Her ne kadar inançlarımız, ırklarımız,
düşüncelerimiz farklı, birbirine zıt hatta hasımsı olsa da, bizleri ortak payda
da birleştiren içince yaşadığımız Türkiye’dir. Fikir ve ideolojilerimizin
dayandığı temel olguyu Türkiye lehine mola verdirebilirsek, ülkenin çıkarına
odaklanarak öç, kin ve nefretten uzaklaşabileceğiz muhakkaktır.
Önce biz, kendimize bakmak zorundayız. Biz
dürüst isek; yoldan çıkarak sapan ve yüzlerce art niyet taşıyan biri bize asla
zarar veremez. Eğer zarar görüyor isek, demek ki dürüst değiliz!
Kendini bilmeyenin bir başkası konusunda ahkâm
kesmesi ne kadar yanlış ise, birini veya bir partiyi izleyip rehber edinmesi de
o kadar yanlıştır.
ABD’li
düşünür R.W.Emerson der ki: “Siyasi bir zafer, işlerinizin iyi gitmesi, hastalığınızın
geçmesi, uzaktaki bir arkadaşınızın veya sevdiğinizin geri dönmesi veya son
derece dış dünya ile ilgili bir olay moralinizi düzeltir ve sizi güzel günlerin
beklediğini zannedersiniz. Buna inanmayın, asla öyle olmaz. Size kendinizden başka
hiçbir şey huzur ve mutluluk getiremez.”
Peki, biz ne yapıyoruz? Vatanımız
Türkiye’yi bir tarafa atarak kimimiz Ak Parti, kimimiz CHP, kimimiz MHP,
kimimiz BDP, kimimiz SP ve kimimiz diğer partilerin çıkarları peşinde
koşturarak paryalık yapmak suretiyle kendimizde ne iman ne onur ne de şeref
bırakıyoruz! Oysa biz, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırarak muhakeme
edebilen insan değil miyiz?
Türkiye’nin güçlü, bağımsız ve uluslararası
arenada etkin olmasına aldırış etmeksizin ardına takıldığımız lider yahut
partilerin kazanmaları ne ifade eder? Bu sebeple önce Türkiye demeli, sonra o
Türkiye’yi layık olduğu seviyeye ulaştıran ya da ulaştıracak lider veya
partinin etrafında istemesek de Türkiye hatırına birleşilmelidir. Diğer bir
ifadeyle ruh Türkiye, beden partiler olmalıdır! Ruhsuz bir beden nasıl ölü ise,
Türkiyesiz partilerde ölüdür!
Türkiye
gibi bir vatan gök kubbemiz olurken; şurada ve burada daha düzgün çakıl
taşlarını ya da daha güzel midye kabuklarını toplayabilme hevesiyle maceraya
kalkışırsak; kendimize ve Türkiye’ye ihanet etmiş oluruz.
Ne
zaman ki; “bana ne Ak Partiden, CHP’den,
MHP’den ve diğerlerinden” diyebilirsek, Türkiye’den başka bir kaygın,
elemin ve sevdalığın olmadığı kanıtlanır.
Halkın
12 yıldır iktidara taşıdığı Ak Parti, tanrı değil beşer olmasından kabul
edilemez birçok hata ve yanlışın içinde yer almış olsa da, her beşerin olmazsa
olmaz fıtratsal bir sonucudur. Şüphesiz diğer partilerde aynı sonuçlara mahkûmdurlar.
Lakin iktidar yetkisi bulunmamış olmaları, sanki hata ve yanlıştan münezzeh
tanrılarmış gibi felaketsi bir algı doğurmakta, dolayısıyla Ak Partinin yaptığı
kusurları yapmayacaklarmışçasına tanrısal izlenime neden olmaktadırlar.
Oysa
peşin hükümlerden uzak bir serinkanlılıkla Ak Partinin Türkiye’ye kazandırdıkları
hizmetler ve cesur adımlar değerlendirildiğinde, kusurlarından daha çok
faydalar sağladığı tartışılmazdır.
Aleyhindeki
iddiaların doğru yahut yanlış olması bir yana, Ak Parti iktidarının Türkiye
için önemli olup olmadığı üzerinde durularak yargıya gidilmelidir. Haydi, yolsuzluk,
hırsızlık ve birçok yanlış yaptı diyelim ama Türkiye’yi hem içeride hem de
dışarıda getirdiği konumu inkâr edemeyiz. Hükümetin kimi üyelerine yapılan saat
gibi hediyeler, ne düğü kanıtlanmamış ayakkabı kutusu içindeki paralar, ilişkileri
ve dinlenen konuşmalarla Türkiye’yi Türkiye yapan ve daha ileri getirmeye
çalışan bir iktidarı indirmeye yeterli bir gerekçe midir? Şayet iddia edilen
suçları devlet hazinesinden ya da milletin hakkından karşılasaydı, 79 yılda
yapılanlar katlanabilir miydi? CHP, MHP ve diğer siyasi partileri
tecrübeleriyle denemiş bir millet, onların dürüst ve Türkiye’yi istikbale
taşıyabileceklerini umut edebiliyorlar ise, gönüllerindeki sevdanın Türkiye
değil partileri olduğunu ispatlamaktadır.
Ey
vatandaş! Kendin için partin değil Türkiye can olmalıdır. İntikam hırsıyla iktidarın
güç yitirmesi nefsinizi hoş kılsa da Türkiye’yi kaybettireceğinizden nefsinizin
tuzağına düşmemeli, ardına takıldığınız partileriniz dertlerinize çare
bulamayarak bir çöp misali sizleri atarak tanımayacaklarını bilmelisiniz. Ya da
yol gösterici çokbilmişlere; “arkadaş, size uydum, perişan oldum” dediğinizde,
yanınızdan kaçıp uzaklaşacaklarını göreceksiniz. Türkiye var ise sen varsın!
İktidardan
nefret etsen de, öç almak istesen de, haksızlık ve adaletsizliklerinden şikâyet
etsen de, nefsine hitap etmemesinden yakınsan da, birçok suçlamalarda bulunsan
da; bil ki vatanın Türkiye için onu ayakta tutmalı, devirmek yerine hata ve
yanlışlarını düzeltmesi için baskı kurmalısın. Aksi takdirde yağmurdan kaçarken
öyle bir doluya yakalanacaksın ki, o dolu, sende ne geçim ne barış ne evlat ne
huzur ne güven ne din ne namus ne de vatan bırakacaktır. Evini tamir etmek varken
yıkmak nasıl korkunç bir yanlış ise, 12 yıldır kurduğu düzen içinde iktidarını da
yıkmak o derece fecaattir.
Önce
Başbakan Erdoğan’ın yıkılmasını kimler istiyor diye bir sorguya giderseniz,
zaten sonuca ulaşacaksınız. Bu sebeple kimsenin öğüdüne ihtiyaç duymaksınız
muhakeme edebilen insan olma hasebiyle doğruların en doğrusuna karar
vereceksiniz.
“Vatan sıhhate benzer, değeri kaybedilince
anlaşılır.”
Hz. Muhammed (s.a.v)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder