İslam
âlemini vahşilikle yaftalayıp Müslümanları terörizmle ve katillikle itham eden
ABD, Hıristiyan vatandaşlarının katliamlarıyla yaptığı barbarlıklarının
hesabını veriyor.
İslam ülkelerini işgal ederek sayısız
okulları ve masum çocukları bombalarla parçalayan ABD’nin okullarında sıkça görülen
vicdan deşici saldırılarla sarsılması, ektiğini biçmeye mahkûm ilahi bir adalet
olduğunu ispatlamıştır.
“Sonunda yaptıklarının cezası onlara ulaştı ve alay etmekte
oldukları şey onları çepeçevre kuşatıverdi.” Nahl 34
20 yaşında Hıristiyan, zengin ve başarılı
bir çocuğun öğretmen olan annesi ve 27 kişiyi öldürerek intihar etmesini
seküler psikolojik nedenlere bağlama yanlışlığı, katliamlardan ders alınmayıp
sebep-sonuç ilişkisinin özüne inilemediğinden çok daha derinleşerek devam
edeceğini işaret etmektedir.
Eğer o çocuk Müslüman olmuş olsaydı,
dünyadaki tüm Müslümanlara savaş açılıp topluca silinmeye kalkışılırdı. Ancak
din, eğitim ve batıllığın dikkate alınmayıp psikolojik etkenlere bağlanarak
örtbas edilmeye çalışılsa da, insanı insanlıktan koparıp şeytanlaşmasına neden
olan pozitif gerekçelerle kamufleye uğraşılması çare olmayacaktır.
Hatırlanılacağı üzere Norveç’teki Türk ve
Müslüman düşmanı azılı bir katilde onlarca insanı biçmesine rağmen, sırf Türk
ve Müslüman karşıtı olmasından ötürü ödüllenerek sıradan bir suçlu misali 21
yılla mükâfatlandırılmamış mıydı? Her ne kadar katledilen insanların çoğu
Norveçli olsa da, amaç Türk ve Müslüman karşıtı caninin Neo-nazi oluşu cezasını
hafifletmişti.
Müslümanlar, hak ve özgürlükleri adına
kötüye karşı direniş gösterirlerken dinleri İslam aşağılanıyor da, neden Hıristiyan
ve Yahudi canilerin saçtıkları dehşetleri dinlerine mal edilmiyor?
Bugüne kadar tek bir Müslüman çocuğun okul
basarak 5-10 yaş arasındaki masumları katlettiğine şahit olundu mu?
Demek ki sorun cinnet
geçiren çocuklarda değil, azmettiren eğitim, rejim ve iktidarlardadır.
ABD Başkanı Baracak Obama, gözyaşları içinde olaya yalnızca bir başkan
olarak değil iki çocuk babası olarak baktığını dile getirerek; “ölenlerin çoğu 5 ya da 10 yaşındaki
çocuklardı. Bu çocukların önünde mezuniyet ve kutlamalar vardı. Ölenler
arasında öğretmenler de var. Hayatını kaybedenlerin aileleri başta olmak üzere
dalga dalga acıyla karşı karşıyayız. Çocukların masumiyeti küçük yaşta çalındı.
Bu acıyı tarif etmenin yolu yok. Şiddeti ve silahı çocuklarımızdan uzak
tutmalıyız. Bu akşam eşimle birlikte kurbanlar ve aileleri için dua ederek
geçireceğiz. Önümüzde zor günler var. Tabii ki kayıp çocukların yerini hiçbir
şey dolduramaz ama elimizden gelen her şeyi yapacağız" ifadeleri şaşırtmaktadır.
Gerek iktidarının gerekse İsrail’in
katliamlarıyla öldürülen binlerce Müslüman çocuğun kıyılmasına zafer çığlıkları
atabilen bir lider, nasıl olur da vicdani bir muhasebeyle acıdan
bahsedebilmektedir? Daha dün Gazze’ye bombalar yağdırarak okulları yerle bir
edip çocukları parçalayan İsrail’e destek çıkan kendisi değil miydi? Yaşları 5
ila 10 yaşındaki öldürülen Müslüman çocukların önlerinde mezuniyet ve kutlamaları
yok muydu? Ailelerinin karşı karşıya kaldıkları acılar, acı değil miydi? Neden
kendileri, küçük yaşlarda çaldıkları masumiyetten ızdırap duymuyorlar? Sırf o
çocukların Müslüman olmalarından mı vahşete reva görüyorlar? Kendi acılarını tarifsiz
buluyor ama Müslümanların çektikleri acıların tarifini potansiyel terörist olmaları
önyargısıyla açıklayan bir zihniyet, daha beterlerini hak etmiyor mu? Kendi çocuklarının yerini hiçbir şeyin
dolduramayacağını ifade ederken, Müslüman çocuklarını yerinin neyle dolacağını
düşünüyor?
Bizzat kendi işledikleri yüzünden
ülkelerindeki düzen bozulmuş ve yaptıklarının karşılığını tadarak acının ne
olduğunu yüreklerinde hissetmişlerdir.
Şiddet ve silahın merkezi ABD, şiddeti ve
silahı bırakıyor mu ki, çocukların uzak tutulmasından bahsedebiliyor? Sonuçta o
çocuklar da, iktidarları gibi zalim olma yolunda tatbikattan öte ne yapıyorlar?
Yoksa Müslüman çocukların değil de Hıristiyan ve Yahudi çocukların katledilmesinden
mi kahrediyorlar?
Haksızlık, adaletsizlik, vicdansızlık ve
barbarlığıyla övünen ABD’nin meydana gelen katliamlardan ötürü döktüğü
gözyaşları kesinlikle insani değildir. Obama’nın siyasete bakılmaksızın gerekli
adımların atılması ile ilgili yapacağı tek şey, şeytanın adımlarını takip
etmekten vazgeçmesidir. Ne zaman ABD şeytanın dostluğunu bırakıp insaniyetle
bütünleşirse, çocukları da canavarlıktan vazgeçerler. En iyi nasihatin iyi
örnek olması gerekliliğini rehber edinmeyen iktidarlar, şeytanlıkta örnek
olduğu neslini doğruda ikna edemezler.
Bu sebeple ABD’de
meydana gelen vahşi saldırılarda rol oynayan gerek katil gerekse ölen
çocukların katliamlarından doğrudan iktidar sorumlu olup, nefsi güce
kavuşabilmek için devletlerinin yolunu izlemekten başka bir hedef
taşımamaktadırlar. Elleriyle yaptıkları yüzünden başına kötülük gelen ABD’nin
hayıflanabilmesi akli midir?
Söz konusu acımasız
katliamı gerçekleştiren çocuğun Hıristiyan değil de Müslüman oluşuyla nasıl
felaketsi bir kıyımla karşılanacağından bahsetmiştim. Ya o çocuk başarılı ve
zengin değil de yoksul ve eğitimsiz olsaydı bambaşka teoriler üretilecek, eğitimsizliğin
ve yoksulluğun tetiklediği bir sonuç olduğunu kayıtlara geçireceklerdi.
Ruha değil de
yalnızca bedene odaklanmış materyalist bir düşüncenin vicdan taşıyabilmesi
mümkün değildir. Dolayısıyla
olayları yüzeysel madde düzeyinde yargılayarak fiziksel çözüme indirgeyenlerin karşısındakinin
insan olduğu gerçeğini muhakeme edememeleri, çözümü imkânsız kılmaktadır.
Her ne din, etnik ve kültürde olsa da insanı
insan yapan değerleri yaratıcının koyduğu kurallara göre değil de batılılıkla
hükmetmeye çalışanların ödedikleri bedele kaygı duyulamayacağı gibi hayret de edilmemelidir.
ABD için asıl tehdit ve yok oluşunu
sağlayacak, kendi vatandaşıdır. Dolayısıyla ABD, Başkan Obama’nın değimiyle
dalga dalga gerçekleşecek acılarla hak ettiği sona kavuşacaktır. Bunun için
dışarıdan hiçbir müdahaleye ihtiyaç yoktur.
Kendi elleriyle kendini tehlikeye atan ABD,
ettiğini bulmaktadır.
"You reap what you sow"
“Böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlar ve işlerinin
sonu tam bir hüsran olmuştur.” Talak
9
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder