Yaratıcı
Allah, yarattığı canlı-cansız ve yaş-kuru ne varsa bilgilendirerek fıtratlarını
düzenlemiş ise de melek-cin-insan ve hayvanı araç olarak kullanıp öğretileri
doğrultusunda eğitmenlikle birbirlerine karşı görevlendirmiştir.
İnsanın
hayvandan üstün oluşu bilgisi ve iradesinden dolayı değil, tamamen hükümlere
itaat etmesiyle yükümlü iman ehli bir kul olacak olmasındandır. Bu sebeple
Allah, birçok ayetinde azgın olan insanları hayvandan daha aşağı sapkın olmakla
yaftalamış ve ne olursa olsun idrak edemeyeceklerine hükmetmiştir. Dolayısıyla
fiziki yani bedeni özelliği değil, ruhi düşünce ve duyguları baz alarak hüküm
vermiştir.
Bir
taraftan insanı yeryüzüne halife olarak gönderip üstün yarattığını bildiren
Allah, diğer taraftan aynı cinsteki insanı hayvandan daha aşağı sapık olmakla
aşağılayabiliyorsa; “öz” nedir
sorgusu yaradılıştaki amacı yanıtlamaktadır.
İnsanın sadece
gömülmeyi hayvandan yani kargadan öğrenmeyip daha nice bilgileri hayvanlardan
öğrendiği aşikârdır. Öyleyse insanın benliğe kapılarak hayvandan daha üstün
olduğunu iddia eden kibri nedir?
İnsan bilgisi
yeteneği ve iradesinden çok daha üstün hayvanlardan söz etmeyecek; insanoğlunun
övündüğü bilimsel teori ve teknolojik üstünlüğü düşünce sınırlarını aşmış
hayvanları ve böcekleri ele alarak, kimsenin ne olduğunu bile bilmediği “yarasa ve güveyi” bilginize sunacağım.
Modern çağın hava
kuvvetleri “düşmandan gizlenme yöntemleri” üzerinde yoğun bir çaba
içindedirler. Uğruna milyonlarca dolar dökülen teknolojiler sayesinde savaş
uçakları varlıklarını sezdirmeden düşman topraklarının en içlerine kadar sızmaya
çalışır ama çoğu kez başaramazlar. Buna karşın “erken uyarı sistemleri” ile donanmış
radar uçaklar, yüzlerce kilometre uzaktaki düşmanın en ufak bir hareketini
tespit edebilmektedirler.
Belki fark etmiyoruz
ama burnumuzun dibinde beşeri teknolojilerden değeri çok daha yüksek savaşlar
cereyan etmektedir. Ancak bu savaşlar uçaklar ve radarlarla değil, yarasalar
ile güveler arasında geçmektedir. Bu iki canlı da uçaklara nazaran son derece küçük
olmalarına karşın, onlardan çok daha etkili bir hedef tespit ve erken uyarı
sistemine sahiptirler. Yarasalar avlarının yerini bulmak için “ekolokasyon” adı verilen bir yöntemi
kullanırlar. Yarasa, sayısı saniyede 25 ile 60 arasında değişen ses dalgalarını
çevresine yayar.
Ses dalgaları, etraftaki
cisimlere ve canlılara çarpıp yarasaya geri döner. Yarasa, geri dönen dalgaları
yorumlayarak çevresi hakkında son derece detaylı bilgiler edinir. Sistem öyle
kusursuzdur ki, yarasa, gece karanlığında yakınındaki bir sineğin ne tarafa
hangi hızla uçtu¤unu tespit edebilir. Yeri belirlenen bir sineğin yarasa karşısında
yapabileceği fazla bir şey yoktur. Oysa bazı güveler sineklerden çok daha
üstündürler. Tıpkı bir kısım insanın
veya milletin diğerlerinden üstün olmaları gibi!
Çünkü onlar diğer
güveler ve böceklerden farklı olarak, tıpkı AWACS uçaklarındaki gibi bir “erken
uyarı” sistemi ile donatılmışlardır.
Noctuidae,
Geometridae ve Arctiidae ailelerinden olan güvelerin kanatlarının altında bir “erken
uyarı sistemi” gibi çalışan kulaklar bulunur. Bu kulaklar güve için son derece
hayati öneme sahiptir. Güve kulakları sayesinde kendisinden 100 metre uzaktaki yarasayı
duyarak yerini kestirebilir. Dahası yarasanın ortalıkta öylesine mi dolaştığını,
yoksa kendisini hedef alan bir saldırıya mı başladığını belirleyebilir.
Güvelerin kulakları, yarasaların yaydıkları çok düşük frekanslı ses dalgalarını
algılayabilecek biçimde yaratılmışlardır.
Böylece akıl ve
teknoloji üstü güce sahip hayvanlar hâlâ varlıklarını aynen sürdürebiliyor ise;
insanın hayvandan üstün olduğu tezinin
bedeni değil ruhi olduğu açıklığa kavuşmuştur.
İnsanlık beden de değil ruhtadır. Dolayısıyla insana
vasıf kazandıran beden değil ruhtur ve insan görümünde ya da canlı olmak hayvandan
hatta mahlûktan öte bir değer taşımaz. Diğer bir ifadeyle akıl, bilgi, duygu,
düşünce, yetenek, v,s beden de değil ruhtadır!
“Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) uçan kuşlardan (ne
varsa) hepsi ancak sizin gibi
ümmetlerdir, (onlarında durumları, rızıkları, ecelleri takdir edilmiş ve
yazılmıştır.) Biz o kitapta hiçbir şeyi
eksik bırakmadık. Nihayet (onların hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirileceklerdir.” En’am 38
“Oku! İnsana
bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.” Alak 3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder