanbul’a gelen İngiliz Kral VII.
Edward’ın beyaz pazenine bacasından kurum döktüğü iddiasıyla o
meşhur Ertuğrul gemisinin cezalandırılarak hurdaya gönderilmesi, İngilizlere
apaçık bir diz çöküştü. Ki, o Ertuğrul gemisi, Çanakkale’de zafer yazan şehit
ve gazilere cephane taşımış, dolayısıyla Çanakkale zaferinin ve şehit
kanlarının simgesi olmuştu. Ancak din ve vatanları uğruna şehit düşenlerin
yakınlarını ve savaştan çıkan gazileri haçlı devrimler adına katleden CHP,
neden Ertuğrul gemisini de hurdaya atmakta çekince taşımış olsun ki? Ne acıdır
ki, bugün, Ermeni veya Rumların yaptıkları dökük evlere tarihi yapılar
mazeretiyle bir boya dahi yaptırılmayabilinmektedir.
CHP Diktatörlüğünün manipüle edilmiş olan
adı Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan itibaren yapılan tüm darbeler, ki 12
Eylül de olmak üzere CHP adına yapılmış, ancak 12 Eylül darbesinin CHP’yi de
kapsaması çıkacak isyanı bloke edebilmek için gözbağı bir taktiği olup, büyük
bir kesimce yemlenebilmişti.
CHP gibi vatanın ve milletin ruhuna göz
dikmiş azılı bir düşman ile vatanın bir parçasına göz dikmiş PKK düşmanı
kıyaslanıldığında, ruhsuz bir bedenin ölü olması misali şeytanın Azrail’i CHP’nin
çok daha vahim bir bela olduğu tartışılmazdır.
Hiç boş durmuyor! Dün Silivri ve Çağlayan
adliyelerindeki saldırıları, tarihin haçlı saldırılarını canlandırmış, bitmek
tükenmez Müslüman millet düşmanlığını bir kez daha deşifre etmiştir. Ayrıca düne
kadar kendi adlarına karar veren yargının milletle bütünleşmesi akabinde isyan
etmeleri ve mahkemeleri hedef almaları, tipik bir diktatörlüğün benliğidir.
Lüt Kavminin reenkarnesi konumunda olan
CHP, toplum ahlakını sabote edebilmek için lezbiyen ve homoseksüellerin
sorunları olduğu iddiasıyla ahlak abidesi toplumuza zehir şırıngalama cüretini sürdürebilmektedir.
Herhalde yıllardır kangren haline getirdikleri başörtüsü yahut milleti
ilgilendiren sorunlar için çaba gösterecek değiller ya!
Böylece teröristlerin odağı olmaları yanı
sıra ahlaksızlığında merkezi durumundadırlar.
CHP, hem maddi hem de manevi açıdan öyle
bir terör örgütüdür ki, yanında PKK gölge boyutundadır. Her ne kadar millet olarak PKK’ya kilitlenmiş
isek de, vatanın ve milletin ruhunu kabzedecek CHP’ye duyarsız kalmamızdan
vatanın bir parçasını kurtaralım diye topyekûn yok olmaya kalkışmaktayız. Şeytandan değil de gölgesinden sakınan bir toplum;
gözleri kör, kulakları sağır ve kalpleri mühürlenmiştir.
PKK’yı doğurarak bugünlere getiren CHP’nin
ihanetsi tarihi ve işledikleri bağışlanamaz suçların bedelini ödememesi ve
hesap vermemesidir. Atatürk’ün kurucuları olması her türlü düşmansı
faaliyetlerine dokunulmazlık kazandırmış, CHP’nin hainliği Atatürk’le kamufle
edilmiştir.
Yaldızlı sözlerle barış, sevgi, tahammül ve
erdemliği ortadan kaldıran CHP, yığınları isyana teşvik ederek Türkiye’deki
insanlığı tüketmiştir.
Şüphe yoktur ki, PKK bir düşmandır ve adil
bir barış temelinde ıslah olabilmesi mümkün değildir. Ancak CHP daha da
beteridir. Zaten CHP fitnesi olmadan Türkiye’de ayrılıkçı bir gruba rastlanmaz
ve asayiş sorunu yaşanmaz. CHP, fıtratı gereği sabrın hasmı olmasından halkı
ayaklandırmaktan öte hiçbir amaç taşımamaktadır. Zaten şeytanın misyonu da aynı
değil midir?
Nefisleri azdıran özgür ve refah hayat
vaatleriyle süslü ve yaldızlı ifadeleri ustalıkla işleyen CHP, şeytanın
taktiğiyle hatta onu dahi geçerek iktidarı ele geçirmeye çalışsa da, Allah’ın
milletimize duyduğu merhametten fırsat yakalayamamakta, düştüğü bataklıktan
çıkmak bir yana, daha da gömülmektedir. Kalbinde gizlediklerini destek veren
halk bilmese de, yaratıcıları onları muhafaza etmektedir.
CHP’nin övüldüğü ve ana muhalefet konuma getirildiği
bir ülkede, bundan böyle PKK düşmanına hiçbir eleştiri getirmeyecek, daha
beteri meşrulaştırılırken gölgesine değinmeyeceğim.
Artık milletimiz muhakemeye gitmek ve
vicdanlarındaki adil yargıyı yapmak zorundadır. CHP’nin barındığı bir diyarda
PKK’nın dizginlenmesi hiçbir fayda getirmeyecektir.
Kitlesel olarak peşine düşerek
saygı ve güven duyulan CHP gerçeğini idrak edemeyen bir toplum, karanlık dehlizlere
atılmayı hak etmektedir.
Oysa
CHP’nin süslü ve yaldızlı abartılarına kanıp şovları etkisi altında kalarak
birkaç dakikalık sorguya zahmet edebilmiş olsalardı; cambazı seyrederken vatanlarından,
mallarından ve canlarından olabilecek bir tehlike ve tehdit yaşamayacaklardı.
“Biz onlara birtakım arkadaşlar musallat
ettik de onlar önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü
gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinler ve insanlar için (uygulanan) azap onlara da gerekli
olmuştur. Kuşkusuz onlar hüsrana düşenlerdi.” Fussilet 25
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder