Din
dışı devleti, Müslüman milletiyle Türkiye, cumhurbaşkanını seçmeye gidiyor! Dünyadaki
menfaati için seçiyor ise aday tercihi kolay; istikbaldeki ahiret hayatı hedef
alınarak seçime gidiyor ise, zorluğu sırat köprüsünden farksız!
Üç aday var! Biri 12 yıldır Türkiye’yi
yöneten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan; ikincisi kalbi öç, kin ve nefretle
yoğrulu terörist Selahattin Demirtaş; üçüncüsü ise merkep misali sırtında
taşıdığı akademik unvanları, aldığı ödüller ve bürokratik geçmişiyle yürüyen
ölü Ekmeleddin İhsanoğlu!
Kim dünya arzularını, debdebesini,
rahatlığını, fiyakasını ve menfaatini arzuluyorsa Recep Tayyip Erdoğan’dan bir
başkasını tercih edemez. Her ne kadar hakkında birçok iddia bulunsa da
yaptıkları, yapacaklarının bir garantisi olduğundan muhakeme edebilen bir
insanın adaylar arasında başkaca bir alternatifi yoktur. Dolayısıyla hem dünya
çıkarına göz dikeceksin, hem de biri terörist diğeri ruhsuz bir beden olan
adayı seçmeye taraf olacaksın; öyleyse sen, idraki olmayan bir mahlûksun
demektir. Bir düşün bakalım; kendini maceraya atmaya takatin yahut riske
girerek daha beterinle karşılaşmama gibi elinde bir teminatın var mı?
Başbakan Erdoğan’ın hırsızlık, yolsuzluk ve
kayırmacılık yaptığı gerekçesiyle karşı duranlar, yıllardır iktidar
nimetlerinden yararlanabilmek için avlanmayı bekleyen yağmacı CHP, MHP, HDP ve
diğer partilerin destekledikleri adaylarla talana girişmeyeceklerine dair bir
garantileri var mı? Peki, din dışı seküler-laik rejimde Allah’ı, vahyi ve imanı
reddeden bir devletin vicdanı olabilir mi? Devletin vicdanı yok ise devlet
adamının olabilir mi? Dolayısıyla o devleti idare eden yöneticilerden hak ve
adalet beklenebilir mi?
Türkiye’de yaşayan hiçbir insan yoktur ki,
ne kadar kötü durumda olduğunu hissetse de yerinde olabilmek için milyonların
gıpta ettiğini bilmelidir. Ancak nefisleri galebe çalarak arşa yükselmiş insanların
şükretmez asilikleri ya sapıklıklarından ya da tamamen iktidar hırsı taşıyanların
akılları karıştıran güdümlerindendir. Zaten betere sebep olan etkilerin ne
olduğu irdelendiğinde karşılaşılan tek gerekçe şükürsüzlük, nankörlük ve
ihanettir.
Gelelim
ahiret için hangi adayın seçileceğine!
Bir oyun, hile, övünme, benlik ve aldatmadan
ibaret olan dünya hayatının belirsizliği ve fani oluşu dikkate alındığında; Allah’a
ve ahiret gününe iman etmiş bir müminin dünyasal iktidar, ödül, şöhret, kazanç,
arzu ve istek düşünebilmesi mümkün değildir. Ahiret kazancı doğrudan dünya
tercihleriyle orantılı olduğundan dünya cazibesinden ahiret karşılığı
vazgeçmeksizin Allah rızasına ve cennetine kavuşabilmek imkânsızdır.
Allah’ın indirdiği hükümlerle değil de
İslam dışı batıl hükümlerle inşa edilmiş bir rejim haram olduğundan, o rejime
bağlı yöneticiyi seçmek ve desteklemekte haramdır. Bu sebeple adayların tamamı
seküler rejimin bayraktarları ve koruyucuları bulunmalarından vahyen
gayrimeşrudurlar.
İslam hukukuna göre yöneticiden ziyade
rejimin niteliği adalet doğurur. Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyen bir
lider batıldır, dolayısıyla önüne konulan sandıktaki manipülasyonsu seçimle
lider değil rejim oylatılmaktadır.
Cumhurbaşkanının kim olacağı öncesinde nasıl
bir rejimle hükmedeceği önemsenmediğinden haksızlık ve adaletsizliklerin sonu
gelmemekte ve çığlıklar kesilmemektedir. Nasıl ki haram olan bir şeyi helalmiş
gibi besmele çekerek yiyemezsen; haram olan bir rejimden helal bir yönetici
çıkaramazsın! Dolayısıyla bir müminin oy kullanmadan önce haram mı yoksa helal
mi araştırma yapması, imani bir zorunluluktur.
“Dinleyin ve itaat edin! Üzerinize tayin olunan vali/yönetici,
başı siyah kuru üzüm gibi Habeşli bir köle olsa bile, sizin aranızda Allah’ın kitabını uyguladığı
müddetçe dinleyin ve itaat edin.” Hz.
Muhammed (s.a.v)
Pergel misali bir ayağı şeriatta değil de
batılda duranın diğer ayağı nerede olursa olsun yaptıkları tamamıyla nafiledir;
ne dünya ne de ahiret için bir kıymet taşır! Neden dünya için kıymet taşımaz
diye sorulacak olursa; bir kıvılcım, bir salgın, bir felaket, bir musibet, bir
savaş yapılanları tamamen yok edebiliyor ve ölümle her şey sona erebiliyorsa,
faydasından söz edilebilir mi?
Dünya hayatı nedir diye soracak olursanız;
tıpkı cinsel birleşme anında birkaç saniye süren tatmin süresi kadardır. Tatmin
öncesi neredeyse taptığın ve uğruna her şeyi feda edebileceğin kişi, tatmin
sonrası nefret ettiğin, pişmanlık duyduğun, bir daha görmek istemeyeceğin
kişiye dönüşebiliyor ya da başına birçok bela açabilecek bir kötülüğü
doğurabiliyor. İşte dünya sonrası ahirette böyledir!
İstediğin hak, adalet, şeref, huzur, güven,
dürüstlük, aş ve iş ise, sana bunları sağlayacak seçtiğin yönetici değil
rejimdir! Çünkü rejim batıl ise, yönetici ne yapsın?
“Gömleğin ilk düğmesi yanlış
iliklenince diğerleri de yanlış gider.” C.Bruno
“Her
kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz
kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak
gireceği cehenneme sokarız.” İsra 18
“Şu
insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.” İnsan 27
“Aralarında
hüküm vermesi için Allah'a ve Resulüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü
ancak "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte asıl bunlar
kurtuluşa erenlerdir.” Nur 51
“O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında
satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür
veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.” Nisa 74
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder