Kürt kökenli meclis ve hükümet üyeleri, bürokratlar, sivil toplum örgütleri ve Müslüman halkları; pkk ve temsilcisi bdp’nin kendilerinin vekili olmadığını, Marksist bir ırkçı devlet kururak Müslüman milletimizin ezeli hasmı emperyalistlerin üssü olabilme uğruna birlik ve beraberliğimizi bozup bölmek amacıyla dâhili ve harici haçlıların bir taşeronu olduğunu haykırmamaları; gizli bir destekleri mi olduğu şüphesini derinleştirdiğinden fevkalade düşündürücüdür. apo’nun kölesel vesayetini kabul ettiklerine dair 3 milyon Kürt’ün imza verdikleri doğru mu?
Toplumda Kürt=pkk imajına neden olan akıl almaz suskunluğun müsebbibi, acımasızlara karşı yekvücut tepki göstermeyen bir ağızdan “ne pkk ne de bdp, Kürt halkını ve haklarını temsil etmektedir” duruşundan kaçınan Kürtlerdir. Tıpkı dini münafıklar gibi düşünce ve davranış içinde bulunan Kürtler, bunca gerginliğin ve katliamların asıl sorumlularıdırlar.
Kürt halkı adına hareket ettiğini iddia eden pkk, kendi insanlarını insafsızca öldürerek, korkutarak, tehdit ederek, yoksulluğa mahkûm kılarak, kalkınmalarını engelleyerek, devletin güçsüz ve korumada aciz olduğu görüntüsü vererek, işledikleri zalimlikle güç ve destek kazanmalarının ardında T.C. devleti kadar Kürt Halkının da bulunduğu tartışılmazdır.
Zamanında Atatürkçü diktatoryaya karşı inanç ve insanlıklarını savunmayıp dinlerine ve insaniyetlerine fiyat etiketi koyarak faşistliğin kökleşmesine katkı yapan Müslümanlar nasıl hor ve hakirliği hak etmişler ise, Müslüman Kürtler de aynı zilletin bir parçası olmaktan ve apo diktatoryasının zulmünden kurtulamayacaklardır.
Aslında pkk’yı çökertecek olan Kürtlerdir. Lakin vicdanları körelten ve insanlıktan çıkartan ırki bir milliyetçilik, her toplumda olduğu gibi onları da canavarlaştırmış ve özellikle Türk ırkına karşı kinlendirdiği tavırlarından anlaşılmaktadır. Yoksa aş, iş, dil ve ekonomi gibi mazeretler, asla bir insanın kardeşini ve çocukları öldürebilecek kadar canileşmesine yeterli nedenler değildir. Ayrıca ülkenin diğer bölgelerinde yaşayan yoksullardan çok daha iyi durumda oldukları da unutulmamalıdır. Uyuşturucu dâhil gayri-meşru ne kadar iş varsa onlar yapmakta, haraç almakta, Batı’dan, Ermenistan’dan ve İsrail’den inanılmaz yardımlar görmektedirler. Bu sebeple aş, iş, lisan ve eğitim özgürlüğünün dağdakileri indireceği ve terörü bitireceği iddiasında bulunanlar; ya ahmakların ta kendileri ya da pkk’ya zafer kazandırma gayretindedirler. Ancak talep ettikleri bağımsız bir devlet kurma amacına ulaşsalar da fıtratlarının kaçınılmaz gereği inatçı hainlikleri ve intikamları devam edecektir.
Hükümet ve halk; hiçbir şart ve koşulda pkk ile pazarlığa oturmamalı ve insanlık adına dahi olsa herhangi bir tavize yanaşmamalıdır. Çünkü insan değillerdir. Açılımı dahi alçakça istismar ederek sözde Kürt temsilcisi olduğunu öne süren Allah ve peygamber düşmanı bdp, “kendileriyle değil İmralı ile anlaşın ve onun çizdiği yol haritasına itaat edin” düşünceleri, zaten Türk-Kürt kardeşliğini değil pkk egemenliğini vurgulayan bir duruştur.
Hükümetin pkk gerçeğini algılayamayarak, toplumsal bir uzlaşma ve iyi niyet adına giriştiği açılımın Müslüman ve insan Kürtlerin, tıpkı Müslüman ve insan Türkler veya diğer etnik vatandaşlar gibi hiçbir önem arz etmediği, adaletin hükmettiği bir düzende inanca ve ırka dayalı bir açılamada gerek bulunmayacağı malumdur. Önce adalet, sonra adalet, yine adalet…
Devletin egemen düşünce ve ideolojisi adalete dayanıyorsa; hangi ırk ve inançta olursa olunsun tek bir şikâyet ve çatışma mevzubahis olmaz, benlik hapsedildiğinden kıskançlık, gaddarlık, ayrıcalık ve kayırmalarda görülmez.
Masum insanlarımızı, milletin mal ve can güvenliğini koruyan kahraman askerlerimiz ve polislerimizi kahpece katleden pkk’nın meclisteki harami temsilcileri nasıl bir cüretkârlığa sahiptirler ki, halkımızı yakıp yıktıkları ve karınlarını deştikleri yetmezmiş gibi vekillerine “şerefsiz, namussuz, alçak, onursuz” diye meydan okuyabilmektedirler. Ülkenin başbakanına karşı din aleyhtarı subaylar ve MHP ile aynı üslup ve düşmanlıkta bulunan bdp, bu cesareti nereden ve kimden almaktadır?
Yıllarca insanlarımızı sadistçe doğrayıp diri diri yakarak büyük bir ekonomik bedel ödeten Apo adlı insan kasabı drakulayı pazarlıklı bir teslimiyet sonrası idam etmeyerek, pkk’yı palazlattıran ve siyasi arenada da milletin başına bela ettiren fırsatçı oy avcılarından DSP ve ANAP; nasıl şehitlerin kanları, kundaktaki bebek, çocuk, kadın-erkek, dul ve yetimlerin beddualarıyla silinip süpürülmüşler ise, MHP’de sırasını beklemektedir. Irkçı MHP’nin de pkk gibi ceset ve kandan beslendiği ve halka kötülükten başka verebileceği hiçbir iyilik bulunmadığı geçmişteki referanslıyla ortadadır. Mühürlü olmayanlar mutlaka bu gerçeği kavrayacaklardır.
Onbinlerce insanı acımasızca katledip geriye gözü yaşlı dul ve yetim bırakmış bir katilin affını millete danışmadan bağışlayabilen üç kafadar “Ecevit, Yılmaz ve Bahçeli”; egoist halk düşmanlarıdırlar. Her ne kadar idam kararını meclisin kaldırdığını iddia ederek sıyrılmaya çalışsalar da, hükümet oldukları dönemde geçerli olan idam cezasını uygulayabilecek iktidara ve iradeye sahiplerdi.
Halkının güvenliğini, canını, onurunu ve şerefini tasa eden hiçbir hükümet; azılı bir düşmanın teslimi için pazarlık yapmaz, mutlak bir idam cezasını ortadan kaldıracak bir fırsatçılığı lehine çevirmeye kalkışmaz. Hak ettiği cezadan kurtaracak bir teslim alma yerine, keşke kaçmaya devam etseydi de şereflice bir yakalama ardından pkk’nın başı kesilebilseydi, bugüne kadar ne askerlerimizin ne de vatandaşlarımızın kanı akar, teröristler uğruna heba edilen yetim hakkı yoksulluğa çare olurdu. Ancak ihanetsi çıkarlar ve iktidara gelebilme alçaklığı, o gün zafer çığlıkları atan DSP-ANAP-MHP hükümetin, Genelkurmay’ın ve halkımızın nasıl bir belayı davet ettiklerinin acı ve dehşetini yaşıyor; ister kabul edilsin ister edilmezin demokrasi, barış, insan hak ve hürriyetleri adına güvenlik güçlerinin silahlarını bıraktırmak isteyen TÜSİAD, TOBB, DİSK ve medyanın şöhretli hainleri, pkk’ya teslim olmamızın sinsi çabası içindedirler. Özellikle faşist ve sömürgeci devletleri ve terör örgütlerini masumlaştıran sihirli anahtar “demokrasi” adına mecliste dahi olabilen bir pkk’yı caydırabilmek veya püskürtebilmek artık mümkün değildir.
Yaratıcı’nın cinayetten suçlu yaratıklar için emrettiği ölüm cezası meşru ve adil değil de canilerin affı mı bir insan hakkı?
Dağ, taş demeden ve geçilmez denen sarp kayalardan gemiler yüzdürerek, barbarları teslim alıp diz çöktüren atalarımıza ve tarihimize ihanet eden Yaşar Büyükanıt adlı eski bir Genelkurmay Başkanı’nın; “TSK gitse Kandil’i temizleyemez” hainsi hezeyanı, kahraman TSK’ya komuta görevi yapan Genelkurmay’ın neden başarısız olduğunu kanıtlamaktadır. Aynı Genelkurmay Başkanı; "Bizim için PKK’nın oradaki kampları ve hareketleri BBG evi gibidir" dememiş miydi? Öyleyse bir ihanet içinde midir? Eğer bir Genelkurmay Başkanı teslim bayrağını çekmişse, bundan böyle pkk’yı kim durdurabilir? Komutanlığın teslim olduğu bir terör örgütüne neden vatan evlatları kurban veriliyor?
Söz konusu Büyükanıt, laiklik konusunda Türk silahlı kuvvetlerinin endişesi doruğa çıktığı için hükümete muhtıra verme haklılığını savunabilirken; askerlerimiz katleden ve Türkiye’yi bölmek isteyen çapulcu bir pkk için askeri bir zaferi imkânsız bulabilmektedir. Neden pkk için de endişeleri doruğa çıkmıyor? Laik ve ateist olduklarından mı?
İşte pkk; nerede Genelkurmay! İşte millet; nerede devlet!
TBMM, gözü dönmüş pkk vekillerini kalbinde yaşattığı halde güvenlik endişesiyle etrafına bariyerler örmesi nasıl bir anlayıştır? O militan vekillerden her birinin her an vücuduna bombalar sararak meclis salonunda patlatabileceği kuvvetle muhtemelken, içe değil de dışa karşı neyin tedbirini alıyorlar?
Ey Müslüman Kürt Halkı! pkk denen insanlık düşmanı teröristler, doğrudan sizlerin sorunu ve sorumluluğudur. Çünkü onlar sizler adına eylem ve siyaset yaptıklarını iddia etmekte, böylece insanlığı ve vicdanları doğramaktadırlar. Ama her ne kadar karşı olduğunuzu mırıldasanız da açıkça tepki gösterip tavır almıyor, kardeşlerinizin ve insanların zalimce kıyılmalarını izliyorsunuz. Kendi ırkdaşınız askerler de şehit olmakta, çocuklarınız, eşleriniz ve oğullarınız biçilebilmektedirler. Hiçbir vicdan, akıl ve adalet anlayışı; faşist ırki bir mücadeleye olurluluk vermez.
Kemalist rejimin haksızlık ve adaletsizlerinden herkesimin muzdarip olduğu ama pkk gibi hiçbir ırk ve inanç sahibinin diğerlerine saldırıp kanını dökerek, dul ve yetim dağları oluşturmadığı açıktır. Atatürkçü ve Türkçü teröristlerin Ergenekon çatısı altında pkk gibi bir plan içinde olmalarına gösterilen tepkiyi örnek alarak, sizler de pkk’yı hazırladığı tuzakta boğmalısınız. pkk’nın Doğu illerimizdeki seçim başarıları fevkalade ürkütücü, dolayısıyla her Kürdün bir pkk’lı olduğu izlenimi doğurmaktadır.
Oysa sizler, dinleri ve vatanları uğruna pkk gibi azılı düşmanlara karşı İstiklal harplerinde aç-susuz savaşarak, Türkiye’ye zaferler kazandırmış o kahraman ecdadın torunları değil misiniz? Öyleyse o kahraman dedeleriniz gibi neden pkk’ya CİHAD ilan ederek gömmüyorsunuz? Canlarınızı verdiğiniz ve vermeye hazır olduğunuz yüce dininiz, böylesi lanetsi bir ırkçılığa ve kan dökücülüğe müsaade ediyor mu? Dininizin amansız düşmanı sefil bir Marksist ve şimdinin Hıristiyan devşirmesi bir şeytanın ardına düşerek yahut sessiz kalarak, ne korkunç bir ihanetin içinde olduğunuzu muhakeme edebiliyor musunuz?
Küfrü imana tercih ederek pkk’ya katılan ister akrabanız, ister arkadaşınız, ister babanız, isterse kardeşleriniz olsun onları dost edinmeniz ve sahiplenmeniz zalimlik ve haramdır.
“Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veli edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir.” Tevbe.23
Sizler ki tarihlerinde iman, yiğitlik, sadakat, cesaret, ahlak ve cömertlikleriyle nam salmış bir topluluk olarak, nasıl oluyor da kan içicilere boyun eğebiliyor ve vaatlerine kanıp barbarlıklarına seyirci kalabiliyorsunuz? Domuz eti yedikten sonra domuz kafasını kaya üstüne koyup resim çektirebilen vahşilerle aynı safta olmayı sindirebiliyor musunuz? Namazı oyuna alıp alay eden sapıklara doğrudan veya dolaylı desteğiniz, dinini ırk adına satan fasık damgası yemekten sakınmıyor musunuz? Sizler için erdemli bir insan olmak mı yoksa haçlı ırkçı bir haydut olmak mı daha şereflidir? Yaratıcı’nın sizleri Kürt, bir kısmımızı da Türk yaratması ayrıcalık ve üstünlük için bir kıymet ve savaş sebebi sayılabilir mi?
İslamiyet’in, Kürtlerin köleliğine zamk olmaktan öteye gitmediğini, Tanrı’nın cehenneminin kula olan sevgisi olduğunu ve Tanrı’nın öldüğü gibi sapık fikirlere sahip pkk gibi bir şeytanla birlikte anılmanız dininize bir küfür değil mi? pkk ve Ergenekon terör örgütlerine karşı savaşmayan bir insanın insan veya Müslümanlık gibi bir şerefi hak edebilmesi mümkün mü?
“De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” Tevbe.24
Müslüman oluşumuzdan dolayı Atatürkçü ve Türkçülerin kuşatmasına karşı birlik ve beraberlik içinde mücadele etmemiz gerekirken; ırkçı bir pkk çapulcusuyla bütünlüğümüzü yarmanızı nasıl insanlığınız ve inancınızla bağdaştırabiliyorsunuz? ABD ve İsrail güdümlü CHP-MHP-bdp ittifak amacının İslam karşıtı olduğu apaçıkken, nasıl delaletsi bir muhasebeyle tuzaksı manipülasyonları fark edemiyorsunuz?
pkk ile mücadele sizlerin şerefi ve namusudur. Ya sizler adına ahkâm kesmelerine son vererek dışlayacak ya da Allah ve insanlık adına o din ve insan cellâtlarını içinizden söküp atacaksınız. Aksi takdirde pkk ile özdeşleştirilmenize mani olamaz ve haklı tepkilerden sıyrılamazsınız.
Unutmayınız ki nefret nefreti cinayet cinayeti doğuracak, gelecek nesillerimizi dahi kapsayacak bir düşmanlık hayvan ve taşları bile kuşatacaktır.
Haçlı güçlerine teslim olmamış Müslüman bu millet, pkk ve Ergenekon gibi atık taşeronlara hiç teslim olmaz…
27 Haziran 2010 Pazar
Kürtlerin tamamı pkk’lı mı?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder