Başka bir
adamın tek adamlığı mevzubahis yapılıp millet üzerinde bir endişe ve sıkıntı
doğurabilsin…
Kamuflaj, bir toplumu
mahvetmenin öyle savaşsız bir yoludur ki, saklı sürdürülen amaçlar akılları karıştırdığından
gerçek idrak edilememektedir. Şöyle ki, üzerinde
biraz toprak bulunan düz kayaya nasıl sağanak bir yağmur isabet ettiğin de kaya,
çıplak pürüzsüz hale gelebiliyor ise, insanda
ancak mezara girdiğinde o çıplak kaya haline gelip gerçekle karşılaşsa da geri
dönüşüm olamamaktadır.
"İnsanların olumlu bilim ve akıl ile aydınlatılmasıyla bir gün
dine gerekseme kalmayacak" ilkesiyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti adlı
CHP Diktatoryası ve Kemalizm’in, Nisan ayında yapılacak olan referandum ile
yıkılarak milletin üstün gelebilmesi kaçılmaz olmalıdır ama milletin yüzde
kaçının putperestlikten ve tutsaklıktan kurtulabileceği ancak Mutlak İrade’nin takdiriyle mümkün
olacaktır.
Ölü bir adamın
dokunulamaz ‘tek adam’ yapılarak Türkiye’yi ilke ve inkılâplarıyla hükmeden
konuma getirilmesi seksen milyonluk milleti öyle bir alçaklığa duçar
bırakmıştır ki, kendi olmak yerine hep başkaları olunmuş ve başkalarının ilkeleri
idol yapılabilmiştir.
Yaratıcı Allah’ın
dışlanıp Atatürk’ün öne çıkarılmasıyla başlayan karmaşa ardı ardına gelen
birçok beşeri kurtarıcı kılmış; harici düşmanlar dahi dost edinilerek Müslüman
Türkiye peşkeş çekilebilmiştir.
Ölü bir adamı
kendisiyle eşdeğer tutmuş bir millet doğrudan köledir. Ölü bir adamı ve kurduğu
partisi CHP’nin ilkelerini devlet yaparak güdümüne giren bir millet mahkûmdur.
Oysa başta şehit ve gaziler olmak üzere Atatürk ya da bir başkasının tek bir
fertten hiçbir üstünlüğü olmadığı gibi ayrıcalığı da söz konusu değildir.
Din ve namus telakkisini ortadan kaldırma hedefinde olan CHP’ye
direniş gösterebilen millet, kuvvetle muhtemel zayiatlarını telafi ederek izzet
ve şerefine ulaşacaktır.
Atatürk’ün insan mı
yoksa bir tanrı mı olduğu konusu ancak sözde insan, fiiliyatta bir tanrı olduğu
hilafını ortaya koymaktadır ki, gerek anayasa gerekse değiştirilmesi düşünülen
bir sistemde Atatürk mutlakıyetine son verilmediği müddetçe milletin özüne
dönerek şahlanabilmesi imkânsızdır. Velev ki öyle bir görünüm olsa da kırılganlıktan
yani topallıktan öteye gidilemeyecektir.
Hâkimiyetin kayıtsız-şartsız
Atatürk’te olduğu tescillenmiş bir ülkede millet iradesinden söz etmek abestir.
Dolayısıyla ne seçilen meclis, ne cumhurbaşkanı, ne de hükümet milletin değil
bir ölünün iradesindedir. Ki, o nasıl bir irade ise!...
Seküler-laik düşünce
milleti, insani muhakeme yetisini kullanmaktan öyle soyutlamış olacak ki, Atatürk
ve CHP sultalığını gömecek bir referandum seçimi bile tartışılarak, intihar
meşrulaştırılmaya çalışılabilmektedir.
Esasen millet
iradesine ‘hayır’ diyen gruplara baktığınızda; tamamı vahiy karşıtı, Müslüman hasmı,
fitne baz, terörist, Müslüman Türkiye muhalifi, haçlı-siyonist dostları, ateist-solcu-Kemalist-Gülenist-Apoist
Türklerdir.
Günümüz itibariyle millet
iradesi olan referandum yolunu açan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti ve MHP de
Atatürk ve CHP Diktatoryasının güdümü altındadır. Ancak referandumla birlikte
milletin kendini seçmesiyle birlikte körlüğü kalkacak; böylece aydınlığa
kavuşmasıyla beraber herhangi bir beşerin sultalaşma ihtirasına izin verilmeyecektir.
Milletin devlete yani
anayasaya hükmedecek olması CHP, PKK/HDP ve diğer yandaş bozguncuları öyle ürkütmektedir
ki, akılları karıştırarak millet hâkimiyetini engelleyebilmek için her türlü
manipülasyonu sergilemektedirler.
Aslında tek adamlığa
son vererek köhnemiş ilke ve inkılâpların yıkılabileceği bir öz için akılları
karıştıracak bir mahal bulunmadığı, ölü adamı hem mezarında hem de berzahta
bırakmak; kurduğu CHP’nin hegemonyalığına son verebilmek maksadıyla milletin
ipi eline almasından başkaca bir seçeneği yoktur. Gerisi çorap söküğü misali öyle
gelecektir ki, milletimiz geçmişte olduğu gibi İslam’ın, hak ve adaletin cengâveri
olacak; barış ve kardeşlik kalplerdeki hastalıkları yok edecek; birliktelik tüm cihanı kuşatacaktır; inşaAllah!
Yeter ki, millet, ne Atatürk’ün, ne CHP’nin ne de bir başkasının
vesayeti altına girmesin! Yaratıcıları Allah, kendilerine yeter!
Bu seferlik bambaşka
bir bakışla referandum ile ilgili gerçeği anlatmaya çalışmış isem de; hiçbir
Müslüman, seküler-laik bir düzeni yani anayasayı ve yöneticilerini
meşrulaştıramaz!
“De ki: Ey
insanlar! Size Rabbinizden Hak (Kur’an) gelmiştir. Artık kim doğru yola gelirse, ancak kendisi için
gelecektir. Kim de saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapacaktır. Ben sizin
üzerinize vekil değilim. “ Yunus 108
“Göklerin ve
yerin hükümranlığı Allah'ındır. Allah'ın her şeye gücü yeter.”
Al-i İmran 189
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder