Papa Francis; ”Putin, Doğudaki Hıristiyanları Kurtarabilecek Tek Kişi”
açıklamasıyla Ortadoğu’daki savaşın perde arkasını deşifre ederek Haçlı seferini
itiraf etmiştir.
ABD ve Avrupa ülkelerinin İslam âlemiyle
olan ittifaklarından dolayı Haçlı seferine sıcak bakmamaları Vatikan’ı,
Rusya’ya yöneltmiş; 962 yıldır birbirlerine düşman ve kâfirlikle itham eden
Ortodokslar ile Katolikleri İslam karşıtı safta birleştirmiştir.
Vatikan ve Rus Ortodoks Kilisesi, Papa Francis
ve Patrik Kirill önderliğinde 12 Şubat’ta Küba’da biraraya gelerek, “Hıristiyanlara yapılan eziyetler” ana
başlığı altında ortak bir deklarasyon imzalayarak Haçlı Savaşına dini meşruiyet
kazandıracaklardır.
Müslümanlara Hıristiyanlardan daha şedit düşman
putperest İran’da aynı safta hareket edeceğini, İran Devlet Başkanı Hasan
Ruhani’nin Vatikan’ı ziyaret edip Papa ile yaptığı görüşme sırasındaki biatiyle
bildirmiştir. Zaten Hasan Ruhani’nin Papa Francis ile görüşmesini sağlayan
Viladimir Putin’di!
Lakin IŞİD mazeretiyle Hıristiyan-Siyonist ittifakında
yer alan İslam ülke iktidarlarının hangi safta yer alacakları meçhullüğünü
korusa da, savaşın IŞİD ile muteber olmayıp tüm Müslümanları içerdiği Rusya’nın
soykırımsı saldırılarıyla kanıtlıdır.
Haçlı savaşının dini lideri Papa Francis,
siyasi ve askeri lideri ise Putin’dir. ABD ve Avrupa’nın da bilgisi dâhilinde
ilerleyen süreç, Rusya’ya karşı caydırıcı
bir harekâtta bulunmamaları ve sahayı Putin’in inisiyatifine bırakmalarıyla
aşikârdır.
Gerek ABD gerekse Avrupa’daki İslam karşıtı
gösterilerinin tamamını Vatikan provoke etmektedir. Büyük savaş öncesi
toplumları kışkırtarak Müslümanlara karşı bileylemek suretiyle sabır testi
yapan Vatikan, ilk kıvılcımı Batı ülkelerinde başlatarak, “Hıristiyanlar öldürülüyor” fitillemesiyle çıkaracağı kaos ile
birlikte savaşı küresel boyuta çıkaracaktır.
Papa Francis’in geçen yıldan itibaren sık
sık dile getirdiği “3. Dünya Savaşı”
vurgusu, Haçlı seferine apaçık bir işaretti. Özellikle Suriye’de vahşice
dökülen Müslüman kanı, Haçlı Savaşını durdurabilmek için ödenen bir kan
pahasıdır. Bu sebeple İslam ülke iktidarları, seyirci kalarak söz konusu diyeti
ödeyecekleri düşüncesiyle Haçlı-Müslüman savaşını önüne geçebilme umudu
taşısalar da, her Müslüman’ın cihad potansiyeline sahip düşman görülmeleri
bekleneni karşılamayacaktır.
İslami ülke iktidarlarının Haçlı-Siyonist
güçlerle yaptıkları gayrimeşru evlilikleri öyle yontulmalarına sebep olmuş ki,
sadece vahiyden tükenip gitmekle kalmamış, insanlıklarını, vicdanlarını, şeref
ve namuslarını da yitirmişlerdir. “Para her şeyi yapar” ilkeleri, para için
göze almayacakları hiçbir şeyin olmadığını ortaya koyduğundan Haçlıların
safında yer almaya çalışacakları kuvvetle muhtemeldir. Günümüzde dahi Haçlılarla
yani batılla savaşan cihad ehline karşı nasıl küfür cephesinde ittifak
kurmuşlar ise, yarın gerçekleşecek 3. Dünya Savaşında da saflarında
bulunacaklardır. Ancak hidayete erdirilmiş Müslüman toplumlar, kendilerine
fiyat etiketi koyan devletlerinin yanında yer almayarak mücadeleden
kaçınmayacakları mutlaktır. Dolayısıyla şartlar ve koşullar ne olursa olsun
zafere ulaşacak olan Allah’ın tarafını tutanlardır!
Korkulan rabdir! Fayda yahut zarar
verebileceğine inanarak korkulan kim ise, tartışmasız bir rabdir. Dolayısıyla
Allah’tan değil beşerden korkan; Allah’a değil beşere güvenen; Allah’ın sözlerine
değil beşerin sözlerine inanan; gücü, yardım ve desteği Allah’tan değil
beşerden dileyip umut eden; Allah’a değil beşere boyun eğerek sığınan
Müslümanlıkla şereflenmemiş münafıktır.
Münafıklar tıpkı gizli fahişeler gibidir!
İffetli görünüp fahişelik yapan ne ise, Müslüman görünüp küfür içinde olan ya
da batıla razı olanda o’dur. Haçlı- Siyonistlerin cüretkârca Müslümanlara
zulmedebilmeleri, katledebilmeleri, saldırabilmeleri, hor ve hakir görüp
aşağılayabilmeleri, köle misali değere tabi tutabilmeleri, hükmedebilmeleri,
yurtlarından çıkarabilmeleri, açlığa mahkûm kılabilmelerinin müsebbibi dini ve
siyasi fahişelerdir.
Yoksa bir Müslüman, Haçlı ordusuna bedeldir
ama münafıklar, kalplerdeki imanı öyle vakumlamışlardır ki, küfrün gücü karşısında
korkan olunmuştur.
Müslümanların dünyadaki değeri, BM Daimi Güvenlik
Konseyinde tek bir temsilcisinin bulunmamasıyla kanıtlıdır. 6,9 milyar olan
dünya nüfusunda %32’si yani 2,2 milyar Hıristiyan, % 23 yani 1,6 milyar Müslüman
olmasına rağmen BM’nin Hıristiyanlarca temsil edilip tek bir İslam ülkesine hak
tanınmaması, zaten Hıristiyanların güdümündeki köle olunduğu gerçeğini kanıtlamaktadır.
İslam ülke liderleri arasında bu gerçeği
dillendiren sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu için, fiiliyatta başkaldıramasa
hatta başkaldıran cihad ehlinin başını ezmeye çalışsa da hakkını teslim etmek
gerekir.
“Dünya
beşten büyüktür. Bu beşin içinde bir tane İslam ülkesi var mı? Tüm dünya bu beş
üyeye teslim mi; böyle bir adalet olabilir mi? Öyleyse BM güvenlik konseyinin
reforma edilmesi şarttır. Kiminle konuşuyorsam haklısın diyor ama emperyal
güçlerin-egemen güçlerin söyledikleri her an geçerli oluyor. İslam İşbirliği
Teşkilatı'nda 56 üyeyiz. BM'de sözümüz geçiyor mu? O zaman bu toplantıları
yapmamızın bir anlamı yok. Şimdi sorarım size, biz ne işe yarıyoruz?”
Haçlıların vurduğu altın prangalara razı
olmuş İslam ülke iktidarlarının hem dinlerine hem de insanlığa yaptıkları
ihanet yığınlarca idrak edilemese de Allah, iman etmiş hak yoldaki bir zümreyi
karşılarına çıkararak hesap verdireceği muhakkaktır.
Artık Haçlı-Siyonist güçlerin Müslümanlara
karşı başlattıkları 3. Dünya Savaşı kapıdadır; etraf dâhili ve harici
haçlılarca kuşatılmıştır. Kaçıp kurtulabilmenin imkânı olmadığı gibi imandan
sonra küfre geri dönmekte sonuç getirmeyecektir. İmanın testi ve muhasebesinin
görüleceği savaşta ya şehid ya da mundar olarak Allah’a ruhlar teslim edilecektir.
Savaş ne kadar zorlu, güçlü, yıkıcı hatta nükleer silahlarla yapılacak bir
kıyıma sebep olsa da vekil ve destek olarak Allah yeter; şehidlikten daha üstün
bir izzet ve şeref olmadığından, zaten sonu ölüm olan dünyadan gaflete kapılıp
ziyana uğrayarak göç edilmemelidir.
“Ey Peygamber! Allah’tan kork, kâfirlere ve münafıklara boyun eğme.
Elbette Allah her şeyi bilmekte ve yerli yerince yapmaktadır. Rabbinden sana
vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. Allah’a
güven. Vekil olarak Allah yeter.” Ahzab.1-2-3
“O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında
satanlar, Allah yolunda savaşsınlar.
Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında
büyük bir mükâfat vereceğiz.” Nisa 74
“Artık
Allah yolunda savaş. Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın.
Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kâfirlerin gücünü kırar (güçleriyle
size zarar vermelerini önler). Allah'ın
gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir.” Nisa 84
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder