Allah’tan başkasını kendine Rab; elçisini de önder ve rehber edinenlerin tamamı gizli ya da aleni putperest olduklarından herhangi bir Müslüman’ın onlarla evlenmeleri haramdır.
“İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir cariye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe putperest erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir. Onlar cehenneme çağırır. Allah ise, izni ile cennete ve mağfirete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye ayetlerini insanlara açıklar.” Bakara 221
Putperestlik, sanıldığı gibi dini bir ritüelle sadece nesnelere ve görüntülere tapınmanın yanı sıra fikri tapım içeren bir uygulama ve anlayıştır. Kişinin idolleştirdiği varlığa olan inancı, doğrudan putperestliktir.
Her ne kadar Allah’a inandıklarını iddia etseler de, idolleriyle bilinçli ya da bilinçsiz çok tanrıcılık yani paganizm etkisi altındadırlar. Kimileri, Yaratıcı Allah’ın ruhsal oluşundan mutmain olmayıp kendilerince güç ve kudret sahibi gördükleri fiziki varlıkları yücelik veya ululukla özdeşleştirmekte, dolayısıyla Allah’tan daha çok anarak, güvenerek, severek ve dayanarak kurtarıcı addetmektedirler.
Örneğin ilkeleri, kuralları ve idolleri olan Kemalizm, semavi olmayan bir din olup, içlerinde Allah’a tek başına inananlar olsa da tamamı putperesttir. Çünkü Kemalistlerin ulu önderi, kurtarıcısı ve abideleri Atatürk’tür.
Hıristiyanların Hz. İsa’yı tanrısallaştırıp Rab edinmeleri; Yahudilerin İşaya’yı; Şii, Caferi ve Alevilerin de Hz. Ali’yi Allah’a ortak koşan imanları, doğrudan putperestliktir.
Ateistler ise benliklerini ve akıllarını tanrı edinmelerinden ya kendilerine ya da aynı düşüncede olan güçlü ve kudretli akıllara tapan putperesttirler.
Irkçılar, ulusalcılar, milliyetçiler veya asabiyetçiler; ulusal değerleri vahyi değerlerin üstünde tutan, ulusal bağlılığın vahyi değerlere bağlılıktan ve ulusal çıkarların vahyi çıkarlardan daha önemli olduğunu öne süren anlayışlarından dolayı putperesttirler. Vahyi dışlarcasına kendi ırkını diğer tüm ırklardan üstün görerek sevip yüceltirler. Kur’an’da bahsedilen millet kavramı, tıpkı aileler misali farklı toplumları dile getirmek için kullanılmıştır. Allah dileseydi tek ırk yaratacağı gibi tüm insanları da bir tek millet yapabilirdi.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V), söz ve davranışlarıyla hayatı boyunca ulusçu anlayış ve davranışları, cahili yönelişler olduğunu vurgulayarak mahkûm etmiş; özellikle belli bir ulusa mensubiyetin üstünlük nedeni sayılmasını, insan ve toplum hayatında belirleyici ilke olarak kabul edilmesini şiddetle reddetmişti. Veda Hutbesinde: "Ey insanlar! Biliniz ki, Rabb'iniz birdir; biliniz ki, babanız da birdir. Biliniz ki, hiç bir Arabın Arap olmayana, hiçbir Arap olmayanın da Arap üzerine; aynı şekilde hiçbir siyahinin siyah olmayan, hiç bir siyah olmayanın da siyah olan üzerine üstünlüğü yoktur. Takva ile olan üstünlük müstesna!"
Dolayısıyla CHP anlayışı gibi MHP ve BDP’de ırklarını yücelten ulusalcı bağlılıklarından ötürü İslam dışı putperesttirler. İçlerinden Allah’a, Resulü’ne ve İslam’a inananların imanları hiçbir anlam ifade etmemektedir.
"İnsanları bir asabiyet için toplanmaya çağıran, bir asabiyet için savaşan ve asabiyet uğrunda ölen bizden değildir. Bu ölüm cahiliye ölümüdür." Hz. Muhammed (S.A.V)
Aşk, bir tapınmadır. Tutku ve bağlılık düzeyinde sevme olayı olarak nitelendirilen aşk, aklı ve duyguları yönetememe durumundan ötürü yaratıcı Allah’tan başkasına duyulması doğrudan putperestliğe götürür. Faninin ölümünden sonra dahi hissedilen o sevgi ve bağlılık, putperestliğin ta kendisidir.
Bu sebeple Allah’a denk ya da Allah’tan daha çok duyulan sevgi ve bağlılık, sözde Allah ve Resulüne iman eden Müslümanları da putperestleştirmekte, dolayısıyla gizli bir şirke neden olmaktadır.
“İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denk tanrılar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi.” Bakara 165
Allah, Kur’an’ı Kerim’de insanları kâfir, münafık ve Müslüman olarak sınıflandırmış, açık bir dille dost yahut düşman olarak ayırmıştır. Böylece düşmanın dost edinilemeyeceğini buyurarak, gelecek nesiller adına evlilik gibi bir bağla birleşmelerini yasaklamıştır.
CHP, zaten inanmadığı Kur’an’daki hükümleri yok farz ederek; Türkiye’de Müslümanların ikiye ayrıldığını ve Başbakan Erdoğan’dan önce ve sonraki Müslümanlar gibi sapık bir fikirle gerçekte neye iman ettiklerini kanıtlamaktadır. Putperestliklerini perdeleyebilmek için Müslüman görünebilme çabaları kimi cahil yığınları etkilese de, ayetlerde ki gerçeği değiştirmeye yeterli olmamaktadır. Öze değil söze odaklı insanlarımız putperest CHP’yi analiz edemeyip asıl hedeflerini kestiremediklerinden, Firavun misali “ben de iman ettim, Müslümanlardanım” açıklamalarına rağbet ederek, Lawrence’i tehlikeyi muhakeme edememektedirler. Firavun tam öleceği sırada, CHP ise ölümünü oy ile kurtarabilmek için imana sarılmıştır.
Müslümanlığın ne olduğunu Allah, elçisi Hz. Muhammed (S.A.V) aracılığıyla tüm insanlığa bildirmiş, dolayısıyla ne Başbakan Erdoğan ne de CHP, Müslümanlığı tarifle yetkili değillerdir. Ayet ve hadisler, imana sıcak kalplerin anahtarıdırlar…
CHP, tartışmasız putperesttir, İslam ve Müslüman düşmanıdır. Bilvasıta herhangi bir CHP’li ile gerçekleştirilen evlilikler, Allah nazarında gayrimeşrudur.
Allah ve Resulüne imanın olmadığı bir vicdandan; memlekete ve insanlığa faydalı bir nesil beklenemez. Bu sebeple tumturaklı iman edip Allah ve Resulünün hükümlerine boyun eğmiş müminler, putperest münafık ve kâfirlerle evlenerek soylarını mundarlaştırmamalı, İslam’ı ve insanlığı tehdit eden geleceği karartmamalıdırlar.
İman ettikleri iddiasında bulunanların mümin mi, yoksa gizli veya aşikâr putperestler mi olduğunu Tevbe Süresi 24. Ayet bildirmektedir. Dolayısıyla sevgi ve itaatte sınırı aşan insanların birbirlerine olan güven ve bağlılıkları Allah’ınkinden daha yoğun olması, Yaratıcı’ya değil yaratıklara taptıklarını ortaya koymaktadır.
Bir bakın bakalım, gerçekten iman etmiş misiniz?
“De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” Tevbe. 24
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder