Yeni yıla girmenin ahenk ve coşkusunu kutlamayarak
tamamen şer ve kötülüklerden arınmış dileklerde bulunmayanların vah hallerine!
Tanrılı tanrısız, dinli dinsiz tüm dünyanın
huzur, barış, sağlık, refah ve musibetsiz bir yıl için düzenlenen küresel jübilelere
inançlarından ötürü katılmayan muttaki Müslümanları yeni yılda karanlık mı
beklemektedir?
Yaratıcı Tanrı inancını reddeden ateistler,
Tanrı inancını kabul edip peygamber ve dinleri reddeden deistler, Tanrı olarak
Allah’ı, peygamberleri ve dinleri kabul edip tek ve hak din olarak İslam’a iman
etmiş Müslümanların topyekûn yeni yıl ile ilgili sevinç, beklenti ve dilekleri
öylesine bir paradoks içermektedir ki, dilenilen
dileklerin kimin tarafından yerine getirileceği muamması, zıt inançlıları tek
çatı altında toplayabiliyor ise, fevkalade vahim bir çelişki ortaya çıkmaktadır.
Dileğin yahut dilemenin anlamı iradedir.
Mutlak İrade karşıtları her ne kadar iradeleriyle yazgılarına karşı üstün
gelebilecekleri sanısıyla dilekte bulunsalar da, Müslümanların Allah’ın ‘o
kitapta’ yazdığı kaderi değiştirebilecekleri dilekleri, iman ile inkâr arasında
tereddüt yaşayan münafıklara dönüşmelerine neden olmaktadır. Sözde Allah, özde nefsi
iradeyi savunanların ateistlerden ne farkı vardır?
Oysa Müslümanlar, Allah ve Resulüne
imanları doğrultusunda kadere de teslim olmuş olmalarından hayır ve şerri yani düaliteyi
kabullenip Allah’tan gelen herhangi bir şer yahut musibeti dışlamayarak sabır
talebinde bulunmaları gerekirken; tıpkı ateist, deist, Hıristiyan ve Yahudiler
misali sapkın düşüncelerle aynı doğrultuda dilek paylaşımları, harmanlaştırılan
düşünce ve inançların nasıl özü zehirlediğini kanıtlamaktadır.
Allah’ın
yazdığından bir başkasının insanlara erişmeyeceği aşikârken; herhangi bir irade, dilek veya beşerin yazılanı değiştirebilme gücü olabilir mi?
“De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla
erişmez. O bizim mevlamızdır. Onun için müminler yalnız Allah'a dayanıp
güvensinler.” Tevbe 51
Ateist, deist, Hıristiyan ve Yahudilerin
inançları gereği kaderlerinin kendi iradelerinde olduğu itikatlarına karşın
Müslümanların kader sahibi olarak Allah’a iman etmiş olma söylemleri,
davranışta hiçbir farklılık oluşturmamaktadır. Sonuçta sözdeki inançları ne
olursa olsun nefisleri galebe çaldıracak benliksi bir iradeden vazgeçememeleri,
sözle özdeki samimiyetsizliği ve tutarsızlığı da açığa çıkarmaktadır.
Müslümanların dilekte bulunup yeni yıla
girmekle haklarında yazılmış menfi kaderlerinin nefislerini mutlu kılacak bir
değişime uğrayacak beklentileri, gerçekten iman etmiş olmadıklarını
kanıtlamaktadır. Dünya ile ahiret yaşamının ayrıcalığını ve önemini idrak
edememiş Müslüman kimlikler, tıpkı diğerleri gibi cenneti dünyada tatmak isteyerek
ahireti hiç değere tabi tutmamaktadırlar.
Hâlbuki Allah, dünya hayatının bir oyun,
oyuncak, övünme ve aldatmadan ibaret olduğunu buyurmuş, asıl hayatın ahiret yurdu
olduğunu birçok ayetinde vurgulamıştır. Dolayısıyla dünyadaki musibet ve acılara
sabretmek yerine kaçınanların ahiretteki akıbetlerini umursamamaları, gizli inkârsal
boyutlarını da ortaya koymaktadır.
Yeni yıla girmekle dilenilen onca istem,
karşılık bulabilecek mi? O dilekleri insanlar mı, yoksa Allah mı yerine
getirecek? Tamamen kötülük ve felaketlerden arındırılmış bir dünya mı oluşacak?
Düalite son mu bulacak? Yeni yıl, dilekte bulunanların kaderlerinin yeniden
yazılacağı bir dönem mi olacak?
Yoksa Allah, kişi veya toplum hakkında yazdığı
menfi kaderlerii mi değiştirecek? Hiçbir nefis, aleyhine olan herhangi bir acı,
kayıp, hastalık ve felaketi dilemeyeceği halde; neden sahipleniyor? Neden insan,
iddia ettiği özgür iradesiyle şerri değiştirip hayrı üstün getiremiyor?
“Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve
gizli) kalmaz. Bundan daha küçüğü ve
daha büyüğü yoktur ki apaçık kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın.”
Yunus 61
“Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı,
yalnızca Allah'ın üzerinedir. Allah o canlının durduğu yeri ve sonunda
bırakılacağı mekânı bilir. (Bunların) hepsi açık bir kitapta (levh-i
mahfuz'da) dır.” Hud 6
“Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza
gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta
yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır.” Hadid 22
Özellikle
şahsım; yeni yıla girerken hiçbir dilekte bulunmamış, kutlamalara katılmamış,
şans oyunlarına itibar göstermemiş, eğlencelerle sevinç gösterisinde
bulunmamış, barış, mutluluk ve sağlık gibi pembe bir beklenti içine girmeyerek
önceki yıllardan farksız bir umursamazlıkla yeni yıla (!) girmiş bulunmaktadır.
Acaba beni nasıl bir akıbet bekliyor? Yılbaşını
gereği gibi sevinç içinde kutlayıp dileklerde bulunanları refah bir hayat, beni
cehennemsi bir yaşam mı bekliyor?
Eğer dilekleri
Allah yerine getirecek ise; Allah, haram kıldığı eylemleri yapanların dileklerini
kabul edip yardım ve destekte bulunur mu?
Yok, eğer insanlar
iradeleriyle şer ve musibetleri engelleyecek ise; her yıl yenilenen dilekleri
yerine getirememelerinin sebebi nedir? Neden diledikleri barış, huzur,
zenginlik ve sağlıkta mutlak bir başarı elde edemiyorlar? İradelerini çerçöpe
çeviren güç kimdir? Neden aleyhlerindeki müdahaleyi engelleyemiyorlar? Eğer bir
kısmı dileklerine kavuşabilmiş ise, bu kendi iradelerinden mi, yoksa Allah’ın
önceden yazdığı kaderlerinden midir? Eğer
kendi iradelerinden ise, başarılı iken neden başarısızlığa uğrayarak sabun
köpüğü misali yok olup sürünüyor, akılılarken sefillere dönüşüyorlar?
Ahiret hayatına iman ettiklerini öne sürenlerin hiç ölmeyeceklermiş
gibi dünya nimetlerine hırsları nasıl bir ikilemdir?
Binlerce yıldır
yaşam süren insanoğlu, onca ilim, bilim, teknoloji, gelişim ve iktidarlarına
rağmen, neden diledikleri düalitesiz bir düzen kuramadılar ve ne kadar can
yakan olaylar var ise sahiplenmekten kurtulamadılar?
Eğer iddia
ettikleri özgür iradeleri ve iktidarlarıyla kötülükleri aşamayıp barış, iyilik
ve güzeli mukim kılamıyorlar ise, ahkâm kestikleri varlıkları ne işe
yaramaktadır?
Yaratıcı Allah’ın
dilemesine izin vermediği bir şeyi dileyebileceğini sanan asilerin hüküm
sürmesinden dolayı dünya, zilleti yaşamıyor mu?
“Sizler
ancak Rabbinizin dilemesi (izin vermesi) sayesinde (bir şeyi) dileyebilirsiniz. Şüphesiz Allah her şeyi
bilendir, hikmet sahibidir.”
İnsan 30
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder