Zindandaki
PKK’lıların şovsal açlık grevleri fayda etmeyince terörist vekillerin
sahneledikleri gösteri, kahkahayla izlenecek tiyatrodan farksızdır. Onlar rol
kesen öyle kahpedirler ki, açlık grevlerini dahi pazarlığa tabi tutarak, leşsi
bedenlerinden düşmanları devleti sorumlu tutabilecek kadar alçaktırlar.
Başarılı olamazlar ise, sıra üç başlı köpek
Öcalan’a mı gelecek? Ancak uğruna ölenlerle tokalaşmayı dahi otoritesine
tecavüz gören Öcalan gibi bir tanrının açlık grevi, kendilerince mevzubahis
olmamaktadır. Geçmişteki Firavunlar bırakın tokalaşmayı, yüzlerini dahi
göstermezlerdi. En azından Öcalan, Firavunlar gibi iğrenç cemalini göstermekten
kaçınmıyor. Ne mutlu PKK’lılara!
Müslüman milletimizi terörizmle
sindiremeyen PKKBDP’nin saldırıları, mitingleri, yürüyüşleri ve haçlı efendilerinin
destekleri hedeflerine ulaşmada yeterli olmayınca, çareyi vicdanları
tetikleyeceklerini sandıkları açlık grevi gibi şeytansı hilelere başvurmakta
bulmuş ama onu dahi şova dönüştürdüklerinden etkili ve inandırıcı olamamaktadırlar.
Oysa güttükleri ideal
içten olsaydı, başta Öcalan olmak üzere vekillerin tamamı toplu intihar yapar,
dolayısıyla yığınlarını teşvik edici fedakârlıkları ikna edici olurdu.
Hem özgürlük adına yaptıkları isyanı ve katliamları
savunur hem de özgürce yaptıkları açlık grevinde olası bir ölümden iktidarın
sorumlu olacağını öne sürerler. İktidar mı onlara açlık grevi yaptırmaktadır?
Açlık grevi ve doğabilecek sonuçlarında bile cesur davranmayıp özgürlüklerini
kıyasıya savaştıkları iktidara ipotek eden sürü, neyin özgürlük mücadelesini
vermektedir? Madem özgürlük mücadelesi veriyorlar, ödeyecekleri bedelde
iktidarı sorumlu tutmaları apaçık bir çelişki değil midir?
Müzakere ve pazarlığa hazır bir güruhun her
ne kadar yaptırım gücü bulunmasa da, olabilecek tepkilerden korkan bir
hükümetin iktidarsızlığı, hem milleti hem de devleti zillete mahkûm etmektedir.
Eğer özgürce intiharı seçen sapkın bir
terör örgütünden devlet sorumluysa, teröristlerce öldürülen sokaktaki
vatandaşın mal ve can güvenliklerinden kim sorumludur? Devlet, anayasa gereği
vatandaşın mal ve can emniyetinden yükümlü ve teröristleri cezalandırmakla
hükümlü değil midir? Vatandaşı katleden teröristlerin açlık grevlerine
gösterilen hassasiyet, neden sadık vatandaşlara duyulmuyor? Acaba ilgi görebilmek için terörist mi olmak
lazım?
Ne zaman ki şantaj, tehdit ve savaştan kaçınılmaz, o zaman azgınlar
kaçıp sığınacak yer ararlar!
Sürdürdükleri mücadelede yenilgiye
uğrayanların siperlendikleri kamuflaj, açlık grevleri ve benzeri manipülâsyonlardır.
En güçsüz hayvanların dahi başvurmadıkları bu acizlik, PKKBDP denen terör örgütünün
ne kadar sefil olduğunu ortaya koymaktadır. Meydanı boş bulup halkı acımadan
tepelemeye kalkan Ergenekon ve Balyozcular da, sonunda “aman” dileyip merhamet aramadılar mı? Ne yazık ki devasa büyütülüp
tehdit haline dönüştürülen PKKBDP; devletin korkaklığından, demokrasi
abartısından ve insan olmayanlara insan muamelesi yapılmasındandır.
Nasıl bir devlet, halkını yıllarca katleden
teröristlere özgürce seçtikleri açlık grevlerinin durdurulması için pazarlık
yapabilir ve taleplerini karşılama yoluna gidilebilir? Yoksa daha çok insan
öldürmeleri için mi? Ayrıca bu müdahale, aynı zamanda özgür yaşam, düşünce,
davranış ve karar alma iradesine de açık bir darbedir. Bırakın aç kalsınlar; bırakın şovlarını sürdürsünler; bırakın
sürünsünler; bırakın ölsünler; bırakın yaptıklarının bedelini kahrolarak
ödesinler!
Hükümet kendini ne zannediyor ki, kötüyü
kendine tanrı edineni korumaya kalkışıyor?
“Kötü duygularını kendisine tanrı edinen
kimseyi gördün mü? Sen ona koruyucu olabilir misin?” Furkan 43
İktidarın verdiği her taviz; taleplerini
yerine getirmek bir tarafa, müzakeresi dahi teröristleri şımartıp cüretkârlaştırmakta,
hiçken muhatap yaptırmaktadır. PKK’nın dayattığı her hangi bir talep insani de
olsa kabul görmemelidir. Geçmişte olduğu gibi taleplerini kuvvetleriyle elde
ettikleri propagandasıyla nasıl etkinleşip güçlendikleri malumdur. Bütün
bunlara rağmen hükümetin pazarlığa oturması, ihanet değil de nedir?
“Korkuya yer vermeyen bir devlette, kanunlar hiçbir zaman gerekli saygıyı
görmezler
” Sophokles
Taleplerinin yıllarca katlettikleri millet
karşıtı mücadelelerinin talepleri olduğunu tekrarlayan terörist vekillere boyun
eğen devlet, şehit olan binlerce yiğidin ve geriye bıraktıkları onbinlerce dul
ve yetimin hesabını nasıl verecektir? Diledikleri
gibi eylem yapan ve cüretkâr taleplerde bulunabilen PKKBDP’nin kanun tanımaz
hoyratlıklarının sorumlusu devlet değil de kimdir?
Her Türk vatandaşının yaşadığı sorunları
şüphesiz Müslüman Kürt kökenli vatandaşlarımız da yaşamaktadır. Ancak PKKBDP’yi
Kürtlerin temsilcisi yapma tuzağına düşen hükümet, PKK’nın taleplerini Kürtler
lehine bir talepmiş yanlışlığına düşmesinden PKKBDP meşrulaşmıştır. Dolayısıyla
tıpkı Ergenekon ve Balyoz terör örgütlerinin Türkleri sömürmeleri gibi, PKKBDP’nin
de Kürtleri sömürmesine fırsat kazandırılmıştır.
PKK sorununu Kürt sorunu kabul eden bir
anlayışın barış getirebilmesi ve hakları uzlaştırabilmesi mümkün değildir.
Bilinmelidir ki, yıllardır yaşanan acılar ve süregelen ölümler daha da
şiddetlenecek, Türkler ve Kürtler saflara ayrılarak kıyasıya savaşacaktır. PKKBDP’ye gösterilen her iyi niyet, Türkiye’nin
sonunu getirecektir.
BDP’nin grup olarak açlık grevine
başlayacağı kararı, sonunda ölüme sebebiyet verecek ise fevkalade sevindiricidir.
Devletin yapamayıp milletine bela ettiği teröristlerin kendilerini imha etmesi,
Allah’ın bir lütfüdür. Ancak amaçlarının intihar değil şantaj odaklı bir
dayatma olduğu cezaevlerindeki kölelerden anlaşılmaktadır.
Açlık grevleriyle beraber oluşturmaya
çalışacakları kaosla, her nerede miting, yürüyüş ve eylem düzenlerlerse;
devleti devlet yapan kararlılık ve otoriteyle en sert tedbirler alınmalı, kendilerince
eylemlerini haklı sayıp meşru, insani ve hukuki ilan eden teröristlere müsamaha
gösterilmemelidir ki, devletin iktidar olduğu kanıtlansın.
Bu sebeple anadilde savunma hakkı tamamen
bir manipülasyon olup, PKK’ya devlet olmayı sağlayacak bu tasarıdan
kaçınmalıdır. Demokrasi ve insani gerekçelerle yularını PKK’ya kaptıran
devletin terörist taleplerine karşılık vermesi, teslimiyetin ta kendisidir.
“Bir devleti
kurmak için bin sene ister, yıkmak içinse bir saat yeter.” Lord Byron
Herkim açlık grevleri adına PKKBDP şeytan
tuzağına destek verir ve sahiplenirse, yaşamak için Türkiye’den kaçmalıdırlar. Açlık
grevleri ciddiye alınarak tanınacak herhangi bir taviz, sorunları çözmeyeceği
gibi daha da azdıracak ve telafisi mümkün olmayacak felaketlere yol açacaktır.
PKKBDP’nin isyanı kesinlikle Kürtler adına
değil Türkiye’yi parçalayıp gücünü kırmak isteyen haçlılar adınadır.
Dolayısıyla PKKBDP’nin öne sürdüğü talepler, haçlıların cephe yıkma topları olup, işgalleri
için altyapı hazırlıklarıdır. Günü kurtarma yanlışlığında bulunma gafleti
gösteren hükümet, istikbali muhakeme edebilseydi tek bir PKKBDP’li bırakmaz,
yok olacak bir Türkiye ve ölecek milyonları elem edinerek başlarına binerdi.
Terörist
canilerin, adı barış ve demokrasi olan şemsiyelerle kadim bir milleti nasıl yok
edeceğine ömrü yetenler şahit olacaktır.
Sanki devlet, hükümet değil de PKKBDP’miş
gibi eylemlerinde ısrarcı ve kararlı olmaları sonun
işaretidir.
“Halkını tüketen devletlerin kendileri de tükenir.” Platon
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder