Allah
ve Resulü mı; cihad mı; İslam Devleti mi; hilafet mi; Hakk mı; şeriat mı;
şehadet mi; ahiret mi; kulluk mu; ümmet mi; millet mi; birey mi; ırk mı; dünya
mı; özgürlük mü; batıllık mı; laiklik mi; nefis mi; baba, evlat, kardeş, eş,
hısım ve akraba mı; ekonomi mi; ticaret mi; mal ve servet mi!
Kimse için değil kendin için bir sorgula.
Sözünün başka kalbinin başka attığı bir ikilemi ortaya çıkaran amelin olduğuna
göre; önceliğinin ne olduğunu düşünce ve davranışlarınla kavramaya çalış.
Önceliğinin “şu” olduğunu söyleyip kendin gibi bir beşeri ikna etmen hiçbir
fayda sağlamaz. Kalbinde saklı olanları bilen Allah, bildiklerini de amel
olarak zaman içinde deşifre ettiğine göre, ağzından dökülen hiçbir söz ya da
yeminin bir önemi var mıdır?
Mümin olduğumuz sanısıyla bir bakalım;
Allah’ın hükmüne göre mümin miyiz, yoksa fasık mı?
“De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız,
kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada
uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan,
Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini
getirinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” Tevbe 24
Bu ayete göre fasık olunmadığı iddia edilebilinir mi?
Allah ve Resulünün kriterlerine mi yoksa nefsimize göre mi Müslüman’ız?
Allah mı senin için var olmuş; sen mi Allah
için var olmuşsun? Eğer kendinin Allah için yaratıldığına inanıyorsan, Allah’a
karşı koymandaki maksadın nedir? Allah için yaratılmamışsan, Allah’a inanmanın
anlamı nedir?
“İnsan, Allah için
yaratılmamışsa mutluluğu Allah da bulmasının gereği nedir? İnsan Allah için
yaratılmışsa Allah’a karşı direnmenin anlamı nedir?” Bilaise Pascal
Nasıl
bir gönle sahipsin ki, tüm dünyayı içine alabilecek sevgi, merhamet, barış ve
hümanistlik aşkıyla dolusun! İyi-kötü, dost-düşman, doğru-yanlış kim varsa
kucaklayabiliyor, sevgi ve barış için herkese evet diyebiliyor, Allah’ın
koyduğu sınırları aşarak baş dahi kaldırabiliyorsun. Oysa nefsine karşı işlenen
bir olayda canavar kesilmen, şeytani bir maske taktığını kanıtlamıyor mu? En büyük hümanistin şeytan olduğunu biliyor
musun?
Yunus Emre’nin;“Yaratılanı
severim yaradan’dan ötürü” sözü, tamamen şeytan odaklı hümanist bir
söylemdir. Oysa Allah, yarattığı kötülerin sevilmemesini, hoşgörüde
bulunulmamasını ve bilakis yok edilmesini birçok ayetinde buyurmuş iken; buna
rağmen iman etmiş bir mümin, Allah’ın hükümlerine karşı gelebilir mi? Bir
mümin; Allah’a, Resulüne, İslam’a, cihad’a ve şeriata düşman bir yaratılmışı;
Allah’ın düşmanlarını; yaratılmış olan şeytanı ve dostlarını; Allah’ın
indirdiklerine asi olup karşı çıkanı; Allah’ın haram saydığını haram, helal
saydığını helal kabul etmeyeni; zalimi, zorbayı, sömürücüyü, kâfiri, fasığı ve münafığı;
Müslüman olmayanı; İslam’ı siyasetten ayıranı; Allah’ın dini İslam’ı egemen
kılabilmek için savaşan mücahitlere hasım olanı ve alçakça eleştirenleri nasıl
sevebilir ve hoşgörüde bulunabilir?
“Ey iman edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak
için çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi
göstererek, gizli muhabbet besleyerek onları dost edinmeyin.” Mümtehine 1
Mümin, ancak Allah’ın sevdiklerini sevgili,
düşman kabul ettiklerini hasım sayandır. Allah’ın düşmanlarını dost ve sevgili
edinenler, mümin değillerdir. Dünyevi çıkarlarını ahiret çıkarlarından üstün
tutup da Allah ve Resulüne muhalefet edenlerin Müslümanlıkla şereflenebilmeleri
mümkün müdür?
Velev ki baban ve kardeşlerin dahi olsa
küfrü imana tercih etmişse, dost edinmemeleri açıkça emredilmişken; sen nasıl
olurda mümin olmana karşın hümanizm gerekçesiyle küfür ehlini sevip hoşgörüde
bulunabilirsin?
“Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih
ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) veli edinmeyin. Sizden kim onları dost
edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir.” Tevbe 23
Sevgi,
dostluk ve barış başka şeydir; hak ve adalet bambaşka şeydir! Hiçbir gerekçeyle
yaratıcı Allah’ın düşman kıldığı ne sevilebilir ne dost edinilebilinir ne de
arzulara ve çıkarlara uyularak hoşgörüde bulunabilinir. Ama konu hak ve adalet
olunca, karşıdaki ne kadar küfür ehli, ezeli düşman ve şeytan dostu da olsa, adil
davranmakla emrolunmuş ve duyulan kin ve nefret, müminin asla haktan ve
adaletten yüz çevirmemesi gerekliliği hüküm altına alınmıştır.
“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik
eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya
itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir
davranış) tır. Allah'a isyandan sakının.
Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir.”
Maide 8
Önceliği
hem Hakk hem de batıl olan, pusulasını yitirmiş bir gemi misali çarptığı her
kayayı, üstüne çıkıp kurtulacağı güvenli bir vatan sanır. Unutmayın ki, şeytanda
her insanı kucaklar, sevgi ve barış vesveseleriyle kandırarak mahvı perişan
eder. İnsanı insan yapan fıtrat, gerek gizli gerekse aşikâr olarak ya Hakk’ın
ya da batılın safındadır ve asla taviz vermez. Batılı güden nefsin sınırı
yoktur ama imanı güden Hakk’ın haddi aşmama kuralları vardır!
“Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı
olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden
sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost
ne de bir yardımcı vardır.” Bakara 120
“Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa
çıkarır. İnkâr edenlere gelince, onların dostları da tağuttur, onları
aydınlıktan alıp karanlığa götürür. İşte bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada
devamlı kalırlar.” Bakara 257
“Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri (ve münafıkları) dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık
onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kâfirlerden gelebilecek bir
tehlikeden sakınmanız başkadır. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız
Allah'adır. “ Al-i İmran 28
“İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tağut
(batıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı
savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır. “ Nisa 76
“Sizin de kendileri gibi inkâr etmenizi istediler ki onlarla eşit
olasınız. O halde Allah yolunda göç edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin.
Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost
ve yardımcı edinmeyin.” Nisa 89
“Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri (ve
münafıkları) dost edinmeyin; (bunu
yaparak) Allah'a, aleyhinizde apaçık bir
delil mi vermek istiyorsunuz?” Nisa 144
YÜREĞİN KİMİ SEVDİĞİ ZAMAN HEYECANLANIYOR VE TİTRİYOR?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder