19 Şubat 2013 Salı

CHP fitnesinde terör durdurulamaz…


Gerek Ergenekon, gerek Balyoz, gerek PKK, gerek DHKPC ve gerekse aydın maskeli terörist grupların odak merkezi CHP’dir. Nerede bir ihanet, kaos, infial, ayırımcılık ve asayiş sorunu var ise, orada kışkırtıcı CHP’li vekil ve temsilcilerini görürsünüz.

CHP takipçisi olan malum terör örgütü PKK, devlet ve milletine ihanet edip on binleri katleden CHP’nin diktatörlük kurma başarısını rehber edinip isyana ve katliamlara kalkışarak inatla mücadelesini sürdürmesi, CHP varlığının sürdüğü bir ülkede pek yadsınmamalıdır. CHP misali kendilerinin de sonunda meşruiyet kazanacağını bilmektedirler.

Tarihe bakıldığında haçlılardan siyasi destek alarak Osmanlı Devletini yıkan bir CHP ile günümüz haçlı destekli PKK’nın izlediği yol birbirinden farklı değildir. Sonuçta haçlıların desteklerindeki amaç, her ikisinin de İslam karşıtı olmaları ve kadim öçlerini savaş meydanlarında mağlup edemedikleri Müslüman milletimizi birbirlerine düşürerek yok ettirmektir.

Unutulmamalıdır ki, İstiklal savaşları Osmanlı Devleti zamanında yapılarak ümmet bilinci içinde zaferlerle sonuçlanmış, CHP’nin, adı Türkiye Cumhuriyeti olan diktatörlüğü kurmasıyla günümüze değin hiçbir savaş yapılmamış, Müslüman Türk milletini Anadolu’da yok etmeye veya Asya steplerine sürmeye ant içmiş haçlı ittifak, sanki hedeflerine ulaşmışçasına bırakın savaşı sürdürmeyi, dost olabilmişlerdi. Oysa tarihte haçlılar asla durmamış, her yenilgilerinde daha saldırgan olmuşlardı. Malum dizbağı nişanı, İngilizleri Çanakkale’de hezimete uğratıp güneşlerini batırmamız akabinde CHP’ye verilmesi, sanırım başka bir kanıta ihtiyaç duyulmayacak netliktedir. Hele 1938 yılında İstanbul’a gelen İngiliz Kral VII. Edward’ın beyaz pazenine bacasından kurum döktüğü iddiasıyla o meşhur Ertuğrul gemisinin cezalandırılarak hurdaya gönderilmesi, İngilizlere apaçık bir diz çöküştü. Ki, o Ertuğrul gemisi, Çanakkale’de zafer yazan şehit ve gazilere cephane taşımış, dolayısıyla Çanakkale zaferinin ve şehit kanlarının simgesi olmuştu. Ancak din ve vatanları uğruna şehit düşenlerin yakınlarını ve savaştan çıkan gazileri haçlı devrimler adına katleden CHP, neden Ertuğrul gemisini de hurdaya atmakta çekince taşımış olsun ki? Ne acıdır ki, bugün, Ermeni veya Rumların yaptıkları dökük evlere tarihi yapılar mazeretiyle bir boya dahi yaptırılmayabilinmektedir.

CHP Diktatörlüğünün manipüle edilmiş olan adı Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan itibaren yapılan tüm darbeler, ki 12 Eylül de olmak üzere CHP adına yapılmış, ancak 12 Eylül darbesinin CHP’yi de kapsaması çıkacak isyanı bloke edebilmek için gözbağı bir taktiği olup, büyük bir kesimce yemlenebilmişti.

CHP gibi vatanın ve milletin ruhuna göz dikmiş azılı bir düşman ile vatanın bir parçasına göz dikmiş PKK düşmanı kıyaslanıldığında, ruhsuz bir bedenin ölü olması misali şeytanın Azrail’i CHP’nin çok daha vahim bir bela olduğu tartışılmazdır.

Hiç boş durmuyor! Dün Silivri ve Çağlayan adliyelerindeki saldırıları, tarihin haçlı saldırılarını canlandırmış, bitmek tükenmez Müslüman millet düşmanlığını bir kez daha deşifre etmiştir. Ayrıca düne kadar kendi adlarına karar veren yargının milletle bütünleşmesi akabinde isyan etmeleri ve mahkemeleri hedef almaları, tipik bir diktatörlüğün benliğidir.

Lüt Kavminin reenkarnesi konumunda olan CHP, toplum ahlakını sabote edebilmek için lezbiyen ve homoseksüellerin sorunları olduğu iddiasıyla ahlak abidesi toplumuza zehir şırıngalama cüretini sürdürebilmektedir. Herhalde yıllardır kangren haline getirdikleri başörtüsü yahut milleti ilgilendiren sorunlar için çaba gösterecek değiller ya!

Böylece teröristlerin odağı olmaları yanı sıra ahlaksızlığında merkezi durumundadırlar.
CHP, hem maddi hem de manevi açıdan öyle bir terör örgütüdür ki, yanında PKK gölge boyutundadır.  Her ne kadar millet olarak PKK’ya kilitlenmiş isek de, vatanın ve milletin ruhunu kabzedecek CHP’ye duyarsız kalmamızdan vatanın bir parçasını kurtaralım diye topyekûn yok olmaya kalkışmaktayız. Şeytandan değil de gölgesinden sakınan bir toplum; gözleri kör, kulakları sağır ve kalpleri mühürlenmiştir.

PKK’yı doğurarak bugünlere getiren CHP’nin ihanetsi tarihi ve işledikleri bağışlanamaz suçların bedelini ödememesi ve hesap vermemesidir. Atatürk’ün kurucuları olması her türlü düşmansı faaliyetlerine dokunulmazlık kazandırmış, CHP’nin hainliği Atatürk’le kamufle edilmiştir.
Yaldızlı sözlerle barış, sevgi, tahammül ve erdemliği ortadan kaldıran CHP, yığınları isyana teşvik ederek Türkiye’deki insanlığı tüketmiştir.

Şüphe yoktur ki, PKK bir düşmandır ve adil bir barış temelinde ıslah olabilmesi mümkün değildir. Ancak CHP daha da beteridir. Zaten CHP fitnesi olmadan Türkiye’de ayrılıkçı bir gruba rastlanmaz ve asayiş sorunu yaşanmaz. CHP, fıtratı gereği sabrın hasmı olmasından halkı ayaklandırmaktan öte hiçbir amaç taşımamaktadır. Zaten şeytanın misyonu da aynı değil midir?

Nefisleri azdıran özgür ve refah hayat vaatleriyle süslü ve yaldızlı ifadeleri ustalıkla işleyen CHP, şeytanın taktiğiyle hatta onu dahi geçerek iktidarı ele geçirmeye çalışsa da, Allah’ın milletimize duyduğu merhametten fırsat yakalayamamakta, düştüğü bataklıktan çıkmak bir yana, daha da gömülmektedir. Kalbinde gizlediklerini destek veren halk bilmese de, yaratıcıları onları muhafaza etmektedir.

CHP’nin övüldüğü ve ana muhalefet konuma getirildiği bir ülkede, bundan böyle PKK düşmanına hiçbir eleştiri getirmeyecek, daha beteri meşrulaştırılırken gölgesine değinmeyeceğim.
Artık milletimiz muhakemeye gitmek ve vicdanlarındaki adil yargıyı yapmak zorundadır. CHP’nin barındığı bir diyarda PKK’nın dizginlenmesi hiçbir fayda getirmeyecektir.
           
Kitlesel olarak peşine düşerek saygı ve güven duyulan CHP gerçeğini idrak edemeyen bir toplum, karanlık dehlizlere atılmayı hak etmektedir.

Oysa CHP’nin süslü ve yaldızlı abartılarına kanıp şovları etkisi altında kalarak birkaç dakikalık sorguya zahmet edebilmiş olsalardı; cambazı seyrederken vatanlarından, mallarından ve canlarından olabilecek bir tehlike ve tehdit yaşamayacaklardı.

“Biz onlara birtakım arkadaşlar musallat ettik de onlar önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinler ve insanlar için (uygulanan) azap onlara da gerekli olmuştur. Kuşkusuz onlar hüsrana düşenlerdi.” Fussilet 25

Hiç yorum yok: