CHP’nin haksızlık ve adaletsizliğe karşı
mücadele sonunda elde edilecek rahmani bir barışı değil de kötülüğün
boyundurukluğuna girilecek şeytani bir barış dilini kullanması, apaçık bir iblis
misyonerliğidir.
İnsanlığı yok etmek için var gücüyle savaşan
şeytan takipçilerinin katliam ve zorbalıklarını desteklercesine savaşsız yani
silahsız bir barış talebi, kötülüğün tutsaklığına razı olmaktan başka bir şey
değildir. Muhakeme edebilen ve vicdanı olan şerefli bir insan, altın prangalar
altında yaşamaktan ise ya ölür ya da demir prangaları insanlık adına onur
telakki eder. Dolayısıyla iyilik, kendini Allah’a
ve insanlığa adayan şühedanın mübarek kanlarıyla sağlanan eşsiz bir
mücadeledir.
CHP’nin Ermeni köklü şeytan dostu genel
başkanı, amansız-zalim teröristleri hümanist manipülasyonuyla “Terörü bitirmek silahla olmaz” sözleri,
yaşayabilmek için teröristlere ve emperyalistlere teslim olunmasına salık
vermektedir. Pkk’lı teröristlerin olmazsa olmaz şartları bağımsız bir devlet ve
Apo’nun salıverilmesi gibi öncelik taşıdığı aşikârken; nasıl bir uzlaşmayla terörü
bitirebileceğini düşünüyor. CHP’nin amacı terörü bitirmek değil, milleti teröre
teslim etmektir.
Vicdanları doğrayan terörist ve emperyalist
canavarların kıyımlarını durdurabilmek için teslimiyeti barışla özdeşleştiren
şeytan dostu Kılıçdaroğlu, bağımsızlık adına İstiklal Savaşlarında verilen
mücadelelere de “Terörden yani savaştan
bu insanlar çok çekti, bitirmemiz lazım, bitirmek silahla olmuyor” ifadeleriyle nasıl karşı olduğunu
kanıtlamaktadır. Kötülüğün hükmettiği bir dünyada savaştan, cezadan ve silahtan
arınabilmek mümkün müdür? Adalet ve barış, kötünün esiri olmak mıdır?
Pkk ile mücadelede 30 bin kişinin ölümüyle
hayıflanarak açıkça teslim olmamızı öneren Kılıçdaroğlu, şüphesiz İstiklal
Savaşlarında ölen milyonlarca insanımız için de akan kanları beyhude bulup haçlılara
teslim olmamızı savunmaktadır.
Sakın ha, barış dilinin altında yatan
gerçeğin insani bir sevgi olduğuna inanmayın. Öyle olmuş olsaydı, yanı
başımızda Filistinli masumları katleden cani bir İsrail’i ve halkını boğazlayan
zalim Esed iktidarını desteklemez, Başbakan Erdoğan’ın insanlık adına gösterdiği
tepkiye karşı çıkmazdı. “Kötü bir adamın dökeceği tatlı dil, tilkinin kargaya döktüğü tatlı dil
gibidir.” Montaigne
Madem o kadar barış yanlısı; halkını
öldürürken zevkten tatmin olan sadistlere gösterdiği barış toleransını, neden
iktidarla ve milletle de paylaşmayıp sürekli düşmansı bir davranış içinde çatışıyor,
dini inançları gereği yaşamak ve çalışmak isteyen insanlara yasaklar getiriyor?
Halkının diniyle savaşıp sindirebilmek için baskı uygulayan ve desteklediği
Ergenekon ve Balyoz gibi silahlı terör örgütleriyle tepelemeye kalkışan CHP
değil midir?
Düne kadar vesayeti altındaki yargı ve
Genelkurmay’ın Müslümanlara karşı tavır aldıkları tüm haksızlık ve
adaletsizliklerine sahip çıkarken, Müslüman vatandaşların tehlikeli düşman
değil milletin özü olduklarına kanaat getirilmesi akabinde kendilerine savaş
açan CHP değil midir?
Evet, CHP’nin tüzel olarak silahı eline
alabilecek ne cesareti ne de savaşabilecek bir inançları vardır. Onlar fitne
çıkararak ya devletle halkı karşı karşıya getirir ya da halkı birbirine
düşürerek kıydırtır ya da emperyalist haçlılarla gizlice kırıştırarak
bağımsızlığımız ve onurumuzu teslim ederler. Gölgesinden korkan CHP, arkasında
devlet gücü olmaksızın sokağa dahi çıkamaz…
Devlet ve milletin mal ve can güvenliği adına
silahlı teröristlere karşı yapılan mücadeleye ve verilen binlerce şehide
muhalefet ederek pkk’ya sahip çıkan CHP’nin “Silahla olmuyor artık barış
dili kullanalım” politikası, apaçık bir ihanettir…
CHP’nin gerek BDP gerekse PKK’dan çok daha tehlikeli
ve tehdit edici olduğunu idrak edemeyenlere diyeceğim odur ki; eğer
başarabilirlerse üzerlerindeki ölü toprağını silkelemeleri, husumet duydukları
karşıdakilerinin de kendileri gibi insan olduğu, gerektiğinde acıyı ve yokluğu
birlikte paylaşabildikleri, farklı düşünseler de huzur ve güven içinde birarada
yaşayarak destekte bulundukları, deprem misali olabilecek bir yıkımda hiçbir ayırım
olmaksızın herkesin gömülebildiğidir.
CHP, 10 şiddetinde kıyametsi bir depremdir; ülkedeki
düşmanlığın ve karışıklığın tek müsebbibidir. Acaba siz de, şeytan dostu
Kılıçdaroğlu gibi barış hilesiyle pkk’ya telim olmayı onaylıyor musunuz? İşte
30 yıldır pkk terörünün bitirilememe hatta suçun önüne geçilememe nedeni, teröristin
kullandığı argümanlarla değil CHP gibi hainlerin dolaylı yollardan pkk ve
suçluyu cezalandırmama desteğindendir.
Yargının iş yükünü azaltabilmek ve cezaevlerini
boşaltabilmek maksadıyla suçlunun hürriyetini bağlayıcı cezalar verilmesinin
önüne geçebilme düşüncesi, apaçık suça teşviktir. Bu durumda suç işlemekten
kaçınabilecek bir nefis olabilir mi? Cezaların caydırıcı değil azmettirici olması,
insanlığa ihanet değil de nedir? Hani, Başbakan Erdoğan, canı yanan mağdurların
rızası olmadan ceza indirimine ya da affa gidilemeyeceğini ifade etmişti?
Barış
için ödenecek tek bedel, savaştır…
Dolayısıyla terör ve suçla mücadelede tek mutabakat;
ana ve babanın aleyhine dahi olsa adaletten asla taviz vermemek, cezaların hak
ettiği karşılığı uygulatmaktır. Gerek fikri gerekse fiziki gerekçeyle zerre
kadar gösterilecek bir hissiyat, suçu cesaretlendirerek azdırdığından suçlu
lehine çıkarılan her yasa, daha büyük fecaatlere sebep vermektedir.
CHP, her ne kadar emperyalizm karşıtı olduğunu iddia
etse de emperyalizmin bir uşağıdır. Emperyalist güçlerin işgal edemedikleri
vatanımızı ve İstiklal Savaşlarında tutsak kılamadıkları kahraman milletimizi
özünden kopararak değerlerini yok edici emperyalist odaklı devrimlerle zincir
vurma yükleniciliğini CHP yapmadı mı? Müslüman Türk medeniyetini Haçlı Batı
medeniyetine peşkeş çeken CHP, meydanlardaki zaferlerimize ihanet edip milletimizi
bir halden başka bir hale dönüştüren asimilasyonu gerçekleştirmedi mi?
Emperyalistlerin direktifiyle şerefli devletlerini yıkmadı mı? CHP’nin İkinci
Dünya Savaşına katılmaktan dahi korkan iktidarlığı, ancak emperyalistlerin kulu
olabildiğini ve gücünün halkına yettiği tarihteki hakikatlerle ortadadır.
İstiklal Savaşlarının Osmanlı iktidarlığı döneminde
yapıldığı, Mustafa Kemal ve İsmet İnönü’nde Osmanlı subayları olduğu
unutulmamalıdır. CHP Diktatörlüğünün kurulmasıyla birlikte netleşen karakterler
asıl hedefi ortaya koymuş, dolayısıyla CHP’nin bir emperyalist karşıtı değil
emperyalist uşağı olduğu kanıtlanmıştır. Haçlı emperyalizmin komutası
İngilizlerin düşmanı olup işgal etmek istediği Müslüman Türklerin lideri
Atatürk’ün Osmanlıyı yıkması ve CHP Diktatörlüğünü kurması akabinde İngilizlerin
sadece sadık müttefiklerine verdikleri en önemli ödülleri olan “Dizbağı Nişanı” ile taltif etmeleri, çok dikkatli okunmalıdır.
Zaten işgaldeki amaç, Osmanlı Devletinin yıkılması değil miydi?
Emperyalizmin kucağında olan CHP’nin, “Emperyalizmin
tuzağına düşmeyeceğiz” sözleri, tıpkı Alevilerin “incinsen de
incitme” sözlerinden
farksızdır. Türkiye’de Ermeni köklü Alevilerin olmadığı tek bir terör örgütü
bulunmayıp; masum insanları katletmekten, mala zarar vermekten, toplumsal
huzuru bozmaktan, İslam’la savaşmaktan ve devlete isyan etmekten başka hiçbir eylemleri
bulunmuyor ise, incinsen de incitme ilkesi ne anlam ifade ediyor?
Dersim yani Tunceli’nin yüzde yetmişi Ermeni kökenli
Alevi olup, yıllardır kalplerinde sakladıkları intikamlarını alabilmek için canavar
İsrail’in komutasındaki pkk saflarında millete karşı savaşmaktadırlar.
Dolayısıyla Ermeni kökenli Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı, hedeflerine
ulaşabilmek için bekledikleri mucizevi bir fırsat olup, bundan dolayı
Kılıçdaroğlu, devletin silahı bırakıp pkk ile uzlaşmasını
dillendirebilmektedir.
Başkaldırının Kürt hakları adına yapıldığı imajı
yerleştirilse de, aslı Ermeni isyanıdır. 1915’de Ermeni eşkıyalar nasıl Rusya
ile işbirliği yaparak ihanet etmişler ise, bugünde CHP kalkanıyla ihanetlerini
sürdürmektedirler. BDP, sadece bir kamuflajdır. Milletimizin hangi öz evladı,
PKK ve KCK operasyonlarını eleştirebilir? Ama Kılıçdaroğlu eleştirebiliyor ise,
kendisine milletin öz evladı denebilinir mi? Teröristi desteklediğinden
kendisinin de bir terörist olduğu sert sayılabilir mi? Böylece CHP’nin dost
addedilebilmesi mümkün müdür? Tek bir kelime dahi, karşınızdakini
dost mu düşman mı olduğunu kanıtlamaya yeter ama CHP’yi destekleyenler muhakeme
edemiyorlar…
Müslüman Türk Halkının ahlakını biçen CHP, lanetlenmemizin
yegâne iblisidir. Milletimizin ahlakına ve aile kutsallığına o kadar düşmandır
ki, yeni Anayasa görüşmelerinde BDP ile “ahlaki yıkım” üzerine gizli bir
ittifak kurarak eşcinsellerin evlenebilmelerine yol açacak sapık teklifi,
hayvanlardan da daha aşağı olan BDP aracılığıyla yaptırmış, diğer partiler ve Sivil Toplum Örgütleri sert
tepki gösterirken CHP’nin destekleyebilmesi, CHP’lilerin sapık olduğuna bir
işarettir. Acaba CHP’liler, çocuklarını özendirecek Nuh ve Lüt kavmine
olabilecek dönüşüme razı mıdırlar? Erkek ve kız çocuklarının hemcinsleriyle ilişkilerine
resmiyet kazandırılmasını sindirebilecekler mi? Eğer sapıklık bir çağdaşlık
ise, unutmasınlar ki helak olan Nuh ve
Lüt kavimleri de ahlaki çağdaşlıklarından acı bir yıkımla son buldular.
Acaba söz konusu sapık teklifi veren ve destekleyen
ahlak düşmanları; Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan, Ayla
Akat Ata, Süheyl Batum, Rıza Türmen ve Atilla Kart EŞCİNSEL midir?
İşte CHP gerçeği! CHP’nin BDP ile el ele vererek
Türkiye’yi yıkma hedeflerinin nerelere vardığını hep birlikte müşahede etmekteyiz.
“Budur
cihanda benim en beğendiğim meslek. Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.” Mehmet Akif Ersoy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder