Bu sebeple ne Cumhurbaşkanı ne meclis ne bakanlar ne Ak Parti ne muhalefet ne devlet ne de millet Ayasofya’yı takmaktadırlar!
CHP’nin ihanetiyle Ayasofya Cami’nin haçlı güdümüyle müzeye çevrilmesi akabinde İslam kimlikli ve ecdat tutkulu(!) nice hükümetler başa gelmiş ama hiçbiri CHP ilkesinin dışına çıkmayarak, Fatih Sultan Mehmed Han’ın fethettiği Ayasofya’yı vasiyetine uygun hale getirmemiştir.
Yıllar önceki bir Ramazan Ayı’nda, Sultanahmet Cami’nde öğlen namazını kılmama müteakip
Ayasofya’yı ziyaret etmek istemiş ancak başımda takke bulunmasından ötürü kapıdaki
görevli takkeyi çıkartmam durumunda içeri alabileceğini söylemişti. Bunun
üzerine itiraz ederek, takkeyi çıkarmayacağımı bildirmiş ve dolayısıyla içeri
girememiştim.
Düşünülebiliniyor mu; ecdadımın binlerce can
vererek Müslüman Türk milletine ve İslam ümmetine hediye ettiği Ayasofya’ya,
takkeli bir Müslüman Türk olarak girememiştim. Oysa başta Fatih Sultan Mehmed
Han, vezirleri, sadrazamları ve askerleri Ayasofya’da sarıklarıyla namaz kılmışlardı!
Kapıdaki görevlinin işgüzarlık yaptığını
düşünerek, konuyu yetkili müdüre, bakana, başbakana hatta cumhurbaşkanına şikâyet
etmeme rağmen hiçbir netice alamamış, sadece müdür bir yazıyla; “Ayasofya’nın bir cami değil müze olduğunu;
dolayısıyla yabancılar açısından tekkeli girmeye müsaade etmediklerini” bildirmişti.
Bugün ise, İslam
kimlikli ve ecdat düşkünü olarak bilinen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti
iktidarında Leyla Alaton adlı Siyonist bir iş kadını; gece yarısı Ayasofya’yı
açtırarak, 150 kişilik bir dans grubuyla gösteri yapabilmektedir.
Takke ile girişe izin yok, soyunmaya ve dansa izin var!
Üstelik Müslümanlara meydan okunan bu skandal, gizli değil tamamen aşikâr. Leyla Alaton adlı yahudi, anlaşılan cumhurbaşkanlığı seviyesinde bir yetkiye sahip olmalı ki, söz konusu çıplaklığı ve dansı sosyal medya platformundaki Instagram hesabından paylaşabilme cüretkârlığında bulunabilmiş.
Gerçi geçtiğimiz Ekim ayında Marisa Papen isimli bedeni üzerinden para kazanan fahişe bir manken, Ayasofya Camii ve Türk bayrağı üzerinde fotoğraflar çektirmemiş miydi?
Zaten Ayasofya’dan sorumlu Kültür ve Turizm bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açıklamaları, skandalın izniyle gerçekleştiği kanıtlamaktadır.
Diyor ki; "Bir saat önce
öğrendim. Güvenlik kayıtlarını da izledim. Pazar günü değerlendireceğim.
Münferit bir hareket ama Ayasoyfa manevi değerleri yüksek bir yer. Hassas olmak
lazım. Herkesin dikkatli olması lazım. Yapanın bilinçli olduğunu sanmıyorum.
Bir daha böyle bir şey olmaması için gerekli önlemleri alacağız. Bununla ilgili
kararları alacağız. Türkiye'nin daha büyük sorunları var."
Lafa bak lafa! Yapılan hareket münferitmiş; bilinçli olduğunu sanmıyormuş; Türkiye'nin daha büyük sorunları
varmış.
Peki, neden Cumhurbaşkanı
Erdoğan sessiz ve sorumlu bakanı görevinden azletmesi bir yana desteklercesine
suskunluğunu sürdürebilmektedir?
Müslüman bir Türk vatandaşını takke taktığı
için Ayasofya’ya sokmayan devlet, gece yarısı Alaton ve 150 dansçının Ayasofya’ya
giriş kapılarını açtırmak suretiyle soyundurarak dans yaptıran değil midir? Söz
konusu gösteri, Neve Şalom Sinagogu veya patrikhane de yapılabilir miydi?
Ancak gözü para ve böbürtü bürünmüş bir düşüncenin
her şeyi mubah sayması lanetini tamamlamaktadır. Dolayısıyla iki cihan sultanı Fatih Sultan
Mehmed Han’ın vasiyeti ve Ayasofya Vakfiyesiyle ilgili bedduası önemsenmemektedir.
Onlara göre Fatih’in bedduası, laneti ve vakfiyesini ele almaktan önce Türkiye’nin
daha büyük sorunlar var.
Oysa
beddua ortada dururken; nah Türkiye’nin sorunlarını çözebilirsiniz!
İşte Fatih Sultan Mehmed Han
Hazretleri’nin Ayasofya Vakfiyesinde yer alan vasiyeti; “İşte bu benim Ayasofya vakfiyem;
dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini
tebdil ederse, onu iptal veya tecile koşarsa, fasit veya fasık teville veya
herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisinin vakıf hükmünü yürürlükten
kaldırmaya kastederse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları
yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda
tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek
mütevelli hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterine kaydeder veya
yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse; ifade ediyorum ki huzurunuzda, en
büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar! Bu
sebeple bu vakfiyeyi kim değiştirirse; Allah’ın, Peygamberin, meleklerin bütün
yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen LANETİ ONUN VE ONLARIN
ÜZERİNE OLSUN, azapları hafiflemesin, onların haşr gününde yüzlerine
bakılmasın. Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse,
Allah’ın azabı onlaradır. ALLAH İŞİTENDİR, BİLENDİR.”
"Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve
onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların
oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. (Başka
türlü girmeye hakları yoktur.) Bunlar
için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır." Bakara 114
“Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi
sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar
gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar. “ Furkan 44
“Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için
yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır,
onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da
şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.” A’raf 179
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder