4 Ocak 2011 Salı

Türkcell'i bitirmesseniz, siz biteceksiniz...

Gerek İslam’a gerek insanlığa gerek özgürlüğe gerekse adalete hizmeti amaç edinerek uğruna ölümüne mücadele etmiş Osmanlı gibi bir şerefin pisliklerce hakarete uğramasına izin veren ne Müslüman ne insan ne de vicdan sahibi olabilir.

Artık Müslüman’ım ve insanım diyebilen herkesin sömürücü Show TV ve Türkcell’e karşı taraf olma zamanıdır.

Yalan ve iftiralarıyla millet ve ümmetine küresel itibar ve izzet kazandırıp yeryüzündeki barbarlığa son veren ecdadının karalanmasına başta Ak Parti hükümeti olmak üzere milliyetçi, mukaddesatçı ve muhafazakâr hiçbir parti, dernek ve birey; asla sessiz kalmamalı ve çıkar hesabıyla şanlı tarihine etiket koymamalıdır. Milliyetçiliğiyle ahkâm kesen Devlet Bahçeli; haydi hodri meydan!

Müslüman’ı Müslüman, insanı insan yapan vazgeçilmez değerler olup, hiçbir maddi menfaat; sanat ve fikir özgürlüğü manipülasyonuyla dinini, insaniyetini, onurunu ve varlığını tehdit eden karalamalara geçit vermemelidir.

Ömrünü savaş meydanlarında hakkı ve adaleti egemen kılabilmek için yüzlerce zalim diktatörü püskürtmüş ender liderlerden Kanuni Sultan Süleyman gibi örnek bir hükümdarı sarhoş ve kadın düşkünü gösterebilme haddini, hele de vatanı Türkiye’de aşağılanmasına fırsat sağlanmamalıdır. Ecdadının binbir müşkülatla yazdığı tarihi bırakın sahiplenmeyi, okumaktan bile aciz evlatlar yüzünden Show TV gibi haçlılar meydan okuyabilmektedirler. Ecdadını tanımayıp küfreden evlatların daha büyük işler başarmak için kuvvet bulabilmesi mümkün müdür?

Osmanlıyı İslam rejiminden dolayı gerici, kendilerini çağdaşlıkla öven laik ve Kemalistlere en oturaklı cevabı Mehmet Akif Ersoy vermiştir. “Ey bir aileye bile hükmedemeyen ilerici, üç kıta yedi denize hükmeden ecdadın mı gerici?”

İlkesi halkın manevi değerlerini asimile etmek ve şanlı tarihimizi haçlılara peşkeş çekmek olan Show Tv adlı kuruma zerrecik olsa dahi verilecek taviz, Türkiye’nin caydırıcı ve pazarlık gücünü kaybetmesine ve esaretinin daha da mıhlanmasına neden olacaktır. Laik ve Kemalist şövalyelerin o kirletmeye çalıştıkları şerefli ecdadın torunları olmayıp haçlı atalarının öçleri için mücadele ettiklerinin farkında değil misiniz?

Müslüman Halkın verdiği destekle değerlere ihanet edip nankörlüğün merkezi haline gelen Show TV, tamamen Türkcell adlı telefon şirketinin sübvanse ettiği ve patronu olduğu ezeli ve sinsi bir misyonerliği fütursuzca sürdürmektedir.

Peki, gücün Türkcell aboneliğini iptal etmeye de yetmiyor mu? Senin ve çocuklarının istikbalin için canlarını feda eden o kahramanlara bu kadarını mı da çok buluyorsun? Rızkını Allah’ın verdiğine iman ettiğin halde; neden seni ve dinini yok etmeye çalışan kurumlara reklam ve partilerine destek veriyorsun? Güçlerini senden aldığı dayanakla sürdürmüyorlar mı?

Ecdat, din, ahlak ve insanlık adına Türkcell aboneliğinin iptali için bir saniye dahi beklememenizi, Show TV’ye reklam veren firmaların ürünlerini boykot etmeye davet ediyorum…

Unutmamalısınız ki gerek Kanuni Sultan Süleyman gerekse diğer padişahlar zaferlerini güç ve kılıçlarıyla değil, üstün ahlak anlayışları ve erdemlikleriyle elde etmiş, dini ve ırkı ne olursa olsun, velev ki aleyhlerine dahi olsa herkese adaletle hükmetmişlerdi.

Kanuni Sultan Süleyman ordusuyla çıktığı bir seferde, ağır ağır haçlı zalimlerin cephelendiği hedefe doğru ilerlerken dar ve sarp yollardan ilerliyorlardı. Geçtikleri güzergâhta üzüm bağlarının bulunması ve havanın çok sıcak olmasından bazı askerler susuzluklarını bağdan üzüm koparıp yiyerek gidermişlerdi. Lakin sahibinden izin almaksızın yedikleri üzümün hakkından imanları gereği korktuklarından, asma ağacına, yedikleri bir salkım üzüm değerinin çok üzerinde paralar bağlayarak, yollarına devam etmişlerdi.

Çok geçmeden mola verildi. Bu esnada, kan ter içinde Hıristiyan bir köylünün koşarak geldiği görüldü. Hıristiyan köylü ısrarla Padişah ile görüşmek istiyordu. Köylüyü Kanuni’nin huzuruna götürdüler.

Kanuni sordu: - ”Nedir bu halin, kan-ter içinde kalmışsın? Bir şikâyetin mi var?”

Köylü:
- “ Ben şikâyet için değil, tebrik etmek için geldim. Askerleriniz bağdan geçtikten sonra, asmanın dallarında bağlı çıkılar gördüm. İçlerini açtığımda, para vardı. Dikkatli baktığımda, koparılan her salkımın bulunduğu yere para bırakılmış. Sizde böyle güzel ahlaklı asker olduğu müddetçe sırtınız yere gelmez. Sizi tebrik ederim!”

*****
Aynı ordu, Belgrat yakınlarında, yine mola vermişti. Askerler, susuzluklarını gidermek, abdest almak için çeşme arıyorlardı.Bir manastırın yakınında bir çeşme bulup, ihtiyaçlarını giderirken, manastırdaki birkaç rahibe, askerlere yardım etmek için çeşmenin başına geldi. Kadınların geldiğini gören askerler, hemen çeşmenin başından çekilip, sırtlarını döndüler, kadınlara yan gözle bile bakmadılar.Bu durumu uzaktan ibretle seyreden Başrahip, hemen eline kâğıt-kalem alıp, haçlı kumandanına şunları yazdı:
- ”Siz bu ordu ile nasıl başa çıkabilirsiniz? Bunlar kadına-kıza, mala-mülke önem vermiyorlar. Bütün mal ve mülklerini feda ederek, dinlerini yaymaya çalışıyorlar. Herkese karşı iyi davranıp, kimseye zulmetmiyorlar.Ey Haçlı kumandanları! Siz “Onlardaki bu ahlakı bozmadan, ortadan kaldırmadan” onlarla mücadele ederseniz, canlarınızdan ve mallarınızdan mahrum kalacağınız açıktır. Kendinizi ölüme atmayınız!”

Bir futbol takımı uğruna ortalığı ayağa dikiyor, kardeşlerinizi yaralıyor, yıkıp geçiyor hatta öldürebiliyorsunuz da; alınlarınızı paklaştıran, vatan teslim eden ve dünyada güç kazandıran şerefli ecdadınıza atılan iftiralara tepkisiz mi kalacaksınız? Yoksa sizler, o küfredilen ecdadın değil de haçlıların torunları mısınız?

“Sizi harekete geçirmeyen imanın; sırattan geçirmesine de imkân yoktur.” Hz. Mevlâna

Hiç yorum yok: