Tehdit ve tehlikelere karşı oluşan korku, kul
değil özgür olduğunu sanan insanın güya belirsizliklere karşı kendini koruma
amaçlı ortaya koyduğu bir tepki olarak düşünülür. Oysa hayatın hiçbir safhasında belirsizliğin ve
özgürlüğün olmadığı evrensel kaderde, ancak yaratıcı iradesine güvenip teslim
olamamış insanların zilletsi mazeretleridir.
Hayır ya da şer ne varsa Allah tarafından
yaratılarak musallat edildiğine iman etmemiş insanlar, asıl korkulacak olan
Allah’tan değil de, yaratıklardan korkmaları daha korkunç şeylerle
karşılaşmalarına sebep olmaktadır.
Sevgi ve güveni Allah’tan almayan
bir insana nefret ve korku tasallut eder. Korkulan şey, ister canlı ister
cansız olsun gizli yahut aleni bir rab’dır. Çünkü ancak rab tehdit eder ve
tehlike yaratarak başa sarandır. Yaratıcı’ya
değil yaratığa güven duyup kaybetme korkusu taşıyanların alçak bir hayat sürme mahkûmiyetleri
düşünce ve davranışlarıyla kanıtlıdır.
Korku bir tutsaklıktır; dolayısıyla
korku içinde yaşayan asla özgür olamaz. Bu sebeple insanın kulluğu korktuğu
varlıkla orantılıdır. Beşeri korku batıl inançların, Allah’tan korku ise tevhidin
bir temel kaynağıdır.
Teoride bireyleşmeyi başarmış insanın özgürlüğe kavuştuğu, dolayısıyla kendisiyle
barışık olduğu, çevresi ile anlamlı ilişkiler kurduğu, başkalarına örnek olup
ölümün getireceği çaresizlik ve korku hissini yaşamayacağı öne sürülür ama tam
tersi dünyada kaos çıkartan saldırganların kendileri olduğu, çaresizlik ve
korkudan katliamlarda sınır tanımamalarına ve insanları doğrayıp biçmelerine ne
demeli!
Korku, Allah’a imanla fethedilebilir;
beşere korku ise esareti doğurur. Korkudan daha korkunç hiçbir şey olmadığından
Allah’ın yanında beşerden korkulabilmesi mümkün olamasa da nefis, tıpkı resimde
filin hep küçük pirenin ise hep büyük çizilmesi misali beşeri Allah’tan daha
güçlü ve korkulan gösterir.
Başına gelen musibetler ve ölümü Allah’ın
elinde olan insan, beşerde nasıl bir kudret buluyor ki, korkarak boyun
eğebiliyor? İşte insan, kendine iyilik bahşedip hakkında takdir edici Allah’ın
elini değil de kötülükte yarışan beşerin tekmeleyen ayağını öpmesinden öyle
gurur duyabilmektedir ki, büyüttüğü pirenin kulu olabilmektedir.
İnsan açlıktan, yoksulluktan, düşkünlükten,
hastalıktan, felaketten, şiddetten, sürgünden, zindandan, savaşta veya ölümden
değil, sadece beşere olan korkusundan korkmalıdır. Çünkü hiçbir şey, beşere olan
korkudan daha korkunç değildir!
Ağzını açıp konuştuğu zaman dağları
devirircesine cesaretle kükreyip de amele gelince kaskatı kesilen öyle insanlar
vardır ki, sanıldığı gibi iman dolu cesur yürekleri olmadığı anlaşılır. Beşer
korkusu kendilerine öyle yalan söylettirir ve manipülasyonda sınır tanıttırmaz
ki, ne imanları ne namusları ne de insanlıklarını bırakır!
Tuttuğu yolun hak olduğunu bildiği
halde ona sahip çıkmayan insan korkaktır. İnsanı üstünlük derecesinde birbirinden
ayırarak Müslümanlık şerefine ulaştıran Allah korkusudur. Beşerden korku zillete
ve cehenneme; Allah’tan korku ise izzete ve cennete götürür. Dolayısıyla cennet arzusu ve cehennem korkusuna dayanan bir inanç ahlâktır.
İnsanı beşere karşı korkaklık ve
gurur mahveder. Korkaklık, hak yolda olanların değil batıl yolda olanların
dehşetidir. Yaratıcıları Allah’a âşık olmak yerine birbirlerine sevdayla bağlı olmalarından
korkaklık yaşayan insanlar, birbirlerinin öyle rabbidirler ki, sevgi, korku,
tazim, itaat ve tutkuyla aşikârdır. Hele sözde Allah’a, davranışta ise beşere
sığınarak güven duyan Müslümanlar, İslam’ın İslam olmayan en bedbaht
numuneleri, diğer bir ifadeyle münafıklarıdırlar.
Ey insan! Sözde iman ettiğin Allah’tan mı,
yoksa kendin gibi bir kul olan beşerden mi korkman daha layıktır?
“Hikmetin başı, Allah
korkusudur. Başka deyişle, insanlığın ölçüsü, Allah’a ve O’nun kanunlarına olan
bağlılıktadır” Hz. Ömer
“De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası
bize asla erişmez. O bizim mevlamızdır. Onun için müminler yalnız Allah'a
dayanıp güvensinler.” Tevbe 51
“İşte o şeytan, ancak kendi
dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.” Al-i İmran 175
“Buyurdu ki: Korkmayın, çünkü ben sizinle
beraberim; işitir ve görürüm.” Ta-Ha 46
“Göklerde ve yerde ne varsa, O'nundur, din de
yalnız O'nundur. O halde Allah'tan başkasından mı korkuyorsunuz?” Nahl 52
“Kim Allah'ı, Resulünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki)
üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.
Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden
dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah'tan
korkun; eğer müminler iseniz.” Maide
56-57
“ Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size bol bol veren,
Allah'dan korkun.” Şu’ara
131-132
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder