Teröre karşı İslam Ordusu!
Peki, terörist kimdir? Allah yolunda savaşan,
cihad eden ve batıla karşı hakkı egemen kılmak isteyendir.
Daha açık bir ifadeyle Allah’a ve indirdiği
Kur’an’a karşı savaşanlara malları ve canlarıyla direnişte bulunanlardır.
Yüzyıllardır cihadı egemenlikleri için şer görüp
varlıkları boyunca Müslümanlara saldırarak en acımasız ve en berbat zulümleri
gerçekleştirmek suretiyle zalimlikte ve esarette sınır tanımayan haçlı-siyonist
güçler, cihadın yaygınlaşarak yerküreyi saracak olmasıyla birlikte kapıldıkları
tehdit ve düştükleri korku akabinde doğrudan savaşmaya cesaret edemeyip
boyundurukları altındaki İslam İşbirliği Teşkilatı üyelerine İslam Ordusu
etiketiyle kurdurdukları “Münafıklar Ordusu” eliyle silip süpürme
harekatı başlatmışlardır.
Batı’nın devlet politikası olarak başlattığı “İslamofobi”
yani İslam korkusunu toplumlarına yayarak vahye iman etmiş Müslümanlara karşı
ayırımcılık ve düşmanlık yaptırıp meşru hale getirmeleri İslam İşbirliği
Teşkilatı üyelerini tedirgin etmiş, olası bir dinler arası ya da medeniyetler
çatışmasını önleyebilmek adına Allah’ın hükümlerine başkaldırarak Müslümanları
düşman, düşmanlarını da uğruna savaşılan dostlar durumuna getirmiştir.
İslam, nasıl Batı için potansiyel bir düşman ise,
Hıristiyanlık ve Yahudilik de İslam için potansiyel bir düşmandır. Allah’ın
koyduğu kadersel sınırlar asla değişmeyecek; dün olduğu gibi bugünde yarında
devam edecektir. Savaşın özü Yaratıcı ile yaratığın yani beşerin egemenliği
üzerinedir. Ekonomik çıkarlarla sürdürülen ilişkiler yanıltmamalı, münafık
iktidarların toplumları üzerindeki etkileri aldatmamalıdır. Sonuçta galebe
çalacak Allah ve tartarlarıdır!
Haçlı-Siyonist Batı’nın İslam maskeli iktidarlara
rest çekerek, “ya cihad
tehdidini ortadan kaldırın ya da sizde bizim gibi gömüleceksiniz” direktifleriyle
paniğe kapılan münafıklar, yıllardır süregelen Müslümanların zulmüne ve katliamlarına
sessiz kalırlarken, hemen Batı’nın lejyonerleri olarak “İslam Ordusu” namıyla
bir güç oluşturmuşlardır. Kime karşı; Allah uğruna cihad eden Müslümanlara! Oysa
İslam ordusunun düşmanı Müslümanlar mı, yoksa İslam düşmanı haçlı-siyonist
kuvvetler mi olmalıdır?
Her ne kadar Batı’lı dost ve müttefiklerini; “İslam
barış ve kardeşlik dinidir; hümanist bir öğretidir, öldürmek yasaktır, bir
insanı öldürmek tüm insanlığın öldürülmesi gibidir; İslam’ı, cihad eden
vahşilerle karıştırmayın; onlar Müslümanları da katlediyor” iddialarıyla ikna
etmeye çalışsalar da, Batı diyor ki, “Arkadaş, siz kimi kandırıyorsunuz; sizin
iman ettiğiniz kitap Kur’an’da cihad ile ilgili yüzlerce ayet var; Hıristiyan
ve Yahudilerle savaş yapılmasının emri var; dost ve kardeş edinilmesi yasak;
siyasi bir üstünlük ve egemenlik hakkı mevcut; sizin kitabınız Kur’an’a ihanet
ettiğiniz gibi halklarında ihaneti mümkün değildir; ya Kur’an’daki hükümleri
yasaklayıp doğru olmadığını yorumlarla tevilde bulunarak Müslüman halklarınızı
ikna edecek ya da gelecek büyük savaştan kaçamayacaksınız.”
Bunun üzerine haçlı-siyonist güçlerin korkusundan
vahyi satan özde İslam olmayan din ve siyaset adamları Kur’an’a saldırarak, “Kur’an
Müslümanlığını sapıklıkla” itham ederek haddi aşmışlar ve Kur’an’sız bir
Müslümanlığı meşru kılabilmek için ahkam kesebilmişlerdir.
Başlattıkları cihad karşıtlığı münafıklar dışında
Müslümanlar nezdinde bir etki oluşturmamış ve çözüm adına İslam verdikleri bir
ordu kurarak, cihad ehli Müslümanları topyekun katletmeye girişmektedirler.
Peki, Allah varlığını sürdürürken mümkün müdür? Allah, şehid edilen cihad
ehlinin yerine yenisini ve daha güçlüsünü getirmekten aciz midir?
Hani, Müslüman bir kardeşini öldürmek, zulmetmek,
kanını dökmek haramdı? Hani, haçlı-siyonist güçlerle ittifak kurarak Müslümanlarla
savaşmak haramdı? Ama onlara göre cihad ehli Müslüman değil İslam dışı zalim olmalarından
katledilmeleri helaldir.
Ümmet içindeki canlı bomba İslam İşbirliği
Teşkilatıdır. Dolayısıyla İslam İşbirliği Teşkilatı, haçlı-siyonist güçlerden
yetmiş kat daha tehlikelidir. İslam’ın egemenliği konusunda en büyük engel olan
İslam İşbirliği Teşkilatı, Müslümanlık gibi bir izzeti ve şerefi öyle ayaklar
altına almışlardır ki, haçlı-siyonistlerin köleliğine mahkum ettirmekle
kalmamış, imani tüm değerleri dahi söküp almışlardır.
“Allah'ın
ayetlerine karşılık az bir değeri (dünya malını
ve nefsani istekleri) satın aldılar da (insanları) O'nun yolundan alıkoydular. Gerçekten
onların yapmakta oldukları şeyler ne kötüdür!” Tevbe 9
Şükürler olsun ki, fani dünyanın cezp ettiren kıymetlerine
değil baki ahiretin huzur ve güvencesine iman etmiş bir cihad ehli var ki,
münafıkların merkezi İslam İşbirliği Teşkilatı gibi küfür güruhuna itibar
etmeyip Kur’an’la amel edilebilinmektedir.
Doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırma yetisi
olan bir Müslüma’nın asıl sorgulaması gereken; ekonomik kalkınma, gelişme ve gücün
sağladığı böbürlenmenin Allah indinde değeri; ölümün çatmasıyla ahiretteki getirisi
nedir? Dünya için mi ahiretten vazgeçilmeli; ahiret için mi dünyadan
vazgeçilmeli; yoksa hem dünya hem de ahiret sevdası aynı mı tutulmalı?
“O
halde, dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda
savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona
yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.” Nisa 74
“Allah müminlerden, mallarını ve canlarını,
kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah
yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler.” Tevbe 111
Ey iman edenler!
Allah'tan korkun. O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin
ki kurtuluşa eresiniz.” Maide 35
“Yoksa Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?” Al-i İmran 142
“Yoksa, Allah, sizden, cihad edip
Allah, peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri
ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan
haberdardır.” Tevbe 16
“Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et,
onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir
varış yeridir!” Tevbe 73
“Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah, her şeyi işitir ve bilir.” Bakara 244
“Artık Allah yolunda savaş. Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın. Müminleri de teşvik
et. Umulur ki Allah kafirlerin gücünü kırar (güçleriyle size zarar
vermelerini önler). Allah'ın gücü daha
çetin ve cezası daha şiddetlidir.” Nisa 84
“Allah ve Resulüne karşı savaşanların ve yeryüzünde (hak) düzeni bozmaya çalışanların
cezası ancak ya (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve
ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir.
Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de büyük azap vardır.” Maide 33
“Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın
oluncaya kadar onlarla savaşın! (Batıllığa) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların
yaptıklarını çok iyi görür.” Enfal 39
“Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki:
Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına
uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı
vardır.” Bakara 120
“Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin
dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah,
zalimler topluluğuna yol göstermez.” Maide 51
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder