Türkiye ile birlikte Suriye’ye kara harekâtı
düzenleme planı içinde olan Suudi Arabistan, "Esed, hiç şüphesiz
görevinden ayrılacak, ya istifa edecek ya da kuvvet yoluyla görevinden
uzaklaştırılacak. Suriye krizinin siyasi yollarla çözümünde ısrarcıyız ancak
eğer çıkmaza girilirse bunun sorumlusu huysuz Esed rejimiyle müttefikleri
olacak. Bu durumda sorunun güç yoluyla çözümü dışında seçenek kalmayacak" açıklaması
yaptı.
AMA
evet AMA Suriye'ye kara kuvvetlerini sadece ABD önderliğindeki koalisyon içinde
göndermeye hazır olduklarını vurgulamaları, asıl amaçlarının Esed’i indirmek
değil iktidarını perçinleştirmek olduğunu kanıtlamaktadır.
Esed’i
iktidarda tutarak milyonlarca insanın doğranmasına, işkence görmesine, dul ve
yetim kalmalarına, yurtlarından sökülüp atılmalarına, açlıktan kedi-köpek-ot
yemelerine sebep olan ABD ve BM değil midir? ABD’nin Esed ile olan müttefikliği
tartışılmaz bir alenilikte ortadayken; ABD koalisyon güçleri içinde Esed’i
devirmek söylemi bir manipülasyondur.
Türkiye
ve Suudi Arabistan’ın korku gerekçeleri farklı olsa da, haçlılarla evliklerinden
dolayı arzu ve isteklerinin dışına çıkabilmeleri mümkün değildir. Ancak boşanabilirlerse
bağımsızlıklarına kavuşabilirler ama Allah’tan daha çok onlardan
korktuklarından göstermelik çıkışları tamamen aldatmak maksatlıdır. Bu sebeple
IŞİD ve diğer cihad örgütlerine Müslüman katılımını engelleyebilmek ve
gayrimeşru terörist olduklarını meşrulaştırabilmek için haçlı koalisyon
saflarında yer alarak, Hıristiyan-İslam arasındaki savaş gerçeğini örtbas
etmeye çalışmaktadırlar.
Rusya’nın
Esed’i doğrudan sahiplenip ABD’nin muhalefeti öyle danışıklı dövüş bir oyundur ki,
Papa Francis’in ”Putin, Doğudaki Hıristiyanları
Kurtarabilecek Tek Kişi” beyanatıyla
kanıtlıdır. Dolayısıyla özü Hıristiyan-Müslüman savaşı olan Suriye ve Irak’taki
çatışmalar, IŞİD ve El Nusra gibi cihad örgütleri mazeretiyle manipüle
edilemeyecek kadar aşikârdır. Hele Katolik ve Ortodoksların “Hıristiyanlara yapılan eziyetler”
gerekçesiyle ittifakları ve Hıristiyan egemenliğindeki BM’in güvenlik
konseyinde ABD, Avrupa ve Rusya’nın müttefikliği ortada iken!
Türkiye’nin YPG/PYD endişesi, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin İran
tehdidi; ABD önderliği altındaki bir haçlı koalisyonunda giderilemeyecektir.
ABD, hem YPG/PYD hem İran hem Esed hem de Rusya ile gizli yahut aleni bir
birlik içindedir. Dolayısıyla gerek Türkiye gerekse Suudi Arabistan ve Körfez
ülkeleri avuçlarını yalayacaklar, IŞİD tehlikesinin ortadan kaldırılmasıyla hem
Türkiye hem de Suudi Arabistan belayı derinliklerinde tadacaklardır.
Zaten ABD, sadece ortak tehlike olan IŞİD’e karşı yoğunlaşılmasını ve sözde
Münih’te saldırıların durdurulması yönünde alınan karara uyulması çağrısında
bulunarak, Türkiye ve Suudi Arabistan’ı YPG/PYD ve İran tehditlerine karşı olası
müdahalelerde bulunmamaları konusunda uyardı. Lakin ABD, Münih’te alınan
saldırmazlık kararı için ne Rusya’yı ne YPG/PYD’yi ne İran’ı ne de Esed’i durdurma
konusunda hiçbir yaptırıma hatta söze dahi gerek görmedi.
Teröristin yalnızca Allah
yolunda hak ve adalet için savaşan cihad ehli Müslümanlar olduğu bir düşünce
düzeyinde Obama, bugün Putin ile yaptığı telefon görüşmesinde; sadece IŞİD’e
karşı ortaklık vurgusu yapması, savaştaki amacının din olduğunu ortaya
koymaktadır.
IŞİD
gitsin; Esed ve YPG/PYD kalsın esası üzerine yapılan savaş, ne Türkiye ne Suudi
Arabistan ne de İslam âleminin hayrına olmayacağı açık ama rab olarak ABD
tercih edilmiş ise, şer’i durdurabilmek içinde hiçbir çare yoktur.
Her ne kadar kâfirler ve münafıklar güç birliğine girerek zafer elde
edebileceklerini sansalar da, Allah Müslümanlara yeter. Oyunun içinde oyun,
tuzağın için de tuzak, hilenin içinde hile kurmaya çalışan mihraklar, sonunda
Allah’ın hükmüyle öyle helake yaklaştırılıp yerle bir olacaklardır ki, yalvarış
ve pişmanlıkları fayda getirmeyecektir. Tarih, olabileceklerin kanıtıdır!
Allah’ı öldüremedikten sonra Allah yolunda cihad edenleri öldürsen ne
çıkar? Nasıl ki, dünya yaratıldığından itibaren mücahidler kurutulamamış ise, kıyamete
kadar çıkışları durdurulamayacak ve küfre karşı mücadeleler önlenemeyecektir.
Göklerin ve yerin orduları Allah’a aittir; ne BM, ne NATO, ne ABD, ne BM, ne de Rusya’ya!
Her şart ve koşulda koalisyon güçleri Esed’in iktidarda kalması için
mücadele vermektedirler. Türkiye ya da Suudi Arabistan gibi İslam ülke
iktidarları Esed’e karşı olsalar da, ne Vatikan ne ABD ne Rusya ne de İran’ın umurlarında
değildir. Dolayısıyla IŞİD sonrası neler olacağı dehşet içinde öyle yaşanacaktır
ki, görmektense ölmek tercih edilecektir.
Unutulmamalıdır ki, Çin’deki bir kelebeğin kanat çırpışı, Karaibler de fırtınaları
tetiklemektedir. Ya da binlerce kilometre uzaklıkta ve yerin binlerce metre
altındaki bir deprem nasıl kentleri yıkıp ölümlere sebep oluyorsa, fiziki
basıncın yanında ruhi basınç hesap edildiğinde ortaya çıkacak sonucu bir
düşünün!
“Dinlerine uymadıkça
yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru
yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak
olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” Bakara 120
“Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost
edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin
tarafını tutarlar). İçinizden onları
dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.” Maide 51
“Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Onların
eziyetlerine aldırma. Allah'a güvenip dayan, vekil ve destek olarak Allah yeter.” Ahzab 48
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder