3 Eylül 2011 Cumartesi

Artık başımızı yerden kaldıracak bir devlet doğuyor…

Milletimizin yeniden şahlanıp zalimlere hadlerini bildirecek günlerin yaklaşma umudu yüreklere ferahlık serpmiştir. Dedelerinin kahramanlık anılarıyla yetişen bu milleti Anadolu’da yok edemeyip Asya Steplerine sürmede başarılı olamayan barbarlar, gerek BM gerekse terörist İsrail karşısındaki duruşumuzla enjekte ettikleri medeniyetleriyle de sindiremediklerini anlamakta zorlansalar da, geçmişte olduğu gibi alıştıkları yenilgileri tatmaktan kaçamayacaklardır.

Yıllardır özlenen dik duruş ve haykırışı atalarına yakışır bir cesaret ve kararlılıkla sergileyen hükümet, haksızlık karşısında susulmayacağı ve hunhar eşkıyalara boyun eğilmeyeceği mesajını vererek, yeryüzünün en büyük belası İsrail’e bir hiç olduğu şamarını patlatarak, dolaylıda olsa ‘savaşa hazır’ deklarasyonuyla tavrını ortaya koymuştur.

ABD ve İsrail güdümündeki tutsak bir BM’den farklı bir rapor zaten beklenemezdi. Bugüne kadar gerek ABD gerekse İsrail’in katliam ve işgallerini meşrulaştıran ve milyonlarca aç insana yardım yapmayarak ölüme terk edebilecek kadar vicdandan yoksun bir BM’den adil bir karar beklemek, şeytandan hayır ummaktan farksızdır. Somali’de açlıktan kırılan çocukların organları alınarak ABD’ye kaçırılmaları BM kamplarında yaşanabiliniyorsa, BM’nin İsrail yanlılığı normaldir. Bu sebeple BM’nin aldığı karar, taharet için bile kullanılamayacak sağlığa zararlı bir kâğıt parçasıdır.

Her ne kadar yüzümüze gülseler, işbirliğine girişseler ve övgüler dizseler de kalplerindeki kin ve nefret asla sönmemiş, ellerine fırsat geçtiği anda alçakça vurmaktan sakınmamışlar ve kıyamete kadar da vazgeçmeyeceklerdir.

İnsanlığı baki kılan gönüllülerin büyük fedakârlılıklarla mazlum Filistinlilere ihtiyaçlarını karşılayabilmek maksadıyla yardımları engelleyebilmek için katliama girişen İsrail’i meşru görebilen BM, şeytanın ta kendisidir. Onun için BM, apaçık bir suç imparatorluğudur…
Devleti devlet, milleti millet yapan; hiçbir hesap gözetmeksizin haksızlıklara karşı onurlu duruşu ve yenileceğini bilse dahi savaştan kaçmamasıdır. Galip gelme veya yenilecek olmanın hiçbir önemi yoktur. İnsanlık ve adalet adına asıl önemli olan odur ki, bedeli ne olursa olsun haksızlık ve zalimlik yapanlara imkân tanımamaktır. Bir sineğin, dünyayı titreten bir Firavunu nasıl öldürdüğü unutulmamalı, o korktuğun gücün tıpkı bir pire gibi ayaklarının altında ezebileceği bilinmelidir.

Dünyanın huzur ve güveni adına; arkasında ABD ve BM gibi güçlerde olsa İsrail’in yok edilmesi olmazsa olmaz bir koşuldur. Eğer haklıysan, senin arkandaki güç; kâinatın sahibi Allah’tır. Bu durumda Allah mı daha güçlü, yoksa ABD ve İsrail mi? Şüphesiz Allah diyeceksiniz. Öyleyse neden Allah’ın yardım ve desteğine değil de onların piresel güçlerine itimat ediyor ve zarar görmekten korkuyorsunuz? Her ne kadar sorumlu İsrail hükümeti tutulsa da, o hükümeti ve öncekileri seçenin de İsrail Halkı olduğunu hatırlatırım. Seçimle iş başına gelen hükümet, halkının aynasıdır.

İçeride pkk, dışarıda İsrail omuz omuza vermişler, vatanı bölmek ve Müslümanları yerle bir edebilmek için liderleri şeytanın adımlarını takip etmektedirler. Nasıl içeride haydut pkk ile savaşıyorsak, dışarıda da İsrail’le savaşmalı, böylece kökleri kurutularak insanlığa nefes aldırılmalıdır. İsrail’in pkk desteği, savaş için diğer bir nedendir.

Şükürler olsun ki içimizdeki en büyük tehlike ve düşman CHP’nin iktidarda bulunmamasıdır. Seçimlerde pkk militanlarınca desteklenip mukabilinde özerklik vadeden CHP, bugünde hükümetin İsrail’e karşı gösterdiği direnişi eleştirmekte ve kadim dostu İsrail’i sahiplenmektedir.

Milletimizi müstemlekeye mahkûm eden CHP, hükümetin Doğu Akdeniz’de trafik serbestîsinin sağlanması için gerekli her önlemi alma yaptırımına karşı çıkması; ya İsrail’in bir dostu olarak zarar görmesini önlemek ya da çıkabilecek bir çatışmadan duyduğu korkudandır. 9 masum vatandaşımız alçakça öldürülmüş, açık sularda gemimiz kuşatılıp saldırıya uğramış, milletimize meydan okunmuş, açık hakaretlere maruz kalınmış, terörist pkk’ya her türlü askeri ve siyasi destek sağlanmış, Filistin Müslüman olmasından yıllarca muhasıra edilerek çocuk-kadın demeden öldürülmüş ve Somali misali açlığa mahkûm edilmişken; hâlen iki ülke arasında ilişkilerin düzeltilme çağrısında bulunabilen bir CHP; hainin, korkağın ve teslim bayrağı çekenin ta kendisidir. Gazze ablukasını tanıyan bir CHP, İsrail işbirlikçisi olup asla bu milleti temsil edemez ama nasıl oluyorsa bir kısmınca edilebilmesi, Türkiye imajı açısından utanç vesilesidir. Ama İsrail bilsin ki, o çok güvendiği müttefiki CHP bile şahlanan milletimizi dizginleyemeyecektir.

CHP, ihanetini ulusal çıkarlar ve güvenlik mazeretleriyle öyle bir kamufle ediyor ki, bu yüzden milletimiz bugüne kadar savaşsız bir teslimiyeti ve hezimeti yaşamıştır. CHP, parti olarak uzun yıllar iktidara gelmese bile ilkesel diktatörlüğü tüm kurumlarda devam etmesinden odalığa dönüşmedik mi? Müjdeler olsun ki, artık çerçöp olmalarına bir kulaç kalmış ve destekleyen insanlar da gerçek yüzünü anlamaya başlamışlardır.

Bence asıl tehlikeli düşman ne İsrail ne pkk’dır, bizden sanılan maskeli sinsi CHP’nin ta kendisidir…

Ey Başbakan Erdoğan! Geçici çıkarlar uğruna asla geri adım atma, yaratıcın Allah arkanda olduğu müddetçe hiçbir güç ne hükümetini ne de milletini mağlup edebilir. Unutma ki gönüllerdeki sevgi ve umudu haklı ve cesur duruşlarınla kazandın. Bundan seni caydırmaya çalışacak en yakının olsa bile tolerans gösterme. Savaştan kaçınma ki düşmanların saklanacak yer arasın. Bir saniye sonrası meçhul yaşamında dünya menfaatlerine değil, ahırette kazanacaklarına kilitlen. CHP ve yandaşlarının düşünceleri İsrail ve BM’den farklı olmadığından düşüncelerine sifon çek ki, milletimiz ve dünyada haksızlığa uğramış mağdurların umutları tükenmesin. Arabulucu değil hüküm verici ol ki, geçmişte olduğu gibi saygı görelim, caydırıcı olalım ve adaletin ne olduğunu tekrar yaşatalım. Korkaklar ve hainler entelektüel saçmalıklarla tutsaklığın devamına çalışırlarken, sen, atalarının izinden ayrılma, vekil ve destek olarak Allah’tan başkasına güvenme. Şeytan ve dostlarıyla işbirliği yapma ki, Allah daim yanında olsun…

“Yenileceğinden korkan, daima yenilir.” Yavuz Sultan Selim Han

“Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” Bakara 216


Hiç yorum yok: