Namaz,
oruç ve hac gibi tartışılmaz ibadetler ve Allah’ın apaçık hükümleri olan şiddet
ve savaş, iman etmiş Müslümanların asla itaatten geri duramayacakları ve
nefisleri doğrultusunda itiraz edemeyecekleri farzlardır.
“Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve
kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve
Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” Ahzab 36
Nasıl ki şeytan, ateşten yaratıldığını
mazeret göstererek topraktan yaratılmış Hz. Âdem’e secde edebilmesinin mümkün
olamayacağını öne sürmek suretiyle Allah’ın emrine karşı gelme cüretinde
bulunarak ebedi bir lanete çarpılmış ise, Allah’ın koyduğu kriterler
çerçevesinde şiddet ve savaşa da karşı gelmek, şeytanın akıbetine uğramaktır.
Kötüye karşı şiddet ve savaşa seküler
hümanist düşünce temelinde karşı çıkılarak, ‘özgürlük ve demokrasi’
manipülasyonuyla hak ve iyi olan ne varsa öyle doğranmış ki, "insan sevgisi,
barış ve kardeşlik" gibi olumlu mesajlarla
kudretin Allah otoritesinde değil insanlarda olduğu dindışı düşünceler, kötülük
ve batıllığın önünde kalkan olmak suretiyle gerek sosyal gerekse siyasi açıdan
kabul edilmiştir.
Bir başka
deyişle insanı; Yaratıcıdan, peygamberlerden ve dinlerden yüz çevirmeye, sadece
kendi varlığı ve benliği ile ilgilenmeye çağrılarak, insan yegâne amaç ve odak
noktası haline getirilmiştir. Böylece Allah’ın hükümleriyle yaftaladığı kötüye
karşı şiddet ve savaş gayrimeşru sayılmış, iyiyi tehdit eden kötüde olsa koruma
altına alınmıştır. Hümanizmin İngilizcedeki sözlük anlamı; en iyi değerler,
karakterler ve davranışların doğaüstü bir otoritede değil de insanlarda
olduğudur.
Peki, en hümanist
ve seküler düzeyde insan hakları savunucusunun şeytan olduğunu biliyor
muydunuz?
Hümanizm,
tüm gerçekliğin bizzat doğanın ya da insanın kendisinden ibaret olduğuna inanır;
evrenin temel materyali, zihin değil madde-enerjidir. Hümanizme göre; doğaüstü
varlıklar yani Allah, melekler ya da ruh gerçek değildir; yani insan düzeyinde,
insanlar doğaüstü ve ölümsüz ruhlara sahip değildirler; ahiret, cennet ve cehennem
yoktur ve tüm evren düzeyinde, evrenin doğaüstü ve sonsuz bir Yaratıcısı
yoktur. Dolayısıyla Yaratıcı’yı, Mutlak İrade'yi ve vahyi reddeden hümanizm,
doğrudan doğruya ateizme dayanmakta ve her ne olursa olsun fitne çıkararak
yahut eylemde bulunarak kötülük yapanı ‘insan gerekçesiyle’ sahiplenmektedir.
İnsan hakları adına özgürlük
ve demokrasiyle etkileştirmeye çalıştırdıkları asıl amaç, Allah’ın kötüye karşı
uygulanması gereken şiddet ve savaş ile ilgili hükümleri ‘insanlık suçu’ göstererek
engelleyebilmektir. Bu sebeple dine karşı düşmanlıklarını bilimsel bir maskeyle
anlatarak insanları ikna ederler.
Böylece kötüde her türlü caydırıcı yaptırımlardan kurtularak, iyiyi
kemirmek suretiyle bitmektedir.
İnsanı
tanrılaştıran hümanizm, İlahi yani
semavi dinler yerine pagan (çok tanrılı din) inancı ve dünya görüşünü
yerleştirmeyi hedeflediğinden Allah’ın değil insanın hükmettiği dinleri hâkim
kılabilme çabasındadır. Hıristiyanlık ve Yahudilikte dolaylı olarak başarılı
olmuş, İslam’da ise ayetleri bozamasalar da rivayetlerle Peygamberi
hümanistleştirerek bayağı etkili olabilmiştir.
Türkiye’de
başta CHP olmak üzere İslam karşıtlarının hümanist duruşları, her ne kadar "insan sevgisi, barış, kardeşlik, özgürlük, demokrasi, şiddet ve
savaş aleyhtarlığı" gibi algı doğursa da, asıl olan Allah’ın
otoriterliği ve egemenliğini önleyebilmektir. PKK/HDP gibi amansız ve azgın
katillerin yanında olan partiler, gazeteciler ve aydınlara bakıldığında, tamamı
hümanist düşünceyi savunan kimselerdir. Peki,
Darkula Vlad Tepeş ve Karındeşen Jack’ın da hümanist olduğunu biliyor muydunuz? “Kanla yapılan devrimler daha muhkem olur” diyen
Atatürk’ün de hümanist düşüncenin bayraktarlarından olduğunu biliyor muydunuz?
Devletin dini İslam’ı ve dinsel
hükümlerin yerine getirilmesini anayasadan çıkaran hümanist CHP’nin, İllüminati
kuralları doğrultusunda nasıl İslam’a karşı devrimler yaptığını ve eğitim
sistemini komünal bir yapıya dönüştürerek İslam’ı yok etmeye çalıştığını önce
öğrenin, sonra CHP’nin ve kurduğu ateist rejimin gerçekçiliğine karar verin!
Ki, halen Allah’ın adıyla olan “Bismillah” kelamı
dahi yasaktır!
Ancak din karşıtı isen
hümanist, çağdaş ve aydınsın; değil isen karanlıklara saplanmış insanlık
düşmanı teröristsin!
Allah’ın
hükmettiği ölçüde kötüye, azgına ve asiye karşı şiddet veya savaşa başvurmayan
iyiliğin, huzurun, güvenin, insanlığın, hak ve adaletin gölgesine dahi
kavuşamaz!
Allah
mı yarattığı kula yani insana karşı daha merhametli, koruyucu, sevdalı ve
haklarını düşünendir yoksa hümanistler mi? İnsanı muhafaza edebilmek için insan
numunelerine karşı baskı, şiddet ve ağır yaptırımlar uygulanmaz ise, insanlık
yaşayabilir mi?
“Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz
kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür.
Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir,
siz bilmezsiniz.” Bakara 216
“Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı
sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de kötüdür!” Tahrim 9
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder